Geçen bir yılda genç adam biraz daha olgunlaşmış ve sürekli güzel genç kızlarda tuttuğu gözlerini başka taraflara çevirmişti. Artık tuhaf bir şekilde aklındaki tek kişi Hyunjin olmuştu. Bu koskoca bir yılda kimse Hyunjin'den daha çok etkileyememişti onu. Sesi hala kulağında, kokusu hala burnundaydı.
Bir sene sonra aynı otele tekrar gelmiş ve bir gece konaklamıştı. Hyunjin tarafından yaşananlar ise biraz komikti. Otellerine gelecek misafirleri karşılamak adına güzelce giyinmiş ve resepsiyona geçmişti. Burada çalışmıyordu ama vaktinin büyük bir kısmını burada geçiriyordu çünkü babası otelin sahibiydi ve burayı çok seviyordu. Resepsiyonda otururken içeri küçük tatlı çalışan ile konuşarak içeri giren Minho'yu görmesi ile kaşları çatıldı. Elinde tuttuğu kitabı önündeki masaya bırakmış ve bu tanıdık suratın kim olduğunu bulmaya çalışmıştı. En sonunda onun bir sene önce yattığı yakışıklı genç olduğunu hatırlayınca gözleri fal taşı gibi açılmış ve anın heyecanı ile resepsiyon masasının altına girmişti. Masanın altından küçücük boşluktan ayakların gölgesi önüne düşüyordu. Onların gittiğini fark edince kendisine söylenerek masanın altından çıkmaya çalıştı ama kafasını masaya vurmuş ve yere düşüvermişti.
Söylenmeye devam ederek sessiz ve hızlı adımlarla üst kata çıkmış ve Minho ve Jeongin ikilisini seyretmeye başlamıştı. Minho daha önce onu restorana buyur eden Jeongin'i tekrar gördüğünde oldukça sevinmiş ve onunla sohbet etmeye başlamıştı. Şu an da Jeongin Minho'nun istediği odaya Minho'nun eşyalarını yerleştiriyordu.
Onları uzaktan seyreden Hyunjin küfürler etmiş ve üç katlı otelin en üst katına çıkıp kendisini odasına kapatmıştı. Çünkü yıllar önce gencin kulağına fısıldadığı cümlenin ciddiyetinin farkına yeni varmıştı.
Minho o esnada gülüşerek Jeongin ile sohbet ediyordu. Eşyalar yerleştirildi odadan çıkmak için kapının önüne geçti Jeongin. "Efendim, başka bir isteğiniz var mı?"
"Hayır, Jeongin. Teşekkür ederim her şey için. Ama bir şey sormak istiyordum."
"Sizi dinliyorum."
"Geçen sene buralarda sarı, uzun saçlı güzel bir genç ile tanışmıştım."
Gözleri bilinçsizce kısıldı. "Hyunjin hyung?" Dedi sorar gibi.
"Evet, Hyunjin'den bahsediyorum. Onu tanıyor musun? Burada mı?"
"Şey.. O aslında sürekli burada.. Yani otelin sahibi babası olduğu için yaz tatillerini burada geçiriyor."
Minho'nun yüzüne sıcak bir gülümseme yayıldı. "Harika! Tekrardan teşekkür ederim Jeongin."
"Rica ederim, efendim. Ve son olarak bu akşam günbatımında oteldeki konuklarımız ile çalışanlar gölün kenarında ateş yakmayı ve müzik eşliğinde sohbet etmeyi düşünüyorlar. Ben de orada olacağım, dilerseniz sizi de orada görmek isteriz."
"Herkes mi gidiyor?"
Jeongin bu sorunun aslında Hyunjin gidecek mi sorusu ile eşdeğer olduğunu düşünerek cevap verdi. "Hyunjin hyung dahil.. evet. Herkes gidiyor. Sanırım."
"Muazzam! Orada görüşürüz o halde."
Minho'nun bu sevinci onun ukala davranmasına da yardımcı olacaktı. Bu sene cidden resmen kendini onun için hazırlamıştı. Onun ne kadar güzel kelimeler seçip konuştuğunu düşünerek kendini edebiyata adamış, ne kadar güzel bir vücudu olduğunu düşünerek sporu hayatına dahil etmiş, eskisinden daha dikkatli biri olmuştu. Bunların hepsi sadece bir bakışla kendisini etkileyen genç içindi.
Yolculuktan yeni geldiği için akşama kadar uyumuştu. Gözlerini araladığında balkona çıkmış ve taze havayı ciğerlerine çekmişti. O esnada karşısındaki göl manzarasında gözlerini gezdirirken otelin hemen yanlarında göl kenarında halka şeklinde oturup ortalarına ateş yakan altı genci fark etti. İçlerinden biri gitar çalıyor, bir diğeri şarkı söylüyor, diğerleri de minderler üzerinde ritme ayak uydurarak sağa sola hareket ederek ikiliyi dinliyorlardı. Her birinin önünde de çeşitli alkollü içecekler vardı.
Minho aralarından Hyunjin'i ararken onu bir türlü görememesi ile kaşlarını çattı. Daha dikkatli baktığı sırada onu saçlarını biraz kestirmiş ve siyaha boyatmış olarak görünce neden tanıyamadığını anladı. Büyümüş, biraz daha kilo almıştı. Artık çok daha güzeldi Minho'nun gözünde.
Onu yeniden görmenin heyecanı ile hızla otelin alt katına inmişti. O sırada da eski bir dost ile karşılaşmıştı. "Chris, selam!"
Elinde bir cam şişe ile otelin arka kapısına ilerlerken duyduğu ses ile Minho'ya dönmüş ve tokalaşıp sarılmışlardı. "Seni yeniden görmek çok güzel. Hangi rüzgar attı seni buraya?" Minho geçen sene Chris'e saygı eklerinin gereksiz olduğunu söylediği için Chris artık onları kullanmamayı seçmişti
"Özledim buranın güzel havasını. Ve.. Birini görmeye geldim."
Chris sırıttı. "Jeongin'e Hyunjin'i sormuşsun sanırım. O da sorguluyordu neden sorduğunu."
Minho gülümseyip bir şey demeden ilerlemeye başladı. Hem utanmisti hem de artık söyleyecek söz yoktu. Chris gülerek gencin arkasından gitmişti. Çimenlerin arasından gecerlerken Minho Chris'n elindekini görünce sordu, "O da ne?"
"Jeongin henüz on yedi yaşında, alkol kullanamaz yani. Ben ise alkol tüketmiyorum. Bizim için meyve suyu getirdim. Herkes şimdi bir şeyler içiyor biz boş kalalım istemedim."
"İyi etmişsin."
Minho ve Chris vardıklarında Chris Minho'yu arkadaşlarına tanıtmış ve beraber bir minder alıp üzerlerine oturmuşlardı. Hyunjin onlar gelir gelmez rahatsızca olduğu yerde kıpırdanmaya başlamıştı. Bunu fark eden abisi ona iyi olup olmadığını sorduğunda iyi olduğunu ama uykusu geldiğini bu yüzden yatmaya gideceğini söyleyerek kalkmıştı. Minho da bunun üzerine çok geçmeden kalkmış ve Hyunjin'in peşinden gitmişti.
Yine aynı balkona sigara içmek için gelmişti Hyunjin. Temiz, serin havayı ciğerlerine çekerken Minho arkasından ona yaklaşmış kolunu beline sarmıştı.
Hyunjin aniden tüm vücudunda bir titreme dalgası hissetti. "Geçen sene bu konuda ciddi olduğunu düşünmemiştim."
"Gayet ciddiydim." Zorlukla bir nefes verdi Hyunjin. Minho hafifçe sırıtıp kafasını küçüğün boyun girintisine soktu. "Saçların çok güzel olmuş." Kokusunu içine çekti. Minho bu hissi çok özlemişti.
Hızla büyüğe döndü Hyunjin. "Amacın ne?"
"Hyunjin, ben ciddiydim."
Kaşlarını çattı. "Anlıyoruz onu. Delisin de aynı zamanda. Bu koca senede bulamadın mı kafayı takacak başka biri?"
Minho histerikçe gülümsedi. "Aşkımdan vazgeçmeyeceğim."
Alaycı bir şekilde sırıttı Hyunjin. Bu heyecanlı genci ikna edemeyecekti. "Peki o halde," Derken elini gencin omzuna yerleştirip uzun parmakları ile gencin ensesini kavradı. "Beni baştan çıkarabilirsen seni kabul ederim."
"Vaktim yok. Bu bir gecede olup bitecek bir şey."
"Aşkını," Dedi özellikle vurgu yaparak. "Sadece seni tatmin etmesi için mi kullanmayı düşünüyordun?"
"Hayır, ne istersen yapabiliriz. İstersen sadece sohbet etmek iste, sadece sarılmak iste, sadece beraber uyumayı iste. Ne istersen isteyebilirsin. Seninle her şey yapmaya varım. Sadece bu gün bizim için özel Hyunjin. Bu bizim ilk tanıştığımız gün ve ben şuna karar verdim. Her yılın bu günü burada olacağım. Kalbim sadece sana ait olacak. Seni bu koca senede sadece bir kez görecek olsam bile her an aslında kalbimdeki sen ile yaşayacağım."
Minho'nun özellikle derin sesi ile ciddi bir şekilde kurduğu duygu yüklü cümleler onu o kadar etkilemişti ki şu ana kadar kendisi için hiçbir değeri olmayan bu genç artık onun için bir şey ifade ediyordu. "Ben.. Söz vermem."
Küçüğün ellerini tuttu Minho. "Düşün Hyunjin," Doğrudan gözleri içine bakarken konuşmaya başladı. "Bu aşk. Aşık olduğun zaman zaten gözün artık kimseyi görmüyor. Ben seni kendime aşık edeceğim. Sen o zaman beni daha iyi anlayacaksın. Sadece bana zaman ver."
"Bunu on yılda mı yapacaksın Minho?"
Minho sırıttı. "İsmim.. Her neyse. Elbette hayır. Bunu bana izin verirsen bu gece gerçekleştireceğim. Ancak bana biraz... şarap gerekli."
Kaşlarını çattı Hyunjin. "Ne?"
Minho şeytanice sırıtıp başparmağını güzel gencin dudaklarında gezdirdi.
~ 2018
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hotel california - hyunho
FanfictionMinho benzinin bitmesi sonucu yolda kalarak en yakın otel olan Hotel California'da konaklamak zorunda kalır ve sessiz, sakin otelde gördüğü güzeller güzeli gence aşık olur. - tamamlandı - hyunho - minific - cinsellik 040224 140724