bölüm 10(berdel)

33 6 5
                                    

.
.
Bazen öyle bir umutsuzluğa düşüyor ki insan
Eline dünyaları versen umurun da olmaz
Çünkü Kırgındır hayata karşı
Kırgındır insanlara etrafında olanlara
Kırgındır yaşamak zorunda kaldıklarına
Elinden bir şey gelmemesine kırgındır
Boşa giden çabalarından
Hayallerinin sürekli yıkılmasından

Hebûn odasına girdi ve ağlıyordu. Elinden bişey gelmiyordu annesi yada babası olsaydı böyle olur muydu? Diye düşündü ardından dedesi nefesi kesilir şekilde telaşla odaya girdi hebûn yatağın yanına çökmüştü. Hala ağlıyordu dedesi hemen yanına oturup başını okşadı ve saçlarından öpüyordu. Salih ağanın gözleri dolmuştu. oğlu ve gelininin emanetini koruyamamıştı,bunun için pişmanlık yaşıyordu.Hebûn kafasını kaldırıp dedesine baktı gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Dedesi alnından öptü ve onu bağrına bastı onu çok seviyordu ve asla kıyamıyordu. Dîlda pencerenin önünde olan biteni izliyordu dedesinin hebûnu bu kadar sevmesi çok zoruna gidiyordu. Dedesi hebûna uyumasını biraz dinlenmesini söyledi ve gözlerinden yaşlar aktı. Hebûn ayağa kalkıp dedesine sıkıca sarıldı dedesinin göz yaşlarını sildi. Dedesi hebûnun yatağa geçtiğini görünce lambayı kapatmış ve kapıyı kapatarak odasına gitmişti. hebûn telefonu eline almıştı kızlardan mesaj gelmişti oda kısaca cevap verip yarın herşeyi anlatacağını söyledi. Başı çok ağrıyordu, gidip hap almak istedi aşağı ineceği sırada ağlama sesi duydu içi cız etti terastan aşağı bakınca azad'ın kız kardeşi şirini gördü öylece bir kenara çekilmiş ağlıyordu. Üstündeki elbise incecikti ve hava soğuktu,hebûn çok üzülmüş ve aşağıya inmeye karar vermişti ne yaşanmış olursa olsun bu kızın bir suçu olmadığını düşünüyordu. Aşağı indi ve şirinin yanına gitti
- iyi misin canım burası çok soğuk hadi yukarı çıkalım
- iyi olmaya çalışıyorum kimse beni istemiyor ölmek istiyorum diye hıçkırarak ağladı.
- seni anlıyorum ama şuan sana bişey olabilir hadi yukarı çıkalım dedi ve elini uzattı şirin utanarak hayatını kararttığı kızın elini tuttu. Çok sıcakkanlı biri olduğu her halinden belliydi. Umarım abisi onu üzmez diye içinden dua etti ayağa kalktığında titriyordu çok bitkin bir hali vardı ağladığı için gözleri kızarmış ve elleri buz kesilmişti ikisi tam adım atacakken dîlda terastan onlara seslendi.
- şirin hanım namusun yerlerde sürünüyor beyaz örtünü al öyle çok yukarı diye sinsice bakmıştı. Şirin'in konuşacak hâli kalmamıştı sadece başını öne eğerek yerdeki örtüyü alıp katladı ve eline aldı. Hebûn dîlda'ya bakarak
- sen önce alçak abinin kızları kandırıp nasıl bir namussuz olduğunu söyle hadi diye bağırdı
- dîlda sinirle odasına doğru gitti. Devran terastan şirine bakıyordu ve daha sonra dedesinin çağırması ile odaya gitti. Hebûn şirini zar zor merdivenlerden çıkarmıştı. Odasına götürmüştü daha sonra mutfağa gidip birşeyler hazırlayıp ağrı kesici ilaç almıştı ve odaya döndüğünde şirin hala ağlıyordu. Hebûn çok üzülmüştü bu duruma devran onu resmen kullanmıştı. hebûn şirine
- hadi kalk bu beyaz elbiseyi çıkar kan lekesi var üstünde duşa gir önce rahatlamaya çalış olur mu? Diye sormuştu
- şirin kan lekesi lafını duyunca utandı ve elbiseyi çevirdi ve devranla beraber olduğu sırada bulaşmıştı. O anları hatırladıkça bedeninden nefret etti her yerini kesmek istiyordu ayağa kalkıp hebûnun verdiği eşyalar ile banyoya girdi. Soğuk suyu açıp altına girdi bir müddet ağladı hebûn onun ağladığını duyunca daha fazla dayanamadı mecburen azad'a mesaj attı. Yarım saat sonra şirin duştan çıkmıştı hebûnun verdiği eşofman takımını giymişti saçlarını da örgü şeklinde bağlamıştı ve gelip hebûnun yanına oturdu. Hebûn ona baktı ve yemek yemesini söyledi zor da olsa iki lokma yemişti ve teşekkür edip sofrayı kaldırmıştı ve mutfağa götürdü tam arkasına dönecekken bir eli omzunda hissetti ve korkarak arkasına döndü. Devran karşısında idi ve susması için elini dudağına götürdü.
- bırak beni senden nefret ediyorum avluda beni bırakıp gittin hiç mi acımıyorsun beni sevmiyorsun o zaman niçin kaçırdın neden beni avluya saçımdan tutarak sürükledin canım yandı ama senin umrunda bile olmadı beni kimsesiz gibi orada bıraktın ben kimsesiz değilim anlıyor musun? Bunları söylerken ağlıyordu devran ona tokat atarak çok yanlış bir hareket etmişti ve çok pişman olmuştu ama şirin tokadı yedikten sonra yere sendelenmişti ve ağlıyordu devran özür dilerim diyip yanına yaklaşınca defol diye tepki verdi ve elini yanağından attı hebûn bu olanları görünce mutfağa girdi ve devran'a
- sen kim oluyorsun ona tokat atıyorsun hem bir saat öncesinde onu yatağına almıştın onu kirletip böyle yapamazsın şimdi onu dövemezsin o kimsesiz değil diyerek şirini yerden kaldırdı dudağı kanamıştı. Devran tokat atmak istemedi sadece çok sinirli olduğu için ondan çıkarmıştı. Ama bu bir bahane değildi onu bu konağa getiren o idi. Şirin giderken arkasından gidip
- nolur affet bilerek olmadı lütfen özür dilerim
- özür dileme devran git burdan diyerek sertçe uyardı.
Devran pişman olmuştu ama çok fayda etmemişti ve aşağı inip arabayı çalıştırdı hızlıca konaktan ayrıldı .
Odaya geldiklerinde hebûn pansuman kutusunu alıp dudağını temizlemişti. Onu çok sevmişti. Daha sonra şirin hebûna dönerek
- herşeyi sana anlatacam demişti
- şuan yorgunsun biraz dinlen sabah anlatırsın canım
- peki diye kısaca yanıtladı o yatağa geçip uzanmıştı ardından hebûnun telefonu çalmıştı arayan kişi azad'tı. Odada konuşmak istemedi çünkü şirin zaten üzülüyordu ve ağlıyordu dahada üzülmesine gönlü el vermedi ardından terasa çıktı ve telefonu açtı ;
- hebûn
- efendim azad
- mesaj atmıştın kardeşim hakkında nasıl iyi mi diye soracaktım?
- şuan iyi siz gittikten sonra devran yukarı çıktı avluda tek başına ağlıyordu odama çıkardım yemek yiyip duş aldı daha sonra sofrayı mutfağa götürdü işte mutfakta devranla kavga etti devranda ona tokat attı.
- tokat lafını duyunca sinirden küplere bindi nasıl olurdu o piç onun kardeşine vurmuştu. Bunu ona ödetecekti, nasıl şuan çok mi sert vurdu it ,köpek ona neler edeceğimi bilse hebûn senden bişey isticem şimdi telefonu kardeşime ver ama kimseye söylemek yok hadi
- çok sert değildir diye düşünüyorum ama bilmiyorum. Dur odaya gireyim vericem .
Odaya girdi şirin hala ağlıyordu hebûn şirine
- abin arıyor şirin sessiz ol al konuş
- gerçekten mi diye sevinçten havalara uçtu
Telefonu alarak konuşmaya başladı
- abi nolur kurtar beni canım ağabeyim bu adam beni kandırdı abim özür dilerim,özür dilerim diye yalvarıyordu ve hala ağlıyordu
- abicim sakin ol artık seni geri alamayız sen berwarilerin gelini olacaksın alışmaya çalış o kocan olacak piç herif sana kötü birşey yaparsa söyle ben hakkından gelirim abicim kendini üzme ve ağlama olur mu beni de üzüyorsun azad kardeşi hakkında çok hassastı ve ona asla kıyamazdı,şimdi o yanındakine telefonu ver kardeşim kendine iyi bak yarın oraya gelince sana telefon getirecem şimdilik bana burdan ulaş ama kimseye söyleme hadi sewbaş xwuşkamin:)
Hebûn telefonu alıp terasa çıktı
- evet azad var mı bir dicen kapatıyorum
- yok hanım efendi sizin varsa buyrun sağol bu arada
- yok teşekkür ederim sewbaş
- sewbaş
Hebûn derin bir iç çekmişti ne yaşıyordu böyle istemediği bir evlilik yapacaktı aşırı yorgundu bugün yaşadığı çoğu şey onu yormuştu odaya geçip yatağa uzandı. Şirin uyumuştu kız çok üzülmüştü hele devranın ona attığı tokat gerçekten kabul edilir gibi değildi herşeyi sildi kafansından ve kendini uykunun kollarına teslim etti. Sabah erken uyanmıştı hividar ve roni onu görüntülü aramıştı. dün yaşadığı şeyleri anlattı bunu duyunca şok olmuştular. Hebûn ağlamıştı.hividar onu teselli edip sakinleştirdi daha sonra hep beraber Jiyanı aramaya karar verdiler biraz kafaları dağılırdı. Sonuçta yeni gelindi birazcık şaka yapacaklardı ona ve grup araması yapıp Jiyanı aradılar Jiyan telefonu eline aldı çok yorgundu ve uykusuzdu. Ekranda görüntülü aradıklarını görünce kahkaha attı. Ve açtı
- Jiyan hanım günaydınlar yeni mi uyandın diye güldüler
- he ya yeni uyandım ama çok uykum var diye sitem etti
- ya neden yorgunsun diye ima edip duruyorlardı
- aman neden olucak hepinizin bildiği şeyler diye güldü
- kız gece ne yaptınız Zana enişte uyumana izin vermedi mi?
- valla ne yalan söyleyeyim uyumadık işte işlerimiz var diyerek göz kırptı
- ya iyi iyi halletiniz mi bari diyerek güldü
- yani evet ya niye soruyorsunuz siz evlenince ben size gösterecem gününüzü siz durun hele diyerek yakındı
Zana odaya gelmişti Jiyan onu görünce kızlara
- hadi ben kaçıyorum diye seslendi ve telefonu kapattı
- kızlar gülüp kapattılar
Zana jiyanı bornozla görünce içi yandı o kadar güzeldi haddinden fazla onu görünce kendini onda kaybediyordu Jiyan kalkıp ona sarıldı
- sevgilim seni özlüyorum yanımda bile doyamıyorum
- bende delalamın bende diyerek dudağına küçük bir buse bıraktı
- Jiyan da karşılık verdi
Zana jiyanı kucağına aldı ve yatağa bıraktı daha sonra üstündeki bornuzun ipini açtı ve bedeni öylece duruyordu Zana da üstündeki eşofman takımıni çıkardı ve birliktelik ateşine atıldılar
.
.
.
Hebûn şirinin uyandığını görünce odaya girdi şirin yatağa düzeltiyordu. Hebûnu görünce yüzünde hafif bir tebessüm oluştu mutlu olmuştu şirin
- günaydın diyerek yatağa oturdu
- günaydın canım iyi misin şimdi
- iyiyim canım şuan teşekkür ederim
O sırada dîlda ve annesi odaya girdi şirin onları görünce nefretle baktı. Ardından devran da odaya girdi dîlda şirine yaklaşıp
- neden kocanın yanında değilsin
- sen bunu soracak son kişisin şimdi kes sesini
- bana bak şirin misin nesin kapa çeneni tamam mı
- şirin gözleri doldu ve git burdan diyebildi sadece .
Devran şirine üzüldü hepsi üstüne gidiyordu yanına yaklaştığı anda şirin başı döndü ve birden bayıldı devran bunu farkedip kollarına alıp odasına doğru gitti herkes onu takip ediyordu acaba noldu diye düşündü hebûn
.
.
.
Evet arkadaşlar bu bölümün de sonuna geldik beğenip yorum yapmayı unutmayın şimdiden teşekkürler

Hüküm Yolunda Töre Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin