21

1.1K 109 207
                                    

7 yıl önce...

Bilinmeyen Numara - Benimki

Bilinmeyen Numara:
Merhaba
İyi misin
İletildi

Bilinmeyen Numara:
Ben şu havalı çocuğum
Kavgayı sonlandıran falan
İletildi

Bilinmeyen Numara:
Niye bakmıyorsun
Ayıp
İletildi

Benimki:
Ne istiyorsun
Kavgayı ayırdın diye
Sana borçlu olduğumu
Sanıyorsan

Bilinmeyen Numara:
Yok
Ama benim olabilirsin/

Benimki:
İşim var
Yazma bana

Bilinmeyen Numara:
Ne işin olabilir
BENDEN ÖNEMLİ

Benimki:
?

Bilinmeyen Numara:
İyi
Gidiyorum ben

Bilinmeyen Numara çevrimdışı...

Bilinmeyen Numara çevrimiçi...

Bilinmeyen Numara:
Gittim bak

Benimki:
Git

Bilinmeyen Numara:
Adımı sormadın ama
Sınıfımı da sormadın
Teneffüste nasıl
Yanıma geliceksin

Benimki:
Yanına geleceğimi kim söyledi

Bilinmeyen Numara:
Ben
Ben söylediysem
Gelmek zorundasın

Benimki çevrimdışı...

Bilinmeyen Numara:
HİÇ CİDDİYE
ALINMADIM ŞU AN

...

   Bankta arkama yaslanmış, ayaklarımın altındaki basketbol topunu ileri geri oynatırken, voleybol oynayan o uzun çocuğu izliyordum.  Çevresinde bir sürü arkadaşı vardı. Hep onlarla dolaşıyordu. Sosyaldi. Benim aksime.

        En son ne zaman bu kadar arkadaşım olmuştu? İlkokulda sanırım. Ortaokulum iki arkadaşımla geçti. Okullar ayrılınca arkadaşlarımda ayrıldı benden. Bir daha da konuşmadık. Belki de sadece tahammül edilmiştim.

        Lise zaten baştan başa bir zorbalıktı. İhanetler, kandırılmalar, darplar, hırsızlıklar... Hepsinden bol bol gördüm. En son olanıysa dündü. Beni tutup bir kum torbası gibi fırlatmışlardı. Sonrasında üst üste bir sürü darbe. Onlara verecek param yok diye... Beni kurtaran kişiyse bu uzun çocuk olmuştu.

          Neden onunla arkadaş olmuyordum? Kötü bir insan olsaydı çevresinde bu kadar insan olmazdı. Zorba grupları gibi bir kaç kişiyle takılırdı. Ama bu çocuk her önüne gelenle arkadaşlık yapıyordu. Üç gün önce sınıfta unuttuğum çantamı -evet sınıfta çantamı unutacak kadar gerizekalıyım- bana getirmişti. Ondan sonra istemsizce onu izlemeye başlamıştım. Sebebini bende bilmiyordum. İçimde garip bir his vardı. Hepsi bu.

         Omzuma bir elin dokunulmasıyla arkamı döndüm. Hiç bir şekilde iletişim kurmadığım ama bizim sınıftan olan sessiz bir çocuktu. "Nöbetçi öğrenci geldi. Müdür seni çağırıyormuş." Kaşlarım şaşkınca kalktı. Müdür beni neden çağırsın ki? Okul puanı yüksek olduğu sürece öğrencilerinin davranışları umrunda değildi. Zorba  davranışları görüyordu ama sesini çıkarmıyordu. 

  Uzun çocuğa son kez baktım, kalktığımı görünce o da bana bakmıştı. Gözlerimi kaçırdım ve içeriye girdim. Hala arkamdan baktığını hissedebiliyordum.

     Koridor, tüm okul derste olduğu için çok sessizdi. Kendi adım seslerimi hissedebiliyordum. Merdivenlerdeyken üst kattan gülme sesleri duydum. Bir an duraksadım. Dünkü çocuklar mıydı? Yine paramı almaya çalışırlar mıydı? Ceplerime baktım. Param yoktu. Ve beni kurtaran uzun çocukta öyle... Sonra fazla paranoyak olduğumu düşündüm. Alt tarafı bir kaç öğrenci dersten kaçmış olmalıydı. 

     Üst kata adımımı attığım anda güçlü güçlü bir el kolumu sertçe yakaladı ve beni erkekler tuvaletine çekti. Bağırmak üzereyken farklı bir el ağzımı kapattı. Duvara çarptığımda korkuyla önümdeki serseri olduklarını açıkça belli eden tiplere bakıyordum. Bir tanesinin elinde sigara vardı ve ağzındaki dumanı yüzüme üfledi. 

   "Ne istiyorsunuz benden!? Müdürün yanına gideceğim, beni çağırmış, yokluğum hemen anlaşılır, bırakın beni!" Önümdeki oğlanlar sesli bir şekilde gülmeye başladılar. Bir tanesi ceketimi sıkıca tuttu. "Müdürün burda lan senin!" O an farkettiğim şeyle nefesim kesildi. Serserilerden birisi duvara yaslanmıştı ve adidas markalı ceketinin üzerinde nöbetçi öğrenci kartı vardı.

     Çırpınmaya başladım. "Bırakın beni! Benden ne istiyorsunuz!?" Birisi elini gömleğimin üzerinde gezdirmeye başlayınca gözlerim kocaman açıldı. "Gaymişsin sen. Bir posta bize de versene." Korkuyla kalbim sıkıştı. Bağırmak istedim ama ağzımı kapattılar. Nöbetçi olan arkadaşları sıkıntıyla konuştu. "Çok ileri gitmiyor muyuz? Bu kadarına gerek yok. Bırakın gits-" Başka bir serseri ona sinirle baktı. "Kapa çeneni Hoseok! Böyleleri bunu hakediyor!" 

Hoseok denilen çocuk gözlerimin içine çaresizce baktı. Sanki yardım etmek istiyordu ama elinden bir şey gelmiyordu. Ağlamaya başladım. O sırada çocukların hepsi vücudumda ellerini dolaştırıyorlardı. Midem bulandı. Hem savunmasız hemde kirli hissediyordum. Kaçmaya çalışıyordum ama başaramıyordum. Serserilerden biri Hoseok'a baktı. "Gelsene oğlum. Acıma lan şu ibneye." Hoseok yutkundu ve sessizce yere bakmaya devam etti.

       O sırada koridordan sert adım sesleri duydum. İçime bir umut ve bir utanç duygusu oturdu. Burdan kurtulabilrdim. Ama kimsenin beni bu halde görmesini de istemiyordum. Diğer çocuklar gömleğimi açmaya başlamışlardı. Ağzımda hala güçlü bir el vardı. Adım seslerini farketmemişlerdi bile. Tam o sırada kapı sert bir şekilde açıldı ve geri çekildiler. Ayaklarım beni taşıyamıyordu. Hızla yere devrildim. Kapıdaki kişiye baktım. Uzun çocuk...

     Serserilerin üzerine atladı ve daha kendilerine gelemeden onlara saldırmaya başladı. Gözlerim bu sefer Hoseok'a gitti. Dik bir şekilde durmuş, kendi içinde bir çatışma yaşıyormuş gibiydi. Bir karar vermeye çalışıyordu. Sonra havaya zıpladı ve o da serserilerden birisinin üstüne atlayıp onu yere devirdi. Bende kendimi duvarın dibine sürükledim ve dizlerimi kendime çekip cenin şeklini aldım. Gömleğimin düğmeleri hala açıktı ama onu bile düşünemiyordum.Aklımdaki tek şey o kirli ellerdi. Her yerimde gezmişlerdi. 

     Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama sonunda sesler kesildi ve koridorda koşma sesleri duydum. O pislikler kaçmış olmalıydılar. Birisinin duvara fırlatıldığını duydum ve kafamı kaldırdım. Uzun çocuk, Hoseok'u hedef almıştı ve Hoseok sesini bile çıkarmıyordu. Titrek bir sesle konuştum. "Bir şey yapmadı. Onun suçu yok." Beni buraya getirmelerini o sağlamıştı ama kendi isteğiyle olduğunu düşünmüyordum. Zorlamış olmalıydılar. 

   Uzun çocuk durdu, Hoseok'a baktı. Onu es geçip yanıma geldi. Önümde diz çöktü ve tebessüm etti. "Ben Kim Seokjin. 11/C'den."

     Bir çocuk gibi hissediyordum. Burnumu çektim. Beni kurtarmıştı ve bir anda ona karşı aşırı bir bağlılık hissetmiştim. Ona olan o garip hissin yanına bir de bu eklenmişti: güven."Kim Namjoon. 11/A'dan."

NE BÖLÜMDÜ AMK. NAMJİN VE HOSEOK'UN TANIŞMASINI DA ÖĞRENMİŞ OLDUNUZ. (LİSEDE BİLE ADİDASTAN VAZGEÇMEMESİ AYRINTISINI ATLAMAYALIM XKSMXKS) AYRICA ALIN SİZE NAMJİN MOMENT. NEYSE YAZAR KAÇAR. BB.

JİHOO / TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin