04 - Zamanımı harcıyorsun, Taehyung.

41 6 11
                                    

Arada kayboluyorum çok aldırış etmeyin.

Tatlı, şirin ve mutlu bir bölüm getirdim.

Herkese iyi okumalar dilerim

♯ ♯ ♯


Acıyla yalvaran bir beden, karşısındaki adamın bu kadar acımasız biri olduğunu tahmin etmedi. Hayatının burada sona erdiğini kabullenece iken arkadan gelen tanıdık sesle derin bir nefes aldı.

Suga'nın iyi zamanlaması Jungkook'u sakinleştirmeye başarıyordu ama o kadar da emin olamazdı.

“Benim işimin olduğu elaman benimdir sanıyordum. Ne oluyor burada?”

Taehyung, Jungkook'un göğsünde söndürecek olduğu sigarayı yere atıp ayağıyla üzerine basarken araladı dudaklarını.

"Bedel ödüyor, Jimin hakkında yaydığı bilgiler yüzünden."

"İşinizi böldüm ama bazı konularda tikliyim bilirsin."

Taehyung buna bir şey diyememişti. Çünkü Suga'nın aldığı takma ismi, yaptığı işkencelerle öldürdüğü insanlar nedeniyle takılmıştı. Tiki olduğu konulardan biri ise yakaladığı insanı kendisi dışında birinin dokunmasından nefret etmesiydi.

Jungkook'u onun avı sanıyorlardı. Işkence ediceğini düşünüyorlardı bir nevi.

"İşkencesi nasıl olucak Suga?"

"İşkence? Ona verilceğim işler olucak. Sonuç olarak onun da paraya ihtiyacı var ve yapmazsa ne olur biliyor."

Taehyung, Jungkook'a bakmış ve küçümseyici bir ifadeyle iğneleyici bir tavır sergilemişti. Sinirini örten bir gülümseme vardı, Suga bunu bilirdi ve sessizce sadece bekledi ama artık Suga da zamanı harcandığı için sitemli bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştı.

"Zamanımı harcıyorsun, Taehyung."

Taehyung ile Suga arasında bazen alevler çevresindeki insanları kavurabilirdi. Taehyung ilk defa susmuş, yumruğunu sıkmıştı. Bedeni ise tekrardan Jungkook'a dönük halde Jimin ile Jin'e bakıyordu.

"Jimin, Jin. Bırakın şu sikik çocuğu."

Jungkook'u aldığı emirle bırakmıştı. Jungkook, ona yaklaşan beden ile geri adımlamış, soğuk duvar sırtına değdiği zaman sıkıca gözlerini kapatmıştı.

Yanından geçen sert yumruk, Jungkook'un kollarıyla yüzünü kapatmasına neden olurken Taehyung'un sinirle sıcak nefesleri onun koluna değmesini sağlıyor ve bu daha çok titremeye başlamasını sağlıyordu Kaplan çiçeklinin.

"Seninle sonra görüşücez, Jeon Jungkook."

Taehyung; son uyarısını yapmış, geri çekilmiş, Jin ile Jimin eşliğinde oradan çıkmıştı. Çıktıkları gibi Jungkook'un korkuyla çöküp bedeninin sanki soğuktan donuyormuş edasıyla titremesiyle aldığı nefesler açıklıyordu.

Suga yanına ilişmiş ona sıkıca sarılmıştı. Ne dese sakinleşmezdi çünkü. Taehyung, Jimin ve Suga dışında kimsenin göz yaşın bakmazdı.

Jungkook sadece şundan emindi; Taehyung, babasından sonra gördüğü en korkutucu adam olmuştu.

Suga derin bir nefes almış ve nefesi eşliğiyle Jungkook'u kucağına alarak revire geri götürmesi gerekiyordu.

Jungkook'un sakinleşmesi için yavaş yavaş yürüyordu ama uzun bir süre sonra babası gibi korkutucu biri ile rastlaşmıştı. Bu durumun yanında Jungkook, Suga'ya kendisini savunması gerektiğini hissederek titreyen kırık sesiyle konuşmaya başlamıştı.

"Suga, ben bir şey anlatmadım kimseye."

"Bildiğim şeylerle gelme bana Jungkook."

Suga revire gelmiş, Jungkook'u yatağa yatırmıştı. Kendisi ise yatağın yanına oturup sırtını demir başlığa vermişti.

Kafası fazla karışıktı, allak bullaktı.

Suga'nın kafasını karıştıran şey, Yoongi'nin neden yalan söylediğiydi. Oysa hani babasıyla güvenliydi kardeşleri? Belki de yalan söylemesi daha iyi olduğunu düşünmüş olsa bile Jungkook gerçeği başkasından öğrenirse eğer o zaman her şey kötü olucaktı.

Suga, Jungkook'un mırıltılarıyla düşünceler arasından çıkıverdi. Yanında uyuyan bedenle derin bir iç çekmiş, arkasına yaslanıp oturduğu köşede sadece kestirmek için gözlerini kapatmıştı.

Suga, sabah saatlerinde erkenden kalkmış ve Yoongi'yi avluya çağırmıştı. İkisi tek olması lazımdı ki, konuşucakları konu başka birisi tarafından tavşan çocuğa gitmemesi gerekti.

Suga'nın elindeki sigara düşünceler arasında boşa yanıyorken ardından gelen ayak sesleriyle Yoongi'ye dönmüş ve sigarasını yere atıp söndürmüştü.

“Hoş geldin, Yoongi. En son ki konuşmamızda beni hapishaneye uğurluyordun."

"Jungkook için geldim, boş konuşmaları sonraya sakla."

"Bildiğin konuların bilmemezliği içinde yüzüyormuş gibi davranmak. Söylesene Yoongi, ne zamandır saklıyorsun Jungkook'tan?"

Yoongi anlamamış gözlerle bakmaya devam ederken kaşlarını çatmış, Suga ile konuşmasını sona erdirmek ister gibi geri dönmeye başladığı zaman Suga'nın seslenişiyle ona döndü.

"Yoongi, neden kardeşlerinin abisiyle gittiğini söylemedin?"

Söylediği şeyle şaşırmıştı. Babasının ona ihanet ettiğini ve kardeşlerinin gittiğini kimseye anlatamamıştı.

Şu an ki zamana dek.

"Jungkook'a söyleyip benden nefret ettiriceksen özgürsün. Benden intikam alabilmek için bunu kullanıcağını biliyorum."

"Yapmayacağım ikiz. Sana saklama konusunda yardımcı olamam ama gerçeği söylemekte yardımım olur."

Yoongi bu duydukları ile hızlı adımlarla Suga'nın üzerine gelmişti. Yakasından tutup Suga'ya yükselttiği sesiyle konuşmaya başlamıştı.

"Neden bana hâlâ yardım ediyorsun ki?! Senden koca bir hayat almışken!"

"Yoongi, senden nefret etmiyorum. Her şeyin farkındaydım ve hapishaneye düştüğüm için sana asla kızmadım."

"Komik olma, emin ol nefretini hak etmediğim içindir."

"Hayır, annemiz ve babamızın öfkesini sadece benden aldın. Ben her zaman senin orada dövüldüğünü biliyordum."

Bir süre oluşan sessizlik, Suga'nın sın söyledikleriyle son bulmuştu.

"Sadece kendine sor ikiz, sana kötü davranan insanlar ertesi günü yaralı bir halde senden neden özür diliyorlardı? Neden doğum gününde isimsiz hediyeler senin eline ulaştı? Elinden alınmış koca çocukluğu sadece sana vermek istedim Yoongi, mutlu olmak asıl senin hakkındı."

Yoongi yavaşça Suga'nın yakasından ellerini çekmiş ve donuk bir şekilde sadece bakışıyorken Suga'nın Yoongi'ye sarılmasıyla beraber, Yoongi de kollarını uzun zaman sonra ikizine tekrar sarmıştı.

♯ ♯ ♯

Bu kadarlık yeter, çok iyi şeyler oldu.

Diğer bölüm ne olur Allah bilir ama Yoongi ile Suga düşmanlığı bitmişse işler yeni başlıyordur

öpüldünüz anlınızdan dikkat edin bu havalarda

Courtyard - TKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin