【 17. Bölüm 】

152 9 42
                                    

Özet...
L.M

"Özür dilerim..."

"Artık özür dileme, bir faydası yok."

Melez genç en sonunda ağlamaktan ve geçmişi hatırlamanın verdiği yorgunluktan dolayı gevşeyen bedeninin ağırlığını Izuku'ya vererek yavaşça bilincinin kapanmasına izin vermişti...

_____________________________________

Çilli oğlan, Melez'in uykuya daldığını fark ettiğinde rahatlamıştı.  Bir an onu sakinleştiremeyeceğinden çok korkmuştu, neler yapacağı belli olmazdı çünkü. Onu uyandırmamak için nazikçe yatağa uzandırmış, yatağın üzerinde kalan kitapları yattığı yerden uzanıp komodine koymuştu. Ardından ikisinin de üzerlerini örtmüş, uyumaya çalışmıştı.

Hala az önce olanların etkisindeydi, bu yüzden uyumakta zorlanmıştı. Fakat en sonunda uyumayı başarmıştı çilli oğlan. Rüyasız bir uykuya dalmıştı...

_____________________________________

Sabah güneş ışıklarının yüzüne vurmasıyla, ve mis gibi sucuk kokusuyla güne başlamıştı Izuku. Gözlerini açtığında Shoto yanında değildi. Çoktan uyanmış olmalıydı. Belli ki kahvaltı hazırlıyordu. Ayağa kalkmak istemiş fakat bacağının kırık olduğunu hatırlayınca sıkıntıyla nefes vermişti. Daha sonra yaklaşan adım seslerini duymuştu.

"Shoto?"

Kapı kısa süre içinde açılmış ve Shoto içeri girmişti.

"Günaydın, iyi uyudun mu..? Dün seni korkuttuysam özür dilerim.."

"Sorun değil, ve evet iyi uyudum. Kahvaltı hazırlamışsın."

"Ah evet, seni uyandırmaya gelmiştim ben de."

"Eline sağlık, yardım etmek isterdim fakat ayağa bile kalkamıyorum..."

"Senin hiçbir şey yapmana gerek yok zaten, ben yaparım. Yanımda olmak zorunda bile değilsin... Ama burdasın. Bu benim için sandığından çok daha değerli."

Melezin çilliye söylediği bu sözler melez için çok anlamlı olsa da Izuku için pek öyle değildi. Haklı olarak. Sonuçta karşısındaki kişi çoklu kişilik bozukluğuna sahip birisiydi. Bugün sevgiyle konuşurken, "seni seviyorum" derken yarın "seni öldüreceğim" diyebilirdi. Ne yapacağı belli olmazdı. Şuan böyle güzel şeyler söylese de 5 saniye sonra neler yapabileceğini bilemezdi. 

Ayrıca onunla nasıl konuşması gerektiğini de kestiremiyordu. Onu tetiklemek, kriz geçirmesine sebep olmak istemezdi. Söylediklerine de yaptıklarına da dikkat etmek zorundaydı... Ayrıca bunu Shoto'dan çok diğer insanların daha çok zarar görmemesi için yapıyordu. Bilmiyordu ki bu hisleri daha sonra değişecekti...

"Eee... o zaman seni mutfağa götüreyim."

Izuku'nun başını sallamasının ardından Shoto yanına gelmiş ve onu kucaklayarak yataktan kaldırmıştı. Daha sonra da mutfağa götürmüş, hazır olan sofranın başına oturtmuş, kendisi de tam karşısına oturmuştu. 

"Hadi, ye bakalım. Pankek de yapmaya çalıştım... şekli biraz bozuk oldu ama..."

"Şekli önemli değil. Eline sağlık."

Yemeğe başlamışlardı ve Izuku'nun aklı başka yerlerdeydi. Bacağı sabah tekrar ağrımaya başlamıştı. Aslında o kadar şiddetli değildi fakat gittikçe artıyordu.

"Izuku..? İyi misin? Beğenmedin mi yoksa?"

"Ah- yo hayır, yemek çok güzel. Sadece... bacağım biraz ağrıyor da..."

Shoto'nun yüzü tekrar suçluluk ve endişe ile dolmuştu ve ayağa kalkmıştı.

"Sen devam et, ben krem alıp döneceğim."

"O kadar da kötü değil, acelesi yok-"

"Olmaz. Burada bekle. Hemen gelirim."

Bunu söyledikten sonra Izuku'nun bir şey söylemesine fırsat vermeden mutfaktan çıkmıştı bile. Bunun üzerine Izuku iç çekmiş, bacağını izlemeye başlamıştı. Kim bilir ne zaman iyileşecekti, sonuçta çekiç darbesiydi. Sıradan bir çatlak veya kırık değildi. Belki bir doktora göstermek daha iyi olurdu.

Çok geçmeden Shoto elinde kremle kapıda görünmüştü. Izuku'nun önünde diz çökmüş ve sargıyı yavaşça açmasının ardından gördüğü manzara kendisini daha da kötü hissettirmişti. Bacağı morarmıştı ve şişmişti, çok kötü görünüyordu. Kremi sürmeye başlarken kısık bir sesle fısıldamıştı.

"Özür dilerim... Ellerim kırılsaydı da sana bunları yapmasaydım..."

"Bunun bir faydası yok... Ayrıca... şey... belki bir doktora göstermek daha iyi olur..."

Melez genç duraksamış ve bir şey demeden kremi sürmeye devam etmişti. Kendi içinde düşünceleri ile bir süre savaş vermiş, ardından nefes vererek sargıyı geri sararak doğrulmuştu.

"Evet... Haklısın. Kahvaltıdan sonra çıkalım."

Çilli oğlan sonunda dışarı çıkabileceği için mutlu ve heyecanlıydı. Uzun zaman bodrumda kitli kaldıktan sonra oradan çıkarılsa bile bu evin sınırları dışarısına hiç çıkamamıştı. Gideceği yer hastane bile olsa onun için mutluluk vericiydi.

"Hadi şimdi tabağını bitir."

Melez genç de kremli ellerini yıkadıktan sonra geri yerine oturmuştu. Kahvaltıyı bitirdikten sonra da bulaşıkları yıkamıştı. Hastaneleri sevmiyordu... Ona kötü şeyleri hatıyorlardı. Fakat bunu Izuku için yapacaktı...

"Gidelim."

Izuku'yu kucaklayarak kaldırdı ve evden dışarı çıkardı...

______________________________________

Tekrardan bir bölümün daha sonuna geldik canlarım.🌸

Nasılsınız? Bölümü nasıl buldunuz? Bu sefer önceki bölüm kadar uzun yapamadık. Fakat sonrakini uzatmaya çalışacağız.

Bölümlerde gecikme yaşanabiliyor bunun için özür dilerim. 12. Sınıf olduğum için benim için sıkıntılı oluyor. Ders de çalışmalıyım ve eve akşam 8 civarı geliyorum. Bu yüzden bölümleri de uzun yazmaya çalıştığımız için gecikebiliyor.

Fazla uzatmayayım, sonraki bölümde görüşürüz canlarım :))

~Luisa
____________________________________

680 kelime.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

'Seni Sevdiğim İçin' │ TodoDekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin