Bölüm 8

1.4K 117 21
                                    

1 Ay Sonra..

Kare yaka, sağ bacağında yırtmacı olan siyah mini bir elbise giymiştim. Siyah ince bir külotlu çorap giymiştim, havalar soğumaya başlamıştı. Dizlerimiz biraz altında biten deri ince topuklu botumu da giydim. 

Nude tonlarında bir göz makyajı yaptım ve koyu kırmızı rujumu da hemen sürdüm. Aynaya bir süre baktım. Saçımı düz mü bırakmalıydım yoksa sıkı bir at kuyruğu mu yapmam gerekti? Bence bu kombine sıkı bir at kuyruğu giderdi, kendime yakıştırıyordum.

Üzerime siyah kalçama anca uzanan ceketimi giydim ve iç cebine asamı koyup odadan hızla çıktım.

Kitap alma gereği duymamıştım çünkü dönemin birinci sınavı bugün başlıyordu.

Umarım sınavlardan istediğim sonuçları alırdım, hayal kırıklığına uğramak istemiyordum.

Saatime baktım. Sınava 10 dakika kalmıştı. Ofisime girdim koşar adımlarla masada duran tüm sınav kağıtlarını aldım.

Koşar adımlarla geri çıktığımda koridor elindeki not kağıtlarına son kez bakan ve son dakikalarında ezber yapmaya çalışan öğrencilerle doluydu.

Sınıfa girdim ve tamamen kargaşa oluşmuştu. "Arkadaşlar!" Herkes bir anda bana döndüğünde öğrenmenler masasına ilerlerken konuştum. "Ne bu gürültü? Sakin olun lütfen."

"Profesör bizi en iyi sizin anlamanız gerek şuan." Bugünlük sözsüz konuşmalarını yok sayabilirdim sanırım. 

Kıza döndüğümde kaşlarımı kaldırdım. "Hangi konuda anlamam gerek tam olarak?"

"Sizde birkaç sene öncesine kadar öğrenciydiniz, bu stresi elbet yaşamışsınızdır."

Sırıttım. "Hayır yaşamadım, çünkü ben derslerime dair her şeyi biliyordum." Biraz duraksadığımda sınav kağıtlarını aldım ve düzenlemeye başladım. "Sınavlarınız farklı gruplarda olacak, yani her iki grubunda sorusu farklı olacak."

Herkes dehşete düşmüş gibi birbirlerine bakarken söylenmeler başlamıştı. "Bu sizin çalışmadığınızı mı gösteriyor bana? Bakın dersten kalan birisini görmek istemiyorum, bilmediğiniz hiçbir şey yok kağıtta."

"Ama profesör bizde insanız, heyecandan unutmuş olamaz mıyız?" 

Kağıtları düzenlemeyi bıraktım ve üzerine soruları kapatacak bir boş kağıt koydum. "Bunu ilk senesinde olan birisi dese anlayabilirim fakat sizler söyleyince çok tuhafıma kaçtı. Arkadaşlar gerçekten çalıştıysanız zorlanmayacaksınız emin olun. İşlemediğim hiçbir şey yok sınav kağıdınızda."

Saatime baktım. "Son iki dakika kaldı-"

"Nerede o terbiyesiz Nott?!"

Kapıyı çalmadan içeri giren profesör Vector ile sinirle ayağa kalktım. "Bu ne hadsizlik profesör!? Sınıfa böyle saygısızca giremezsiniz, haddinizi bilin!"

Kadın sinirle bana döndüğünde dudaklarını araladı. "Asıl sizin sınıfınızdaki öğrenci hadsiz! Benimle bu şekilde konuşamazsın!"

"Terbiyenizi takınıp derhal çıkın sınıfımdan! Bana bu şekilde hitap etme cesaretini nereden buluyorsunuz?"

"Asıl terbiye-"

Asamı hırsla çıkardım ve zaten kapının dibinde olan kadını asa yardımıyla ittim ve kapıyı hızla kapattım. Dışarıdan ses gelmemesi için küçük bir tılsım yaptım ve sakince sınıfıma döndüm.

"Bu seviyesizce tartışma için sizden özür diliyorum." Keskin bakışlarım Nott'a döndü. "Ders bitince profesörün ile konuş, sorununu hallet."

Saatime baktım ve kağıtları elime aldım. Sırayla herkese dağıttığımda tekrar sınıfın ortasına geçtim. "Sınav başlamıştır, süreniz 30 dakika. Toplam 5 tane soru var.  Soru kabul etmiyorum, başarılar."

Masama oturduğumda sinirim hala devam ediyordu. Bu ne hadsizliktir ki sınıfıma bu şekilde gelip bağırabiliyordu?

Masama yaklaşan birini yan gözle gördüğümde bakışlarımı yerden kaldırdım ve gelen kişiye baktım. Riddle.

"Bu kadar çabuk mu?" Kısık sesle konuşmaya çalışıyordum.

Elinden kağıdı alacakken parmaklarımız birbirine sürttü, ikimizin de eli bir süre orada kaldığında elini ilk çeken ben olmuştum. "Elbette profesör."

Kafamı salladım. "Pekala, yerine geçebilirsin."

Riddle yerine geçerken bir süre arkasından baktım. Bakışlarımı kağıdına çevirdiğimde kağıdı kusursuzdu. Şaşırmamıştım.

Kağıtta yazılan belirmeye başladığında kaşlarımı çattım. Bu gece yasaklı bölümde mi?

Riddle'a döndüğümde ifadesiz bir suratla bana bakıyordu. İyide bugün ikimiz nöbetçiydik. Ve neden böyle bir şey yapma gereği duymuştu?

Son haftalarda Riddle'ın bana karşı olan davranışları benim açımdan pek iyi değildi. Mesleğimi tehlikeye atmak istemiyordum.  Kendimi çok sıkışmış hissediyordum.

Gözümü Riddle'dan çektiğimde kağıdına geri döndüm ve yazının gitmiş olduğunu gördüm. Dudaklarımı büzdüm, demek bunu da biliyordu.

Derin bir nefes aldım ve kollarımı göğsümde bağlayıp sınıfa göz gezdirmeye başladım. Herkesin suratı o kadar çok kötüydü ki bütün beklentilerim yerle bir oldu. 

Başımı iki yana salladım. Yazık.

.

Yasaklı bölümün kapısına bakarken kapıyı açtım ve içeri girdim.

Riddle masada oturuyordu.

"Bir profesörle randevu ayarlamakta ne demek oluyor Riddle?"

"Profesörüm neden benim ayarladığım randevuya geliyor?"

Elimi boynuma attım ve yanındaki sandalyeye oturup ona baktım. "Bu yaptığın-"

"Hadsizlik mi profesör?" Dirseğini masaya yaslayıp bana daha çok yaklaştı.

"Riddle, kes şunu. Sen öğrencisin ben ise senin profesörünüm. Böyle bir işe kalkışmak kesinlikle istemiyorum."

"Ben istiyorsam?"

Derin bir nefes alıp gözlerinin içine bakmaya devam ettim. "Sakın. Sakın bir daha böyle bir hadsizlik yapayım deme. Senden asla beklemediğim hareketleri yapıyorsun Riddle."

Boşta olan elini sandalyeme attı ve tek hamlede sandalyemi kendi sandalyesine yaklaştırdı. "Benden beklediğiniz hareketler tam olarak ne profesör?"

Hızla ayağa kalktım. "Riddle. Derhal nöbet yerine geç, bir daha böyle bir şey yapma cesaretini sakın gösterme. Aramızda profesör-öğrenci dışı yasak bir ilişki kesinlikle olmayacak." 

Tam kapıdan çıkacakken geri ona döndüm. "Sen yasaklı bölüme nasıl girdin?"

Cebinden bir kağıt çıkardı ve bana gösterdi. "Profesör Slughorn'un sayesinde."

Bir süre suratına baktım. "Bir daha tekrarlanmasın ve daha fazla burada durma, görevinin başına geç." Yasaklı bölümden çıkıp kapıyı hızla kapattım.

Bölüm sonu

Sonraki bölümde görüşmek üzere..


Professor || Tom Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin