Sigaramdan son bir nefes çektikten sonra kafamı kaldırıp doğrulmuştum. Hafifçe etrafa göz gezdirirken Jeongin'le göz göze gelmiştik. Okul kapısında dikiliyordu öylece. 'Ne var?' dercesine ama kaba olmayan bir tavırla kafamı salladım. Bana uzun süredir baktığını bu küçük hareketimle fark etmiş olacaktı ki yaslandığı demirden ayrılıp önüne düşürdü başını. Utanmış görünüyordu, onu yakaladığım içindi muhtemelen. Hızlıca okulun girişine yürüdüğünde içeri girene kadar onu izledim. Sınıftakiler arasında en enerjik kişilerden biri oluyordu kendisi. Seviyordum böyle oluşunu. Neşe kaynağı ne acaba diye de düşünmeden edemiyordum tabii çoğu zaman. Bu kadar hayat dolu olmanın mümkün olduğunu sanmıyordum çünkü.
İzmariti yere atıp üzerine bastıktan sonra yanıma koyduğum çantamı da alıp ayağa kalktım. Çardaktan çıkmak üzereyken kıyafetimden çekti birisi. Arkamı döndüğümde bu kişinin Jisung olduğunu gördüm.
-Beklesene oğlum! Aynı sınıfa gitmiyoruz sanki, ne acelen var?
Dalgın olduğumdan fark edememiştim onu. Sabah aç karna aldığım nikotinin sağladığı mide bulantısının da etkisi olabilirdi tabii bunda. Yorgun çıkan sesimle cevapladım onu.
-Kusura bakma ya, dalmışım.
Ağzıyla 'cık cık cık' sesi çıkardıktan sonra bana göz devirmişti. Tişörtümden çekerek yanına oturmamı sağladı. Sigarasını yeni yakıyordu. Ben de fırsat bulmuşken yanında duran paketinden bir sigara alıp cebimdeki çakmakla yakmıştım. Jisung da bu esnada boydan boya süzmüştü beni. Tek kaşını havaya kaldırmıştı.
-Sabah sabah üst üste dört dal içtin Hyunjin, iyi misin sen?
Cevap vermeden önce uzun bir nefes aldım. Birazını tekrar dışarı verip konuştum.
-Kalacak bir yer bulmam gerekiyor birkaç günlüğüne, ne yapacağım bilmiyorum. Kütüphanede sabahlamak ilk seçenek şu anlık.
Jisung'a derdimi anlattığımda acıyan bir surat ifadesi takınmıyordu yüzüne. Bu yüzden ona içimi dökmekten kaçınmazdım. Mükemmel bir tanışma hikayemiz var denemezdi, hatta başlarda pek iyi anlaşamıyorduk. Mecburen sıra arkadaşı olmuştuk hatta ve en küçük şeyde tartışıyorduk ama zamanla birbirimize ısındık sanırım. Yine uğraşıyorduk birbirimizle tabii ama ciddi olmuyordu hiçbiri. Genel halimiz böyleydi onunla. Sigarasından bir nefes daha çekti ve bana bakmadan konuştu.
-Bize gel demek isterdim ama biliyorsun ailemi.
Bana bakmıyor olsa bile yan gözle görebileceğini hesaba kataraktan kafamı salladım. Jisung'un ailesi de inanılmaz derecede problemliydi. Zamanında babasının çocuğu hastanelik ettiği bile olmuştu.
-Düşünmen yeter Jisung, teşekkür ederim.
Midemin bulantısı dumanı her içime çekişimde artıyordu. Zaten Jisung'dan arakladığım için boşa gitmesine üzülmeden yere atıp söndürdüm ilki gibi bunu da. Boğazımı temizleyip Jisung'un sırtını patpatladım ve zıplayarak ayağa kalktım. Birkaç saniyelik göz kararmasından sonra başımı iki yana sallayıp toparlandım. Hava serindi ve rüzgar hafif hafif okşuyordu insanı. Dersin başlamasına birkaç dakika kaldığı için bizden başkası yoktu bahçede.
Jisung'a göz ucuyla baktıktan sonra ayağını dürttüm yavaşça.-Ne bitmez sigaraymış be oğlum, kalk hadi geç kalıyoruz derse.
İtiraz etmeden yerinden kalktı. Sigarasını hiç çekinmeden içmeye devam ediyordu binaya doğru yürürken. Camdan kimsenin görmemesini umuyordum ben de. Müdürle yıldızımız barışmamıştı zaten bir türlü. Daha doğrusu onun yıldızı küstü bize. Barıştırmak istesek de sigara içen tayfada olduğumuzdan pek sıcak bakılmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balık ve Akvaryum | Hyunin
FanfictionKüçücük bir akvaryumdaki süs balığı. Orada aylar geçirecek belki de. Peki nasıl aklını yitirmiyor?