Sessizliğin hüküm sürdüğü çadırdan çıt çıkmazken daha fazla dayanamadan ayaklanmıştı. "Ben saraya gidiyorum.""Delirdin mi sen Jeongguk?" Jimin hayretle konuştuğunda vita çoktan başlığını geçirmişti. "Babamlar saraya gideli neredeyse yarım saat olacak. Hâlâ dönmediler."
Seokjin endişeyle ayağa kalkıp çadırın çıkışına doğru yürüyen çocuğa ilerledi. "Birtanem lütfen böyle yapma. Ben endişelenmiyor muyum sanıyorsun? Ama bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Tek rahatlamamı sağlayan kocaman bir ordu onun arkasında. Ben ona güveniyorum sen de biraz güvensen hm?" Dolu gözleriyle neredeyse yalvarmıştı Seokjin. Vita mavilerini betanın dolu yeşillerinden kaçırdı bunun üzerine.
"Peki. En azından biraz hava alacağım." Diyerek başını eğdi. Seokjin minnettarlıkla başını salladığında vita çıkmıştı çadırdan.
Kapattığı örtünün ardından "Özür dilerim." dedi ve saraya doğru koşmaya başladı. Suikastçıdan korkuyordu. Deli gibi korkuyordu. Ama hiçbir korku babasını veya abisi kaybetmesinden daha korkunç olamazdı. Hatırlıyordu çünkü kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu. Annesini kendisinden aldıklarında daha çok küçüktü. Ama o gece, o karanlık kış gecesi. Babasının çığlıkları, abisinin kaskatı kesilmiş vücudu, annesinin açık gözlerinden süzülen son gözyaşı, ve kırmızıya boyanmış kar...
Hayır hayır. Bunu bir kez daha yaşamayacaktı. Ağladı hafızasına düşenlerle. Hem koştu hem ağladı. Kristal şatoyu gördüğünde duraksamadan girdi içeri.
Yankılanan adım sesleri arasında yapmaması gerektiğini bildiği halde bağırdı. "Baba! Abi!"
Sesi kendisine döndü. Yürüdü, yürüdü. Çocukluğunun koşuşturarak neşe içinde geçtiği Buz Sarayı'nda ilk kez korkak adımlarla yürüdü.
Bir eli kolyesine yakın duruyordu. Taktığı günden beri çıkartmamıştı onu. Çünkü babasının söylediğine göre bir kez boynundan çıktığı anda dönüşü olmazdı. Kolye ölürdü. Ve böylece kimliği de açığa çıkardı..
Ama bu da ölüm kalım meselesiydi. Eğer babası veya abisi zor durumdaysa gözünü kırpmadan kolyeyi söküp atacak ve savaşacaktı. Hoş, savaşmayı bilmiyordu. Ama kanında dolaşan gücü hissedebiliyordu. Ve Luna'ya da güveniyordu. O yüzden biraz olsun içine dolan cesaretle adımlarını hızlandırdı.
"Baba!" Bir kez daha bağırdı. Buzdan basamakları çıktı. Döndü durdu şatoda. Senatörün odasına doğru ilerledi. Muhafızların öldüğü ayrıma girdiğinde gördükleriyle dudakları arasından kaçan çığlığı engelleyememişti. Bunlar babasının ön saftan askerleriydi. Yeniydi bu cesetler.
"Bir şey hissediyor musun Luna?" Dışından konuştuğu kurdundan yanıt gelmemişti. Jeongguk bununla biraz olsun rahatlamıştı çünkü zor zamanında kendisine yardım edeceğini öğrenmişti bu gece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SNOWFLAKE -taekook
FanfictionBuz Krallığı'nın beta olduğu sanılan küçük prensi vita Jeongguk'un korktuğu başına gelir ve gezegeni yöneten Ateş İmparatorluğu'nun korkunç tiranı delta Kim Taehyung'un dikkatini çeker. [Omegaverse + Elemental]