0.4

476 48 12
                                    

Beklediğiniz için teşekkür ederim. Lütfen bol bol yorum yapıp ve oy verirseniz çok mutlu olurum. Beklediğiniz gibi bir bölüm olması dileği ile  🌙🌕
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

"Oooo..." diye bir patlak verildi sınıftan. Jungkook bundan nefret ederdi. Dikkat çekmekten. O hep utangaç biriydi. Şimdi ise günler sonra okula gelmesiyle sınıftakilerin dikkatini çekmişti. Elleri çantasını tutuyordu. Jungkook kısaca onlara baktı ve ardından sırasına geçti. "Nerelerdeydiniz Jeon Bey? Minhan hyung'dan mı korktun yoksa?"
Elbette daha kimse onun kaza geçirdiğini bilmiyordu yanı tahmini olarak kimse. Çünkü sınıfın dedikoducu kızı söyleyene dek. Şimdi dikkat çekmek istemese bile çekmişti. Kimseye bakmıyordu ama konuşmaları ağrına gitmişti. "Vah nasıl olurda ölmedin peki?" diye sordu.

Herkes ölmemi istemiş...

Gözyaşlarını tuttu. Ağlayamazdı. Büyük rezil olurdu sonra. Jungkook'a atılan sözler ders başlayınca bitmişti. Neyseki ders en sevdiği hocasınaydı. Müzik. Sabahın ilk saatlerinde gördüğü bu ders onun neşelenmesini sağlıyordu. Ve hocasınında bozuk Korecesi de hoşuna gitmiyor değildi. "Günaydın herkese. Şimdi herkes telefonunu bu kutuya koysun bakalım. "

Jungkook kırık telefonunu çıkardı. O gün kaza yaptığında kırılmıştı. Ekranından dolayı alay konusu olabileceğini düşündü ve telefonun sesini kısarak tekrar çantasına attı.

Milen Hoca'nın kendisine baktığını gördü. Hoca gözlüklerinin ardından ona bakıyordu. Jungkook dudağını dişledi ve herkesten sonra telefonunu kutuya koydu. Sıra dönüşünde birinin onun adımlarının önüne ayağını uzatması ile takılıp yere düşmüştü.

Sarsıntı ile önceden yaptığı ameliyatın etkisi ona baş dönmesine neden olurken Milen Hoca endişe ile yanına gelmişti. "Aman tanrım... Jungkook iyi misin?" Jungkook'u kolundan yakaladı. Jungkook başını tutarken ister istemez gözü cam kenarındaki Jongsan'a kayıyordu bile. Kim Jongsan ona acıyarak bakıyordu sanki. Bir veled gözü ile...

"B-ben iyiyim hocam... Üzgünüm şey lavaboya gitmemde bir sakınca var mı?"

"Evet evet. Gidebilirsin. Nasıl düştün ki anlamadım?"

Jungkook yarım yamalak gülümsedi. Ve sınıftan çıktı. Sınıftan çıkması ile gözlerinden akan yaşların yanağını ıslatması onun bir kez daha zoruna gitti. Yanaklarını silerek lavaboya vardı.

Yüzünü yıkayıp peçete ile yüzünü kurularken aynada yüzüne bakarak teneffüste başına geleceğini düşündü. "Minhan..." diye mırıldandı ve öfledi. Okula artık dayanamıyordu.

Annesinin böyle bir şey yapıp babasını aldatmasını düşündükçe kötü oluyor midesi bulanıyordu. Ve Minhan bunu okula yayardı bunu biliyordu. Bu yüzden eğerki bir kez daha annesi hakkında zorbalık yaparsa ayağına bile kapanabilirdi. Gururu vardı genç oğlanın ama bu şey gururunu arka plana atacak kadar önemliydi.

Sınıfa geri döndü. Derslere katılmadan yüzünü masaya çevirdi ve kimseye bakmadan -hocaya bile - sessizce oturdu. Kendini dış dünyadan soyutladı ve Jungkook Bayan Milen'in elinin onun omzuna dokunması ile sıçradı. "Jungkook, iyi misin oğlum? Terlemişsin. "

Terlemiş miyim? Ne!

Elini saçlarına götürdü. Gerçekten de terlemişti Jungkook. "Ben dalmışım. "

"Sorun değil ama eğerki bir sorun varsa teneffüs te konuşabiliriz. "

Şimdi de dikkat çektim. Of!

DRİVER AND HİS LİTTLE RABBİT | Taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin