- 6 -

37 3 0
                                    

Hyunjin utanarak kendini yere atmış ve yatağın arkasına saklanmıştı. Henüz hiçbir çıplaklığı olmayan Minho oturuşunu dikleştirip güldü. Sevgilisinin çıkardığı pantolonunu ve gömleğini hızla kendisine verdi ardından içeri giren Jisung ve Jeongin'e yöneldi. "Siz de tam zamanında geldiniz çocuklar. Bir kapı çalsaydınız keşke."

Burun kıvırdı Jisung. "Hepimiz bu odada kalacaktık ama. Bunu biliyor Hyunjin. Böyle şeyler yapmamalı." 

"Ama sevgilisini yılda bir kez görüyor."

"Ay bana ne. Biz biraz dinlenip gideceğiz. Siz de rahatınıza bakın sessizce ama sevişmeyin sakın."

Jeongin utanarak Jisung'un yanında ilerledi bir yatağa doğru. Yan yana oturdular. "Nasılsın hyung?" Diye sordu Minho'ya.

"İyiyim, Jeongin. Teşekkürler, sen nasılsın?"

Gülümsedi içtenlikle. "Teşekkür ederim.. İyiyim ama çok yoruldum. Sabahın köründen beri çalışıyoruz.. Kimsenin isteği de bitmiyor.. Çok da fazlalar. Uf! Bittik tam anlamı ile. Bir de akşam eğlencesi için de çalışacağız."

"Öyle mi? Geçen senelerdeki gibi müzik mi yapacaklar?"

"Hm hm. Seungmin hyung ile ben söyleyeceğiz. Jisung hyung gitarda, Chris hyung bateride olacak. Ah bir de ben aynı zamanda piyano da çalacağım."

"Ne güzel.. Sizi dinlemeyi çok istiyorum."

"Teşekkürler hyung."

"Umarım gece hepimiz buraya sığarız."

Jisung dudaklarını bükerek yataklara baktı. "Bence yatakları birleştirirsek bu üç yatak büyük bir yatak oluşturur ve yedi kişi sığarız bence. Ben Jeongin ile sarılarak yatarım. Sen sevgilinle yatarsın. Changbin hyung ile Chris hyung yatar." Güldü. "Kim kaldı..?"

 "Seungmin."

"E tamam, o da koltukta uyur."

Hyunjin üzerini tamamen giyinmiş ve yanımıza gelmişti. "Madem yatakları birleştirip yatacağız. İkili yatmış olmuyoruz. Zaten neden umursuyorsak, herkes birbiri ile yatar yani."

"Cidden," Dedi Jisung. "Herkes birbiri ile yatar."

"Neyse ya, gece karar veririz buna. Zaten yorgunluktan bunu düşüneceğimizi sanmıyorum."

Yaklaşık kırk dakika boyunca dörtlü oturup beraber sohbet etmişti ve işlerine geri dönmüşlerdi. Minho da onların yükünü hafifletmek için yol yorgunu olsa da onlara elinden geldiği kadar yardım etmişti. Dörtlü beraber kalacakları odadan çıktıktan sonra Chris, Changbin ve Felix üçlüsü odaya gelmiş biraz dinlenmişlerdi. 

Cidden çocukların abarttığı kadar kalabalıktı. Saat on ikiye vurduğunda da uzun yolculuktan gelmiş olmayı umursamayıp çocukların gösterisini izlemek için her yıl gençlerin gösteri yaptıkları yere toplanmışlardı. Hyunjin garsonluk yaparken müzisyenler sahnede yerlerini almışlardı ve müziklerini yapmaya başlamışlardı. Herkes çok beğenmişti müzikleri. İnsanı iyi hissettiren, iç ısıtan müzikler yapmışlardı. Saat iki gibi gibi herkes odaya aynı anda girdiğinde karşılarına çıkan ilk yatağa atlamışlardı. Hyunjin, Jisung ve Jeongin uykulu halleri ile birbirlerine sarıalrak ilk yatakta uyuyakalmışlardı. Changbin de çalışırken dinlenmek için oturup uyuyakalan Felix'i odaya kucağında getirmiş ve onunla beraber bir yatakta yatmıştı. 

Chris, Seungmin ve Minho hala aşağıdalardı. Yukarı çocuklarla beraber çıkmış ardından misafirlerin hala yatmadığını görünce aşağıda kalmaya karar vermişlerdi. Chris Minho'ya çıkması için çok kez itiraz etmişti ama Minho laf dinlemiyordu. 

Seungmin misafirlere piyano çalıyordu ve Chris de mutfakta bulaşıkları yıkıyordu. Mutfağın lavabosunun hemen üzerinde dikdörtgen şeklinde geniş bir pencere vardı. Oradan bakınca tam karşında, gösterinin yapıldığı yer vardı. Sol tarafında otelin girişi, sağ tarafında resepsiyon ve mutfağı otelin diğer kısımlarından ayıran duvarın hemen önünde de büyük yemek masaları bulunuyordu. Gösterinin yapıldığı bölümde misafirlere piyano çalan Seungmin'i uzaktan seyrediyordu gururlu bir şekilde. Çünkü Seungmin'e piyanoyu öğreten oydu. 

Minho yüzünde güzel bir gülümseme ile uzaklara bakan Chris'in yanına gelmiş ve duralama işini üstlenmişti. "Kime bakıyorsun böyle güzel güzel?" Diye sordu. 

"Seungmin'e." Dedi. "Piyanoda kendini çok geliştirmiş. Ben öğretmiştim de ilk zamanlar.." Başını eğdi. Gülümsemesi soldu.

"Çok tatlı da ne oldu birden? Niye suratını astın?"

"Şu an aramız biraz kötü de. Ona ben.. Üzülüyorum."

Kaşlarını çattı. "Sorun ne ki?"

"Biraz utanç verici ama ona aşığım ve ona evlenme teklifi ettim ama o beni reddetti. Saçma bir çift olurmuşuz dediğine göre."

Dudaklarını birbirine bastırdı Minho hüzünle. "Üzücüymüş. Üzüldüm adına. Belki zamanla fikri değişir ama."

"Benim yaşım geçiyor ama. Yıllarca bekledim zaten. Ona sevgimi belli etmek için çok çaba gösterdim ama sanki beni bilerek görmezden geldi. Aslında tam olarak bunu yapıyor şu an.. Beni sinir ediyor."

"Umarım en kısa sürede kabul eder o halde.."

"Umarım ama pek sanmıyorum."

Bulaşıklar bitince ellerini kuruladı Minho ve havluyu yanındaki adama verdi. Ellerini omzuna yerleştirdi. "Sen ne olursa- Chris.. Ağlıyor musun?"

"B-ben... Onu çok seviyorum. Sorun ne ki? Uymayan şeyimiz ne? Söylesin değiştireyim!"

Minho onu kolları arasına alıp elini saçlarına koyup genç adamın kafasını omzuna dayadı.  "Ah Tanrım.. Chris.."

"O-onu çok seviyorum..."

"Anlıyorum anlıyorum." Saçlarını okşadı genç adamın.

Ve saniyeler önce bütün sarı ışıklar teker teker sönmüştü. Misafirler dakikalar önce odalarına çekilmişti ve Seungmin Minho ve Chris'İn sarılmış olduğu saniyeden itibaren karanlığın içinden onları seyrediyordu. Dışarıdan vuran beyaz ışığın yüzüne vurması ile kapı önünde duran genci fark etmişti Minho. Hüzünle ona bakmıştı. 

Minho ondan ayrılınca sordu, "Onunla konuşmak istemez misin tekrardan?"

Çifti orada yalnız bıraktı ve üst kata çıktı. İçeri girdiğimde istemsiz ses yapmıştım. Hyunjin kendi kendine mırıldanıyordu uykulu hali ile. "Yah.. Ben.. Sevgilimle sevişmedim daha."

"Sevişme.." Diye mırıldandı Jisung uykulu bir şekilde. "Bir gün de sevişme."

"Yah.." Esnedi. "Ama.. sevişmek istiyorum."

"Sussana Hyunjin."

"Sen sus asıl sincap."

"Abin burada bu arada."

"Uyudu o.."

"Sen de uyu ya o zaman!"

"Uf.." Esnedi ve sustu Hyunjin. Sonra tekrar bağırdı. "Minho'ya henüz beraber olamadım!"

"Sabah olursun hyung!" Diye bağırdı Jeongin uykulu uykulu. "Pf."

"Uyu be." Diye kızdı Jisung.

Hyunjin Jeongin'e daha da sarılıp kafasını çocuğun boynuna gömdü. "Peki.."

Bunları gören Minho kahkaha atmamak için kendini çok zor tutmuştu. Sessiz bir şekilde Hyunjin'in yanına varmış ve alnını öpmüştü. "İyi geceler bebeğim."

Sessiz olmaya çalışarak balkonun önündeki koltuğa geçmiş ve ayaklarını masaya koyarak uykuya dalmıştı. 

~ 2021

hotel california - hyunho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin