Jisung
Hyunjin, Changbin ve Felix beni C sınıfına ittirdiklerinde gerçekten çok utanmıştım. Ama Minhonun o gülüşünü görmeye değerdi.
Tenefüslerde Minhonun yanına gittim ama her seferinde uyuyordu. Şuan öğle arasından önceki dersteydik. Öğle arasından sonra zaten ders yok. Şimdi neden okulda kalıyorsun, dersler boşsa eve neden gitmiyorsun diyorsunuzdur. Okulda kalmak daha eğlenceli, arkadaşlarımla beraber olmak daha güzel. Ve Minhoyla da. Öğle arasının zili çaldı ve bende kantine doğru yol aldım. Tam merdivenlerden inecektim ki paramın olmadığını hatırladım. O yüzden sınıfa geri döndüm.
Sınıfa girip Felixlerle tahtadan video izledim. Jeongin tahtadan sapık sapık şeyler açıyordu. Bütün sapık şeyleri biz ona öğrettik. Bangchan ise ona kızıyordu.
"Jeongin bu ne. Ben sana böyle mi öğrettim. "
"Ya sen sus ihtiyar dede. "
"Benimle güzel konuş Jeongin. " bunu yapmacık bir ağlamayla söylemişti.
Seungmin tahtadaki sapık videoyu kapatıp bir oyun videosu açtı. Bangchan Seungminden gurur duymuştu.
"Seungmin aferin sana, çok ahlaklı çok terbiyelisin. Tabii ben öğrettim sana bunları. Canım oğlum benim. "
"Ben senin oğlun muyum? "
"Aşkımsın."
Yazışmadaki yaşadığımız şokun aynısını tekrar yaşadık ve kahkahalara boğulduk. O sırada Jeongin kahkahalarla konuşmaya çalıştı.
"Dede yeter artık. AHAHAHHAHAHA. "
"Tamam oğlum. Ama artık sana da yeter çünkü beni zorbalıyorsun."
"Ya tamam ağlama. "
Tahtadaki videoyu izlerken sınıf kapısının ordan kendi adımı duydum. Sınıf kapısına bakmamla kapıda Minhoyu gördüm. Kalbimin atışı hızlanmıştı. Sınıf kapısına doğru gittim ve bana direkt bir soru sordu.
"Kantine gidiyorum gelicek misin? "
"A tamam gelirim."
Beraber kantine doğru yürüyorduk. Kantine indiğimizde gördüğümüz görüntüye şaşırmıştık. Kantinde sıra yoktu. Sadece önümüzde 1 kişi vardı. O kişi de kantinden ayrıldıktan sonra Minho kantinci ablaya ne almak istediğini söyledi.
"Abla iki tane kumru iki tane de ice tea alabilir miyim? "
"Neden iki tane aldın? "
"Sana da aldım. Yemeyecek misin? Açsındır diye düşünmüştüm. "
"Yani, evet açım. "
Gülerek kantinci ablaya döndü ve yiyicekleri aldı. Bana kumru ve ice teayi uzatıp afiyet olsun dedi. Ben de ona afiyet olsun dedim. Öğle arası 40 dakikaydı. Koridorda yürürken Minho bana dönüp:
"Yemekleri bahçedeki çardakta yiyelim mi? "
"Tamam olur. Bizimkileri de çağırabilir miyiz? "