Tesettüre Riayetsizlik

209 5 2
                                    

e-Tesettüre Riayetsizlik
Günümüzün en büyük sorunlarından birisi de kuşkusuz ki tesettürün ihmal edilmesidir. Birçok hanım kardeşimiz tesettürün gerekli olmadığını düşünmekte ve tesettüre girmekten kendilerini uzak tutmaktadırlar. Aynı şekilde tesettüre büründüğünü iddia eden birçok kimse ise ya nefsi arzularından dolayı tesettür emrini tam manasıyla uygulamamakta ya da tesettürün ne mana ifade ettiğini bilmemektedir.
Peki tesettür nedir? Tesettür; örtünmek, gizlenmek, bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek demektir. "Setera" kökünden türemiş Arapça bir kelimedir. Dini bir terim olarak ise tesettür; kadının şer'an örtülmesi gereken el ve yüz haricinde kalan uzuvlarını, belli etmeyecek derecede bol bir vaziyette örtmesi demektir.
Örtünmenin amacı başkasının bakışlarından korunmak ve ırzı meşru olmayan cinsel isteklerden sakınmaktır. Erkeklerin gözlerini sakınması, kadınların iffetini korumak içindir. Yani tesettür sadece kadınlara değil, erkeklere de farzdır. Ayette şöyle buyrulur: "Mümin erkeklere söyle: Gözlerini sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu kendileri için daha temizdir." Kadınların örtünmesi konusunda da şöyle buyrulur: "Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (el, yüz ve ayaklar hariç) Zinet yerlerini açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üstüne koysunlar(göğüslerini tamamen kapatacak ve belli etmeyecek şekilde örtülerini üzerlerinden sarkıtsınlar). Zinet yerlerini kendi kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye topuklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail olasınız."
Ayrıca Ahzab suresi 59. Ayet-i Kerimede ise: “Ey o Peygamber! Zevcelerine ve kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle: cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler, bu onların tanınmalarına, tanınıp da eza edilmemelerine en elverişli olandır, bununla beraber Allah bir gafûr rahîm bulunuyor” buyrulmaktadır.
Tesettürün farz olduğu kimilerinin iddia ettiği gibi şüpheli değil, bilakis apaçık ortadadır. Yukarıdaki ayet indiği zaman Hz. Aişe ve diğer mümin kadınlar hemen örtülerine bürünmüşlerdir. Bu ayetler tesettürün farz olduğunun delilidir. Ayetler dışında Hadis-i Şeriflerde de tesettürün farz olduğunu ve mümin hanımın nişanı olduğunu anlamaktayız. Özellikle örtü noktasında kadınlarımız kendilerine dikkat etsinler ki, çevrelerindeki hain bakışlardan kendilerini koruyabilsinler.
Tesettür noktasındaki en önemli husus şüphesiz ki tesettürün manasının yanlış anlaşılması ya da hanımların nefislerine yenilerek bu emre tam riayet etmemeleridir. Tesettür, manasını verdiğimiz gibi gizlemek, örtmek demektir. Dolayısıyla bir hanım, kadınsı özelliklerini örttüğü müddetçe tesettüre riayet etmiş olur. Başında örtü olmasına rağmen, yüzünde makyaj, dar elbiseler, insanların dikkatini üzerine çeken yürüyüşler, çevredekilerin bakışlarına rağmen kahkahalarla gülmek ve topuk sesleri… Bütün bunlar günümüzde gitgide yaygınlaşmakta ve tesettür, sadece başı bir bez parçasıyla örtmek olarak algılanmaktadar. Tesettürü bu dar manaya hapsetmek, tesettüre yapılabilecek en büyük hakarettir. Hayır! Tesettür sadece saç tellerini gizlemek değildir. Tesettür; bir kadının, dış dünyadaki erkeklerin ilgisini ve bakışlarını üzerine çekmeyecek şekilde örtünmesi ve o şekilde davranışlarını ayarlaması demektir. Efendimiz(SAV) kızlarımızın başlarındaki örtülerine rağmen sokaklarda makyajlı bir vaziyette yürüdüklerini, vücut hatlarını ortaya koyan dar elbiseler giydiklerini, yürüyüşlerdeki ben buradayım edasını, topuklardaki uzunlukları, başlarını deve högücü şeklinde bağlamalarını, cafe türü yerlerde ve okul bahçelerinde kendilerine haram olan bir erkek arkadaşıyla girdiği diyalogları, onlarla yapmış olduğu arkadaşlıkları ve en önemlisi bütün bunlara rağmen başına bir bez parçası geçirdiği için ben tesettüre büründüm iddiasında bulunan kızlarımızı görse ve bunları işitse acaba tavrı ne olurdu? Bu sorunun cevabını merak ediyorsak şu hadiseye dikkat edelim. Bir gün Abdullah İbni Ümmü Mektum (r.a.) Peygamberimiz’in huzuruna gelir. O sırada Rasüllah’ın yanında Hz. Meymune ve Ümmü Seleme validelerimiz vardır. Efendimiz(SAV) hanımlarına perdenin arkasına geçmelerini emreder. Hanımları: “Ey Allah’ın Rasülü! Abdullah amâ(gözü görmeyen) bir kimsedir. Burada durmamızın ne sakıncası var ki?” diye sorarlar. Efendimiz(SAV) de: “o sizi görmüyorsa, siz onu görüyorsunuz” buyurarak tesettüre riayet etmenin ne derece önemli olduğunu vurgulamıştır. Efendimiz(SAV)’in vefatından sonra sahabiler Hz. Aişe’ye hadis almak için geliyorlardı. Fakat Hz. Aişe validemiz müminlerin annesi ve Peygamberimiz(SAV)’den sonra hiç kimseye nikahı düşmeyecek olmasına rağmen hadisleri perde arkasından rivayet ettiği bizlere bildirilmiştir. Durum bu kadar vahimken mümin bir kadının tesettürün ehemmiyetine ve sınırlarına dikkat etmesi gerekir.
Burada kadınlarımızın dikkat etmesi gereken bir husus daha vardır ki o da topuklarını yere vurarak yürümeleridir.  Nur suresi 31. ayette Allah-u Teala kadınların topuklarını yere vurarak yürümelerini yasaklamıştır. Çünkü bir kadının topuklarını yere vurması, ben buradayım ifadesinden başka bir şey değildir. Bu yüzden bir bayanın topuklu ayakkabı giymesi ayete muhalefet etmek demektir.
Tekrar altını çizerek söylemek gerekirse, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi tesettür sadece kadınlara farz kılınmamıştır. Aynı zamanda erkekler de tesettüre bürünmek zorundadır. Hz. Ali’nin ifadesiyle erkeğin en önemli tesettür organı avret mahallinden sonra gözüdür. Erkeklerimiz de gözlerini haramlardan korusunlar ki zinanın kapıları kapanmış olsun.

"ZİNA"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin