Jihoo, Taehyung'un saçlarını okşarken Taehyung daha çok ağlamaya başladı ve burnunu Jihoo'nun omzuna sildi. Jihoo kaşlarını çattı. "Taehyung bey! Size ağlanabilecek bir omuz olabilirim ama bir peçete asla!" Taehyung hıçkırıklarının arasında konuştu. "Jihoo... Öleceğiz..."
Jihoo odanın üstündeki demirli minik camı gösterdi. "Bence ordan çıkabiliriz." Taehyung cama baktı ve daha çok ağladı. "Jackie Chan miyiz biz? Nasıl çıkalım ordan?" Jihoo göz devirdi. "Ne var yani biraz aksiyon yaşasak?" Taehyung kaşlarını çattı. "Salak mısın demek istemiyorum ama salak mısın? Kaçırıldık amına koyayım! Aksiyon diyor bana ya!" Jihoo ofladı. "Korkakken hiç çekilmiyosunuz Taehyung bey!"
Aynı sıra içinde Jungkook, Hoseok'un semtindeki tüm kekolar ve diğerleri deponun dışında bekliyorlardı. Jungkook stresle parmaklarını kıtlatırken kekolardan birisi korkuyla konuştu. "Mafyayla mı savaşacağız lan biz? Polis savaşamıyor amına koyayım!" Hoseok göz devirdi. "Etkisiz hale getiririz."
Jimin alayla konuştu. "Nasıl yapacaksın, o kadar merak ediyorum ki!" Hoseok cebinden bir şişe çıkardı. "Biber gazıyla!" Namjoon alnına vurdu ve homurdandı. "İnsanlardan nefret ediyorum. Ya salaklar ya da kötü." Jin dirseğini Namjoon'un omuzuna yaslayıp sırıtarak konuştu. "İyi ki insansı bişey değilim."
Jungkook'un gözünden yaş düşerken hızla sildi ve ağlamaklı bir sesle konuştu. "Ne zaman mafya oldu bu adam ya!" Yoongi gözlerini kıstı. "Bence olmadı. Olsaydı takım elbiseli bodyguardlar tepemizde dikiyor olurdu." Jungkook merakla baktı. "O zaman bu depo ne?" Yoongi omuz silkti. "İşte onu bilmiyorum. Ama filmlerde hep mafyaların bodyguardları oluyor." Jungkook elini yüzüne gömdü ve ağlamaya başladı. "Ya ölürlerse..."
O sırada deponun içinden elinde bira şişesiyle Jungkook'un babası çıktı. Beomgyu göz devirdi. "Bizim alkoliğin kime çektiği belli oldu." Jungkook ayağının kenarlıyla Beomgyu'ya tekme attı. "Beni bir daha onunla karşılaştırma! Ben içip içip eşimle oğlumı dövmüyorum!" Beomgyu yan gözle baktı. "Yap bir de istersen. Kafa atarım sana." Jungkook iğrentiyle yüzünü buruşturdu. "Yapmam tabii ki."
Jungkook'un babası Yeonghun Jungkook'un omzuna koymak için elini uzattığında Jungkook iğrentiyle geriye çekildi. "Dokunma bana." Yeonghun derin bir nefes aldı. "Seni buraya konuşmaya çağırdım." Göz ucuyla diğerlerine baktı. "Başbaşa." Taehyun sinirle konuştu. "Ne konuşacaksan burda konuşacaksın."
Yeonghun umursamadan Jungkook'a baktı. "O ibneyle kimsesiz veledi almak istiyorsan baş başa konuşacağız." Jungkook sinirle yumruklarını sıktı. Sonra arkadaşlarına baktı. "Uzaklaşın." Beomgyu sinirle konuştu. "Saçmalıyorsun! Burda konuşacaksın!" Jungkook sakince konuştu. "Uzaklaşın. İsterseniz görebileceğiniz bir yere geçebilirsiniz." Beomgyu kararsızca baktı. Taehyun, Beomgyu'yu kolundan tuttu ve beraber arabbalarının önüne geçtiler.
Yeonghun tek kaşını kaldırdı. "Neden bir erkek?" Jungkook kollarını kavuşturdu. "Çünkü benim için en iyisi o." Yeonghun yüzünü buruşturdu. "Bir erkek mi? Bir toz bile alamıyordur o ibne. Sana ne yararı olabilir ki?" Jungkook alayla konuştu. "Senin için bir eş nasıl olmalı? Evinde otursun, sana hizmet etsin, başkasıyla konuşmasın, sözünden çıkmasın. Ama ben bir robot istemiyorum. Toz alamıyorsa ben alırım."
Yeonghun ciddiyetle baktı. "İbne değilsin sen." Jungkook sinirle güldü. Sonra kollarını alaycı bir şekilde iki yanına açtı. "Sürpriiiz! Oğlun gay baba!" Yeonghun, Jungkook'a yumruk attı ve yakasından tutup duvara fırlattı. Beomgyu sinirle öne doğru atıldı ama Taehyun onu tuttu. "Sakin ol. Taehyung ve Jihoo tehlikede. Ani hareketler yapma."
Beomgyu kararsızca durdu. Gidip o adamı betona sokmak istiyordu. Ama Taehyun haklıydı. Taehyung ve Jihoo tehlikeydi. Onlara onun yüzünden bir şey olsaydı Jungkook'a en büyük kötülüğü yapmış olurdu. Sinirle arabaya yaslandı ve elinden sadece izlemek geldi. Yeonghun, Jungkook'un yakasını tuttu ve kendine çekti. "Boşanacaksın o erkek orospusundan! Yoksa ikisi de ölür."
Jungkook, Yeonghun'u itti ve yakasından tutup ona kafa attı. Yeonghun yere devrilince üstüne çıktı ve yakasına asıldı. "Karşında 11 yaşındaki o çocuk yok! Aileme zarar vermene izin vermeyeceğim!" Yeonghun, Jungkook'un kolunu tuttu ve üzerinden çekmeye çalıştı. Ama oynatamadı bile. "O sikikten boşanacaksın! O piçi aldığın yere geri bırakacaksın!" Jungkook, Yeonghun'a yumruk attı. "Yapamayacağım! Ne Taehyung'u bırakacağım ne de Jihoo'yu! Oğlumu ve kocamı bana geri vereceksin yoksa bu sefer ben katil olurum!"
Yeonghun dudağındaki kanı silerken nefes nefese kalmıştı. "Beni mi öldüreceksin? Bunu yapamayacağını ikimizde çok iyi biliyoruz." Jungkook sinirle güldü. "Hiç bir bok bilmiyorsun. 13 yılın sonunda gördüğün oğlun hakkında nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun?" Yeonghun dişlerini sıktı. "Al onları alabiliyors-" Jungkook üst üste yumruklarını geçirince Yeonghun kaçmak için çırpınmaya başladı. Ağzının içinin kanla dolduğunu hissediyordu. Ama Jungkook durmuyordu. Üst üste, üst üste, üst üste yumruk atıyordu.
Jimin, Jungkook'un yanına koştu ve onu çekmeye çalıştı. Yeonghun bilincini kaybetmişti bile. Ama Jungkook durmuyordu. "Dur! Öldüreceksin!" Diğerleri de geldi ve Jungkook'u zorla adamın üzerinden aldılar. Jungkook yanında olan Jimin'e sarılıp ağlamaya başladı. Jimin ne yapacağını bilmeden sadece onun sırtını ovuşturuyordu. Namjoon sakince Jungkook'la konuştu. "Jungkook, şimdi içeriye girip onları bulabiliriz."
Jungkook'un ağlaması yavaş yavaş azaldı ve deponun girişine baktı. "Hadi... Gidelim." Onlar deponun içine girerken Taehyung level atlamış, Jihoo'nun kucağına tırmanmıştı. Jihoo bacakları ağrırken bıkkınca konuştu. "Ananızı sikeyim Taehyung bey! Çok ağırsınız!" Taehyung ağlayarak homurdandı. "Zayıfım ben! Diyete sokturma beni! Sus!" Jihoo, Taehyung'un sırtını pat patladı. "Aç kalmayın diye susacağım."
O sırada depodaki kapıların tek tek açıldığını duydular. Taehyung daha çok ağlamaya başladı. "Öleceğiz." Jihoo, Taehyung'a sıkıca sarıldı. "Bende korktum şimdi." Taehyung'un ağlaması haykırmalara döndü. O sırada kapı yumruklanmaya başladı. "Taehyung! Jihoo!" Jihoo heyecanla seslendi. "Jungkook bey!" Taehyung'un ağlaması azaldı. "Jungkook?" Jungkook kapıyı açmak için zorlandı ama kilitliydi. "Korkmayın! Çıkaracağım sizi ordan."
Jin, kapının yanındaki saksıyı kaldırdı ve anahtarı altından aldı. "Kolaydı." Jungkook hızla anahtarı aldı. Kapıyı açtıktan sonra Taehyung ve Jihoo'yu o şekilde görünce yüzünde bir tebessüm ve rahatlama oluştu. Onlara yaklaştı ve ikisine doğru sokuldu. Jihoo gülümseyerek konuştu. "Taehyung beyi kucağımdan alabilir misiniz? Bacaklarım sikildi de..."
Jungkook ağzının içinden güldü ve Taehyung'u kaldırdı. Taehyung, Jungkook'a sıkıca sarıldı. Jungkook ne kadar boktan bir durumun içinde olsa da huzurluydu. Çünkü ailesi yanındaydı...
SONUNDA BİTTİ AQ. BİR BÖLÜMÜ İKİ KERE YAZMAK KOYARMIŞ İNSANA. NEYSE BB.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JİHOO / TAEKOOK
FanfictionTaehyung ve Jungkook, çocuk evlat edinmek için anlaşmalı bir evlilik yaparlar... Yanshipler: #yoonmin #namjin #taegyu