Kayra hala anlayamadığım bir insandı. Neler hissettiğini ve neden öyle hissettiğini anlamiyordum. Ona en çok ihtiyacım olduğu zaman bana sırtını dönüyordu. Ona ihtiyacım olduğu zaman bana inanmıyordu ve şu an onun örneklerinden birini yaşıyordum.
Şu an tuvalletteyim ve sinirden kendime zarar vermemek için kendimi çok zor tutuyordum. Krizlerim tutuyordu ama şu an yanımda ilacım yoktu. Ve ilaçlarımı Kayra dan isteyemezdim. Çünkü ona aşırı kırgındım bana o anda inanmadığı için bana beni haklı çıkaracak hiçbir şey söylemediği için daha doğrusu hiçbir şey söylemediği için kırgınım. Ona kızmamak için o kadar beynimin içinde sebepler arıyorum ki inanamazsınız.
Bazen diyorum ki orda öylece susmasının şok oluşundan kaynaklandığını düşünüyorum yani kendimi böyle şeylerle avutuyorum ama olmuyor Ona hak vermek için çok yol denemdjm ama olmuyor başım ağrımaya başlamıştı artık düşünmekten bir yandan elim açıyor bir yandan başım ağrıyor ne yapacağımı şaşırmış durumdayım.
Ama artık kendime gelmek zorundaydım ayağa kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Başım çatlayacak artık o derece ağrıyordu. Elim zaten yanıyordu şuradan çıkayım da revire gideyim kafasındayım şu an. Kapının kulpunu aşağıya indirdim ve kapıyı açtığım anda karşımda Kayra yi gördüm. Yüzüne bile bakmadan revire doğru yürümeye başladım o da benimle beraber geliyordu.
"Alp lütfen yapma böyle o an ki tepkim yemin ederim şok olduğum içindi sana güvenmediğim için değil."
"Ne yapmiyim sen beni orada herkese rezil ettin ya beni orada herkes içinde haksız çıkardın haklı olduğum yerde. Ve bence bunda şok olunacak bir şey yok onlardan ben olsam böyle şeyler beklerim bu arada"
"Tamam ben sana orada haksızsın demedim ki neden şu an bana trip atıyorsun?"
Trip kelimesini duyduğum anda donup kaldım bir an çünkü ondan bunu beklemezdim.
"Kayra biz bir süre konuşmayalım seninle."
Bunu dememle gözleri doldu. Yanından hemen uzaklaşmak için arkamı döndüm ve yürümeye başladım ama o hemen kolumu yakaladı.
"Lütfen Alp lütfen beni sensiz bırakma nolur."
Diye yalvarmaya başlasada onu artık ne dinlerdim ne de artık onunla konuşurdum.
"Bırak kolumu"
"Bırakmam asla bırakmam."
Dediği an içimde yine onu affetmek çok istedim ama yapamazdım hatasını anlayıp benden gelip özür dileyene kadar onu affetmeyecektim.
Elimi bir anda çektiğim için onun da benimde canım acıdı ama umursamadım ve bu sefer koşarak revire gitmeye başladım. Onunla daha fazla konuşmak istemiyordum. Revire giderken bir tane duvara tutunup nefes almaya çalıştım. Elimin yanığı bir şekilde iyileşir ama bu kalbimdeki acıyı kim iyileştirecek ben onu düşünüyordum. Daha fazla burda beklemek istemediğim için yine yürüdüm.
Revire geldiğim zaman neremin acıdığını söyledim ve o da sagolsun yanan elimin üzerine bir krem sürdü ve bandajla sardı bir süre bu elimi kullanmami söyledi.
Doktorun yanımdan çıktım. Elime sürdüğü krem elimi biraz yaksa da bir yandan da ferahlatiyordu ve sanırım şu an daha iyiydim. Sınıfa gitmek için merdivenden iniyordum ki duvara yaşlanmış olan kayrayi gördüm. Onu çok seviyordum herseyden daha çok ama bu yaptıkları gerçekten kalbimi acitiyordu. Bana ne yapmam gerektiğini bile unutturuyor onu görmem sesini duymam bana o kadar iyi geliyor ki onu görmesem sesini duymasam ölecekmiş gibi hissediyorum. Bu küslüğün bende uzun sürmesini istemiyorum fakat benden gelip özür dilemesi gerekiyor.
Duvara yaşlanmış Kara kara bir şeyler düşünüyordu ve perişan bir haldeydi. Onu daha önce böyle görmemiştim. Elini tutuyordu, benim yüzümden olmuştu elimi hızla çektiğim için bileğini ağrıtmış olabilirim. Kendimi şu an suçlu gibi neden hissediyordum onun canına zarar vermiştim çünkü. O beni farketti ve gözü hemen elime kaydı. Gözleri dolmuştu ağladığını görmemem için başını yan tarafa çevirdi ama ben ağladığını çoktan görmüştüm. Onu böyle görmek içimi parçalasa da şu an sınıfa dönmekten başka çarem yok gibi görünüyordu yani onun yanına gidip onunla beraber ağlayacak halim yoktu. Sınıfa gitmek için merdivenleri indim ve Sınıfa girdim. Onun yanına oturmak istemediğim için onun bir sıra önüne yani Zeynep in yanına oturdum Zeynep ye izin verdi zaten. Ders başlamıştı ama Kayra sınıfta yoktu. Hayir Alp onu merak edemezsin bunu yapamazsın. Onu daha fazla düşünmemek için uyumaya karar verdim zaten son 1 ders kalmıştı onu da uyuyarak geçirmek istiyordum. Kapsonlumun şapkasını kafama geçirip uyudum. Rüyamda çok kötü bir şey gördüm ambulans sesi duyuyordum ama kimin olduğunu bilmiyordum. Ben ağlıyorum ama kimin için ağladığımı da bilmiyorum. Sedyede gördüğüm kişi kayraydi ve çok ağır yaralıydı sanırsam vurulmuştu. Ameliyattan sağ salim çıkıyor. Ama odasına çıktığı zaman bir terslik çıkıyor ve ölüyordu çok çok kötü bir rüyaydı aslında buna rüya denmez bu bildiğin kabustu.
Ter içinde nefes nefese kalkmistim kabustan. Başımı kaldırdığımda sınıfta kimse yoktu Kayra da. Tektim. Neden hala ortalıkta olduğunu bile bilmiyordum ne yalan soyliyim o kabustan sonra aşırı korkuyordum Kayra ya bir şey olmasından. Onu merak ettiğim için nerede olduğuna bakmak için sınıftan çıktım fakat koridorda gözükmüyordu. Kantine, revire, öğretmenler odasına, tuvalete, en sonda dışarı bakmaya karar vermiştim ama orada da yoktu. İçimi çok büyük bir korku kapladı. İçimden dua ettim gördüğüm kabusun doğru olmaması için. Ağlayarak koşmaya başladım nereye koştuğumu bilmeden.
Önüme gelen herkese kayrayi görüp görmediklerini sordum. Fakat kimse onu görmemişti ve daha çok korkmaya başlamıştım. En son aklıma Zeynep gelmişti ve bu sefer de onu bulmak için koşmaya başlamıştım. Onu hemen tuvaletten çıkarken yakaladım."Zeynep"
Nefes nefese kaldığım için bir şey söyleyememiştim.
"Dur soluklan bir ne oldu?"
Nefesimi düzene sokmayı başarınca o soruyu sordum.
"Zeynep Kayrayi gördün mü?"
"Gördüm de ne ol-?"
"Nerde gördün?"
"Terasa çıkarken."
Hemen koşmaya başladım arkama dönüp zeynebe teşekkür ederek bağırıp terasa uçtum.
Merdivenleri hızlı hızlı çıktığım için yine nefes nefese kalmıştım. Kendi kendime nefes alıp verdim ve sakinlesmeye çalıştım. İçimden dualar ettim umarım kendisine bir şey yapmamıştır diye. Kapıyı açtığımda etrafta kimse yoktu. Biraz ilerlediğim zaman bir tane koltukta oturan birisini gördüm. Ve onun Kayra olduğunu anladım. Kayra diye bagirmamla benim olduğum tarafa baktı ve ayağa kalktı beni burada beklemiyormus gibi bir hali vardı ve haklıydı da. Ona sarılmayı o kadar çok özlemiştim ki koşa koşa hemen ona onun üstüne atladım. Ona sarılmamla dengesini tam kaybedecekken kendini hemen toparladı ve o da hemen kollarını bana sardı. Onu o kadar çok özlemiştim ki bu 4 5 satte kokusunu o kadar çok özlemişim ki. Artık kendime itiraf ediyordum evet ondan hoşlanıyorum hayir Ona aşığım.
Kollarımı çektim. Ellerimle yüzünü avuçlarımın arasına aldım ve her yerini öptüm. Yanaklarını,alnını,çenesini,burnunu,gözlerini ve dudaklarını öpüp geri sarıldım. O hala bana Şaşkın şaşkın bakıyordu ama onu öpmem onu çok sevindirmişti bundan çok eminim.
"Alp iyi misin?"
"Degilim"
Dediğim anda ensesinden tuttuğum gibi dudaklarına yapıştım. Bu uzun bir opucuktu ama öncekiler gibi tutkulu değildi. O da benim belimden tutup daha güzel öptü dudaklarımı. Uzun öpüşmenin ardından sanırım Ona artık hislerimi açıklamam gerekiyordu.
"Kayra ben... Sana galiba aşık oldum."
Gözleri fal taşı gibi acilsada başta sonradan buna çok sevinmiş gibi bir yüz ifadesi vardı.
"Bende sana aşığım Alp."
.
.
.
.
.
Kusluklerinin bu kadar uzun sürmesini istemediğim için kısa tuttum sizce nasıl olmuş?