Tokalaşmak
Hz. Aişe validemiz, Buhari ve Müslimde geçen hadiste şöyle söylemektedir: “Peygamber efendimiz, kendisine helal olan kadınlardan başka, hiçbir kadınla tokalaşmadı.” Biz biliyoruz ki Efendimiz(SAV), kadınlardan biat alırken dahi kadınlara elini uzatmamış ve sözlü olarak biat almıştır. Daha önce iki sefer zikrettiğimiz Hadis-i Şerifi önemine binaen burada tekrar zikretmekte fayda görüyoruz. Efendimiz(SAV): “Kadınlarla bir arada yalnız kalmaktan sakının. Allah-u Teala’ya yemin ederim ki, bir kişi bir kadınla yalnız kalınca, aralarına şeytan girer. Bir kimsenin çamurlu bir domuzla sıkışmış durumda olması, o kimse için kendine helal olmayan bir kadına dokunmasından daha hafif kalır.” Buyurmuşlardır. Bu sebepten dolayı asla bir hanımın elini sıkmayı mübah göremeyeceğimiz gibi, bundan da son derece sakınmamız gerekmektedir.
Yukarıda saydığımız bu altı madde zinaya götüren ana nedenlerdir. Belki bu maddelere birçok madde daha eklenebilir fakat bunlar dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardır. Ve kişiler özellikle bu hususlardan kendilerini korumak için elinden gelen gayreti göstermeli ki, zinadan kendisini koruyabilsin.
Kendisini zinadan koruyan bir müminin ahiretteki mükafatlarına ve derecelerine gelince; Efendimiz(SAV) şöyle buyurmuşlardır: “Gençliğini zinadan koruyan mümin Cennete girer.” Peygambermiz(SAV) bir başka hadislerinde ahirette arşın gölgesinde gölgelenecek 7 sınıf müslümandan bahsederken bir sınıfın da “kendisine zina teklif edildiği halde Allah korkusuyla bunu reddeden mümin” kimsenin olduğunu söylemiştir. Düşünün ki güneş bir mızrak boyu yaklaştırıldığı, amel defterinin kapatıldığı, kişilerin günahlarına göre telaşlı olduğu bir anda Allah’ın arşının altında gölgelendireceği 7 zümreden birisi de, zina teklifini “Ben Allah’tan korkarım” diyerek reddeden zümredir.
Rasülüllah(SAV) bir hadislerinde ise: “Bir kadın, beş vakit namazını kılar, namusunu korur, kocası ile iyi geçinirse, dilediği kapıdan Cennete girer” buyurarak namusunu koruma yani zinadan kaçınma hususuna da vurgu yaparak, cennetin dilediği kapısından girebileceğini müjdelemiştir. Başka bir hadiste ise: “Namusunuzu koruyun, zina etmeyin! Namusunu koruyana Cennet vardır” müjdesi verilmiştir.
Rivayet olunur ki Süleyman Yesar isminde bir abid, Medine'den hacca gitmek üzere yola çıktı. Beraberinde bir arkadaşı vardı. Mekke ile Medine arasında bulunan Ebva veya Iva denilen yerde konakladılar. Süleyman'ın arkadaşı kalkıp yemek sofrasını aldı, bir şeyler satın almak için pazara gitti. Süleyman ise çadırda oturdu. Süleyman, erkek güzeli ve çok muttaki bir kimseydi. Dağın başından bedevi bir kadın Süleyman'ı gördü. Dağdan inip çadırının yanına geldi. Çadırın önünde durdu. Yüzü peçeli, elleri eldivenli idi. Yüzünden peçeyi kaldırdı. Sanki ay parçasıydı. Süleyman'a “Beni rahata kavuştur!” dedi. Süleyman, kadının yemek istediğini zannetti. Sofralarından arta kalan yemeklere doğru gidip kadına vermek istedi. Kadın “Hayır! Ben bunu istemiyorum. Ben erkeğin karısıyla yaptığı şeyi istiyorum!” dedi. Süleyman, kadına “Seni İblis süsleyip bana göndermiştir” dedi. Sonra başını dizlerinin arasına eğerek hüngür hüngür ağladı. O, bu şekilde ağlayınca kadın peçesini kapattı ve dönüp gitti. Süleyman'ın arkadaşı pazardan geldi. Süleyman'ın ağlamaktan gözlerinin şiştiğini ve sesinin kısıldığını gördü ve “Seni ağlatan nedir?” diye sordu. Süleyman “Hiçbir şey... Küçük kızımı hatırladım da…” dedi. Arkadaşı “Hayır! Yemin ederim ki öyle değildir. Senin başından bir hadise geçmiş. Çünkü sen kızından üç gün önce ayrıldın” dedi. Böylece, Süleyman'dan hadiseyi öğreninceye kadar ısrar etti. Bu sefer arkadaşı sofrayı yere bırakıp şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı. Süleyman, arkadaşına “Peki! Sen niçin ağlıyorsun?” dedi. Arkadaşı “Ben ağlamaya daha müstehakım. Çünkü ben senin yerinde olsaydım, o kadına karşı belki de sabretmezdim” dedi. Bu sefer ikisi beraber ağlamaya devam ettiler. Süleyman Mekke'ye uğradığı zaman Safa ile Merve arasında say etti. Kabe'ye ziyarette bulundu. Sonra Hicr-i İsmail'e gelerek elbisesi ile örtündü. Bu arada uykusu gelerek uyudu. Rüyasında parlak yüzlü, güzel işaretli ve güzel bir zat gördü. Süleyman ona şöyle sordu: “Sen kimsin? Yoksa sen Sıddık olan Yusuf musun?” rüyadaki zat ise: “Evet! Ben Yusuf um!” dedi. Süleyman devamla: “Seninle Aziz'in hanımı arasında geçen olay çok müthiş!” dedi. Yusuf(a.s.) da cevaben: “Senin Ehva'daki kadınla olan durumun daha müthiş!” dedi. Bu hadise de bize gösteriyor ki zinadan kendisini koruyan bir mümine Hz. Yusuf gıpta ile bakıyor ve o kişiye kardeş oluyor. Çünkü Kuran’da dahi Hz. Yusuf’un Aziz’in karısı ile olan durumu zikredilmiş ve Yusuf (a.s.)’ın iffetini koruduğundan bahsedilmiştir.
Kısacası, kendisini zinadan koruyan bir mümin her şeyden önemlisi Allah’ın rızasına nail olmuş ve ebedi cenneti garantilemiş olur. Çünkü kişinin kendisini zinadan koruması Allah katında büyük bir hadisedir. Hele ki her türlü fuhşiyatın serbest olduğu böyle bir zamanda kişi kendisini zinadan koruyor, gözlerini haramdan alıkoyuyor ve bu noktada nefsiyle mücadele ediyorsa büyük bir cihat yapıyor demektir. Ve zamanın en büyük mücahitidir, mücahitlerin yeri de ahirette cennettir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"ZİNA"
Random"Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur." (İsra 32)