Bilinmeyen Numara - Taehyung
Taehyung:
Merhaba 👋🏻
Kai misin sen
Jihoo bi kaç kere
BahsetmiştiBilinmeyen Numara:
Hayır
Ben başka bir arkadaşıyım
Biz arkadaş grubu olarak
Endişeleniyoruz onun hakkında
O yüzden size yazdıkTaehyung bey:
Neden
Bi sorun mu varBilinmeyen Numara:
Jihoo uyuşturucu kullanıyo
Çantasında saklıyo genelde
Bunu bilmeniz gerektiğini düşündük
GörüldüTaehyung bey çevrimdışı...
...
~Jihoo'dan~
Eve geldiğimde evin aşırı sessiz olduğunu farkettim. İnternet kafeye giderken Jungkook bey zaten arkadaşlarıyla dışarıya çıkacağını söylemişti. Anlaşılan Taehyung Bey'de bi yere gitmişti.
Sessizce ayakkabılarımı rafa kaldırdım ve telefonumu çıkardım. İzlediğim animelerden birini açıp izleye izleye odama doğru yürüyordum. Tam girecekken salondan Taehyung Bey'in sesini duydum. "Jihoo, buraya gel."
Ses tonu o kadar soğuktu ki gerilmeme sebep oldu. Salona girdiğimde onun sessizce masaya baktığını gördüm. "Taehyung Bey, bir sorun mu var?" Kafasını kaldırdı ve suratıma baktı. "Bana söylemek istediğin bir şey var mı?"
Bi an durdum ve ne diyeceğimi bilemedim. Sesi daha önce duymadığım kadar sert ve soğuktu. İçime bir korku ve panik çökmüştü. "Ne gibi?" İçimden bunun zorbalarla ilgili bir şey olmaması için dua ettim.
Arkasından içinde beyaz toz bişeyler olan şeffaf bir paket çıkarttı ve masanın üzerine fırlattı. Şaşkınca baktım. Anlamamıştım. "Bunlar ne?"
"Bilmem Jihoo. Bunlar ne?" Paketi aldım ve içindeki tozları kokladım. Ekşimsi bir kokusu vardı. Yüzümü buruşturdum. "Anlamıyorum Taehyung Bey. Uyuşturucu değildir herhalde."
Taehyung Bey'in yüzünde bir mimik bile kıpırdamadı. "Arkadaşların bu gün bana yazdılar." Arkadaşlarım? Benim arkadaşlarım yoktu. Arkadaşım vardı. Kai. "Kai mi? Neden yazdı?""Kai değildi. Yazan kişi senin uyuşturucu kullandığını söyledi. Endişeleniyorlarmış. Çantanda saklıyormuşsun." Elimdeki paketin ne olduğunu anlayınca hızla masaya fırlattım. "Yalan söylüyor! Çantama bakabilirsiniz. Getireyim hemen."
Çok panik olmuştum ve Taehyung Bey'den ilk defa bu kadar mesafeli bir tavır görüyordum. Çantamı getirmek için arkamı döndüm ama konuşmaya devam etti. "Bu paketi çantanda buldum."
Bitmişti. Artık hiç bir şeyi açıklayamazdım. Bana inanmazdı. Paketi onların koyduğuna inanmazdı. Çaresizce gözlerine baktım. Anlasın istedim. Ama anlamadı. Gördüğüm tek şey soğuk, duygusuz, düz bir surattı. Bana öyle baktığını görmek canımı acıttı.
Sessizce çarprazındaki koltuğa oturdum. Bakışlarını kaçırdı ve gözünden bir yaş düştü. Yaşı hızla sildi. "Ne zamandan beri kullanıyorsun bu bokları?" İç çektim. "Kullanmıyorum."
"Ne zamandan beri kullanıyosun dedim?" Çaresizce gözlerinin içine baktım. "Kullanmıyorum. Yemin ederim." Elini elime uzattı ve sıkıca tuttu. Şaşkınca suratına baktım. Az önce benimle olan tüm bağını koparmış gibiydi ama şimdi onun da gözlerinde acı vardı. "Dürüst ol bana. Nasıl tepki vereceğimi, ne yapmam gerektiğini bile bilmiyorum. Ama dürüst olmana ihtiyacım var."
Aniden bu ağırlığı içimde daha fazla tutamadım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. "Lütfen beni bırakmayın. Yemin ederim bişey kullanmıyorum. Lütfen... Ailem olacağınıza söz verdiniz, beni bırakamazsınız. Sonsuza kadar sizinle kalacağım, tamam mı?"
Kafamı koltuğun başlığına gömdüm ve daha çok ağladım. Odadaki tek ses benim hıçkırıklarımdı. Çok korkuyordum. Kendimi ilk defa bir yere ait hissetmiştim ve o yeri kaybetmek istemiyordum.
O an saçlarımda bir el hissettim. Kafamı hafifçe kaldırdım ve gözlerimi açığa çıkardım. Taehyung Bey'in de gözünden bir kaç damla yaş yanaklarına süzülmüştü. "İnsan oğlunu bırakır mı hiç?" Devamını beklerken gözlerine baktım. Güven verircesine tebessüm etti. "Bırakmaz. Sen benim oğlumsun. Sen bizim oğlumuzsun."
Doğruldum ve ona sıkıca sarıldım. "Sana söylemem gereken bişey var." Kendimi ilk defa bu kadar hazır hissediyordum. Hızla üzerimdeki uzun kollu hırkayı çıkardım. Kollarımdaki darpın izleri kendini hemen gösterdi. Taehyung Bey adeta donmuştu ve izlerime bakıyordu.
Sanki acelem varmış gibi hızla devam ettim. "Tişörtümün altında daha fazlası var. Ve bacaklarımda da biraz var." Tişörtümü biraz yukarı kaldırdım ve karnımdaki derin bıçak izini gösterdim. "Burayı o kadar zor sakladım ki... Üç hafta olmuştur herhalde. Bi ara su topladı ama Kai pansuman yaptı." Hiç bir şey söylemiyordu ya da söyleyemiyordu.
"Yemin ederim uyuşturucu kullanmıyorum. Aramızı bozmak için yapmışlardır bunu. Sigara bile içmiyorum, uyuşturucu mu kullanacağım?" Taehyung Bey dişlerini sıktı ve gözlerini sinirle kapattı. O an yanlış bir şey söylemiş olacağımdan şüphelendim. "Kim bu piçler?"
"Taehyung Bey, ben hallediyoru-" Sesini yükseltmesiyle irkildim. "Neyini hallediyorsun!? Şu haline bak!" Sinirle koltuktan kalktı ve daha yüksek sesle bağırdı. "O yüzden terden boğulsan bile hırka giyiyosun sen! Bize niye söylemedin? Bu kadar mı güven veremedik sana!?"
Öfkeli bakışları beni hedef aldığında koltuğa daha çok sindim. "Özür dilerim. Bu güvenle ilgili değild-" Beni duymuyordu bile. Bağırmaya devam etti. "O orospu çocuklarının isimlerini bana vereceksin, hepsini senin affın için yavlartacak hale getireceğim!"
Tam o anda dış kapı aceleyle açıldı ve Jungkook Bey hızla bize doğru koştu. "Taehyung noluyor?" Sonra gözleri benim yaralarımın üzerinde dolaştı ve durdu. Yavaşça önümde oturdu. Bileğimi nazikçe tutup yaralarımı inceledi. Benim gözümse Taehyung Bey'deydi. Sinirle odanın bir köşesinden diğer köşesine yürüyor, sakinleşmeye çalışıyordu. Jungkook Bey çok sakin bir ses tonuyla konuştu. "Kollarına noldu?"
Ben cevap veremeden Taehyung Bey üzerime yürüdü ve koltuğa daha çok sindim. Hızla tişörtümü yukarı çekip karnımdaki yarayı açığa çıkardı. "Bunu bizden saklamak için üç haftadır acısını çekiyormuş, duydun mu? Kim bilir bu zorbalığa kaç aydır katkanıyor da bize söylemedi."
Jungkook Bey, endişeyle Taehyung Bey'e baktı. "Taehyung, sakin ol bebeğim. Çocuğu korkutuyorsun." Taehyung Bey derin bir nefes aldı ve gözlerime baktı. Bu bir kaç dakikanın sonunda, ilk defa ses tonunu düşürdü. "Korkma benden Jihoo'm... Ben sana sinirli değilim. Bunu yapanlara sinirliyim. Hadi, söyle isimlerini bana."
Yutkundum. "Bizim okulun belalı tipleri. Sizden önce de varlardı. Liseye başladığımdan beri sürekli uğraşıyorlar benimle. Kimsesiz olduğum için." Jungkook Bey kaşlarını çattı. "Sen kimsesiz değilsin. Biz varız."
"Sizden önce kimsesizdim." Taehyung Bey, koltuğun başlığına oturdu ve kollarını göğsüne birleştirdi. "Kim bunlar, isimleri ne, nerde oturuyorlar? Bildiğin her şeyi anlat." Gergince elimin üstünü kaşıdım. "Karışmayın onlara. Aileleri de kendileri gibi belalı. Size bulaşmasınlar."
Jungkook Bey sinirle güldü. "Onlar sana istediklerini yapacak, bizde böyle oturacağız öyle mi?" Taehyung Bey elleriyle saçımı karıştırdı. "Hiç merak etme, ailelerini de sikerim ben onların." Gülümsedim. "Bir tanesi bizim sınıfta, Kihoo Adams. Amerikalı, Texas'ta doğmuş. Diğer dördü farklı sınıflarda. Ama onlarda bizim gibi Koreli. Sooji, Gonghee, Freja ve Daehwa. Daehwa'nın evi bizim sokağın bitimindeki kırmızı tek katlı ev."
İkisi aynı anda çıkmak için ayağa kalktıklarında bende ayağa kalktım ve onlara arkadan sarıldım. "Dikkatli olun Taehyung babam ve Jungkook babam." Taehyung babam olduğu yerde donarken, Jungkook babam bana kocaman gözlerle bakmaya başladı. Onları dumur etmiştim! Sigma kural 1: Asla bir sonraki hareketini tahmin etmelerine izin verme.
1B HEPİMİZE KUTLU OLSUN! 1B'YE ÖZEL 1B KELİMELİ BÖLÜM YAZDIM! YİNE İYİSİNİZ! BB!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JİHOO / TAEKOOK
FanfictionTaehyung ve Jungkook, çocuk evlat edinmek için anlaşmalı bir evlilik yaparlar... Yanshipler: #yoonmin #namjin #taegyu