- 9 -

20 6 0
                                    

Yeni bir yılda Hyunjin ile Minho yine aynı gün beraberler. Arkadaşları aşağı katta beraber vakit geçirirlerken onlar üst katta Minho'nun odasında uzanıyorlardı. İçtenlikle gülümserken konuşmaya başladı Hyunjin. "Seungmin ile Chris hyung.. Evlenmeye karar verdiler. Yarın nişanları olacak. Senin de onların yanında olmanı istedikleri için burada olduğun bir gün yapmak istediler."

Duyduğu şey ona yıllar önce onları bir araya getirenin kendi olduğunu hatırlattı. Bu onu gülümsetti. "Çok düşünceliler. Buna sevindim.."

Sakin bir şekilde konuşuyordu Hyunjin. "Ben de öyle.. Yarın sabah erkenden hazırlık yapacağız. Sonra nişan olacak falan filan.. Güzel geçer umarım."

"Umarım. Bu arada," Kafasını sevgilisine çevirdi. "Seni uzun zamandır sigara içerken görmüyorum."

"Abim için bıraktım. Ve tabii ki senin için de."

"Çok tatlısın.."

Çift yarım saat kadar beraber sohbet etmiş ardından aşağı inip arkadaşlarına katılmışlardı. Minho mutfağa gidip yarın olacak nişan için güzel, iki katlı bir pasta yapıyordu, Chris de ona yardımcı oluyordu. Yemek ve tatlı işlerinden Chris ve Felix soruluyordu genelde. 

Minho şeker hamurundan bir parça koparmıştı gizlice. Sırıtarak temiz tezgahın üzerine oturdu ve hamuru yerken sordu, "Sizin düğün ne zaman Felix?"

Pastanın hamurunu yapan Felix gözlerini kırpıştırdı. "E-efendim?"

"Diyorum ki, Bay Seo ile ne zaman evlilik?"

Chris Minho'nun yanından geçerken gülerek genç adamın omzuna vurdu. "Daha bizim düğün olmadı bile Minho."

Minho sırıtarak Chris'e baktıktan sonra utangaç Felix'e geri döndü. "Tamam tamam, demedim bir şey."

İşine devam ederken kısık sesle konuşmaya başladı Felix, "Aslında şu an aramızda bir şey yok."

"Ooo olmasını bekliyorsun yani?"

"Minho, utandırmasana çocuğu."

Minho ağzındaki şeker hamurunu çiğnerken konuştu. "Bana sorarsanız, Changbin de senden hoşlanıyor."

Felix başını kaldırmadan mırıldandı. "Hyunjin bundan hoşlanmaz."

"Ne?" Minho bir Chris'e bir de Felix'e baktı. "Neden hoşlanmasın ki?"

"Abisi ve en yakın arkadaşı çünkü," Dedi Chris ciddi bir ses tonu ile. "O çok kıskanç biri. Bunu onaylamaz."

"Neden bunu ona sormuyorsunuz ki? Ben onun öyle biri olduğunu sanmıyorum."

"Çünkü onu bizim dışımızda birinin yanında görmedin, hyung." Dedi Felix. "Biz onunla senden daha çok vakit geçiriyoruz, biliyorsun. O böyle biri. Çok kıskanç."

"Onunla konuşurum."

Sırıttı Chris. "Umarım anlar o halde. Çünkü bizi hiçbir zaman ciddiye almadı."

Minho kaşlarını çatıp dudaklarını birbirine bastırdı düşünceli bir şekilde. "Anladım." Çok geçmeden mutfaktan ayrılmış ve küçük otelde sevgilisini aramaya başlamıştı. Onu balkonda görünce ona seslenmiş ve ona doğru yürümeye başlamıştı. Hyunjin o an sevgilisinin kendisine doğru geldiğini fark edince elindeki sigarayı yere atmış ve ayağı ile ezmişti. 

Sevgilisinin yanına ulaşınca konuşmaya başladı Minho, "Ne yapıyorsun burada tek başına?"

Yutkundu Hyunjin. "Öyle göle bakıyordum." Deyip göle döndü. 

O sırada Minho Hyunjin'in bu tuhaf ve durgun halinden şüphelenmiş ve onu süzmeye başlamıştı. Cebinde kendisini belli eden küçük kibrit kutusuna attı elini. Hyunjin Minho'nun cebinden kibrit kutusunu çıkardığını hissedince irkilip ona döndü. "Mi-"

"Ne yaptın bununla?" Diye sordu sert bir ses tonu ile. Hyunjin cevap vermeyince ensesini kavradı gencin. "Dudaklarını arala." Hyunjin dudaklarını birbirine bastırmaya devam etti. Minho öfke ile parmaklarını sıkılaştırdığında Hyunjin ağzından bir inleme kaçırdı. Sertçe bıraktı genci. "Bıraktım demiştin!"

Hyunjin başını eğdi. Gözleri dolmuştu. "Bırakmıştım."

"Bu mu bırakmış halin Hyunjin? Ben yanında değilken zıkkımı içmediğinden nasıl emin olacağım artık? Sana nasıl güvenebilirim?"

"Hayır, yemin ederim bırakmıştım!" Dedi Hyunjin ağlamaklı bir ses tonu ile. "Git çocuklara sor istersen, bırakmıştım!"

Öfke ile elindeki kibriti fırlattı. "Şu an niye içtin o zaman Hyunjin?!"

"Canım sıkılmıştı. Kötü hissediyorum."

Burnundan soluyordu Minho. "Ben varken sigaraya mı başvurdun? Ben çözüm bulamaz mıydım derdine? İçtin de ne oldu?"

Gözyaşlarını silerken bağırdı. "Kızmasana!"

"Ağlama Hyunjin! Bunu hak ediyorsun!"

Hyunjin hıçkırmaya başladığında elleri ile yüzünü kapattı ve yere çömeldi. Minho ise o an sakinleşmeye çalışıyordu. Derin nefesler alıp verdi ve sevgilisinin yanına çömeldi. Sakin bir ses tonu ile sordu, "Sorun ne Hyunjin?"

Dudaklarını yaladı Hyunjin. "Kıskanç olmam... Sorun bu."

"Bizi mi dinledin sen?"

"Of Minho! Evet! Dinledim! Onlar için kusursuz bir arkadaş olamıyorum. Ben abimin de, arkadaşlarımın da iyiliğini isterim. Ama çok kıskancım.. Dayanamıyorum ama. Elimde değil ki."

"Bunu kontrol etmende yardımcı olabilirler sana. Onlardan yardım istemeyi hiç düşünmedin mi?"  

"Hayır.. Sanırım istemiyorum çünkü bu berbat hissettiriyor."

Bir nefes verdi Minho. "Gel buraya," Kollarını açtı sevgilisine. Hyunjin hiç düşünmeden kucağına geçti sevgilisinin. Minho onun saçlarını okşarken mırıldandı. "Bağırdığım için özür dilerim. Ama kendine zarar veriyor olman... Beni bitiriyor, Hyunjin. Ben seni çok seviyorum ve sana zarar gelmesinden çok korkuyorum. Ve bana.. Yalan söylediğini düşünüp de çok sinirlenmiştim."

"Yalan değildi. Cidden bırakmıştım."

"Tamam güzelim. Sana güveniyorum."

~  2024

hotel california - hyunho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin