Okumadan önce beğenip yorum yapabilirsinizz.Ilık ve yumuşak esen bir rüzgarın sohbetimize katılmasıyla beraber okula doğru ilerlerken Işık konuşmaya başladı.
-Aslında daha önce bu okula gelmiştim, abim okuyor burada. Bu da yıl son senesi. Yani uzun zamandır hem buraya gelmemiştim hem de onu görmemiştim. Bu nedenle sınav stresli geçecek.
-Buraya öğrenciler dışında başka birinin girebildiğini bilmiyordum.
-Evet normalde öyle, ama her seviye atladığında iki kişiyi okula davet edebiliyorsun. Bir hafta burada kalıp sonra gidiyorlar.
-Anladım. Ama zor olmalı değil mi? Bir seviye atlamak için olan sınavlar.
-Evet tabiki zor oluyor. Fakat verdikleri eğitim de bi o kadar etkili. Bu nedenle sınavı çok zorlanmadan geçtiğini söylemişti. Umarım yetenek sınavı da bizim için kolay geçer.
Aklıma gelen sınav düşüncesiyle yüzüm gerilmiş, fakat gülümseyerek bunu gizlemiştim.
Okulun geniş ve tahtadan yapılmış ikili giriş kapısının açık olan tarafından içeriye geçtik. İlk bakışta havada nereye gitmeleri gerektiğini biliyor gibi uçuşan kitaplar, kolyeler ve sıralar vardı. Okulun belli köşelerinde ise eğitmenler olduğunu düşündüğüm insanlar, güler yüzleriyle öğrencilere okulu tarif ediyorlardı. Beklediğimin tersine tamamıyla modern düzenlenmişti. Dış tarafının tersine eski bir şatodan çok, bir alışveriş merkezini anımsatıyordu. Kocaman ve geniş bir alanın ardında arka taraflara uzanan sonu belirsiz koridorlar ve hemen karşımızda duran iki kapı dışında her şey çok klasikti.
Bu iki kapının dışında duvarda başka bir şey olmaması dikkatimi çekmişken, birinin heyecan dolu seslenişiyle o tarafa baktım.
-Merhaba! Hoşgeldiniz, ben Cem. Buranın binevi tanıtıcılarından sayılırım.
Kıvırcık saçları kapıdan gelen rüzgarla savrulurken cümlesinin sonunda övünerek gözlerini devirdi. "Tabi zor bir iş. Size okulu gezdirmemi ister misiniz?"
Işık:
-Sen tanıtıcı olmak için biraz genç değil misin?-Bu yıl işe başladım. İlk iş günümden bu iltifatı duymam çok harika öyle değil mi?
Işık fısıldayarak kulağıma "İltifat değildi ki." dediğinde hafifçe kıkırdadım. Cem umursamaz bir tavırla bir süre boş bakışlarla bizi süzdükten sonra iki elini havada birleştirdi. Bu hareketiyle valizler tekrardan yerle olan temaslarını kaybettiler. Elini yan tarafa sürüklemesiyle valizler de o tarafa gitti.
-Bunlar odalarınıza gidiyor. Aynı odada mı kalmak isterdiniz?
Işıkla göz göze geldiğimizde ikimizde gülümsedik. "Mümkünse beraber kalabiliriz." dedim.-Peki Orta sınıf üst katta iki kişilik bir odaya sizi gönn-derdim!" bunu derken bir yandan eliyle havada garip şekiller çizmişti. Bu hareketleri tamamladığındaysa valizler çoktan gözden kaybolmuştu. Cem artık göremediğimiz valizlerin eskiden olduğu tarafa bakarak iç çekti.
-Şimdi beni takip edin.
Dikkati çabuk dağılıyordu.
Az önce anlam veremediğim, tam girişin önünde olduğu için ilk bakışta gördüğünüz kapılardan bize yakın olan ilk durağımızdı. Kapıya ulaştığında Cem, dokunmadan kapıyı aralamış ve sonrasında garip bir şekilde bakarak ,karizmatik olduğunu düşünüyor olmalı ki hep aynı bakışı atıyordu, gülümsedi.
-Çok büyülü değil mi?!
Ona cevap vermeden baktığımız için konuşmasına devam etti.
-Burası test edileceğiniz sınıf. Genelde hangi sınıf görüntüsüne bürünmesi gerekiyorsa bürünüyor. Yani bir ormana gitmek isterseniz... Sizi Bir Ormana Götürebilir!
Buranın hemen ardından biz daha sınıfa bakamadan diğer tarafa koştu. Diğer kapının ardında sadece içerideki düzenle karışmış kaosu ve masaların üstünde uçan kağıtları görebilmiştim.
Artık sınıftan ayrılıp diğer yerleri gezmek üzere olduğumuzda başımda küçük bir sızlam hisettim. Bu sızlama zaman geçtikçe şiddetini arttırıken gözlerim bulanık görmeye, başım dönmeye başlamıştı. Başımın sızlaması kulağımdaki çınlamayla birleştiğinde kulağımı kapatmak için elimi başımın iki yanına yerleştirdim. Gözümden akmasına engel olamadığım yaş yanağımdan süzülürken dengemi koruyamadan kendimi serbest bıraktım.
~
Etraf tamamen beyazlar içerisinde, tam göremediğim, yumuşak bir havasının olduğu, az önce bulunduğum alandaydım. Küçük bir kızın bağırma seslerini duydum.
Eline giydiği kırmızı eldivenlerden yükselen, aynı renkteki ışık, kız her elini savurduğunda onu takip ediyordu. Etrafında dönüp kahkahalar atan kıza yaklaştım. Giydiği siyah ceket boyuna uzun gelmiş ve yere sürünüyordu. Eldivenin açık kalan kısmından göründüğü kadarıyla teni bembeyazdı. Uzaktan tam yüzünü seçemediğim kız, ellerini havaya kaldırıp bir kaç çiçeğin onun etrafında dönmesini sağladığında, hayretler içerisinde ağzını araladı. Büyülenmiş gibi çiçekleri takip etti. Net göremediğim gözlerinin koyu havrenegi tonu ve yandan örülmüş, sonu beyaz kurdelelerle toplanmış saçının açık kumral rengiyle uyumluydu. Yüzünü yaklaştıkça tam seçebildiğimde kulağımın çınlaması tekrardan duyulmaya, eskisinden çok daha şiddetli olmaya başladı.
Bu kız benim küçüklüğümdü.
Kıkırdayarak yüzünü yukarıya çevirip karşı tarafa baktı ve zıpladı. "Gördün mü Armand Amca?"
Ellerimi başıma götürerek artan ağrıyı bastırmaya çalıştım. Her şey yerine oturuyormuş gibi fısıldadım. "Armand." Kızın baktığı yöne doğru başımı çevirdiğimde simsiyah giyimiyle bu sabah yanımıza gelen o adamı gördüm. Kıza gururla bakarak gülümsüyordu.
~
Vücudumun sarsılması ve bağırışlar eşliğinde bir kabustan uyanır gibi gözlerimi açtım. Beni az önce sarsan Işık korkuyla geriye çekildiğinde, Cem rahatlar şekilde nefes vermişti. Etrafımıza toplanmış üç beş öğrenci ve bir kaç öğretmen de endişeyle duraksamışlardı. Cem elini yan taraftaki adama doğru kaldırarak "Tamam hocam, her şey kontrol altında. Biz hallederiz bundan sonrasını." dediğinde az önce hayal meyal hatırladığım rüyada gördüğüm adamla karşılaştım.
Elimi tutan Cem'i umursamadan geriye doğru kendimi ittirdim. Nedensizce bu adam ürpermeme sebep olmuştu. Bu hareketimle duraksayan adam, hızla geri çekildi. "Üzgünüm, korkutmak istememiştim. Bir sorun olduğunda yanıma gelebilirsiniz. Daha iyi misin Bengü?" Ona korkuyla bakmam dışında bomba gibi olduğumu biliyordum, fakat bunu kelimelere dökmek o an hiç de kolay değildi. Hızla aramıza atılan Işık beni tutarak "Bir sorun olursa geleceğimizden emin olabilirsiniz." dediğinde çoktan ayağa kalkmamı sağlamıştı.
Bunu duyduğuna memnun olduğunu yüzünden anladığım adam yanımızdan uzaklaşırken, diğer meraklı gözlerin ve öğrencilerin de Cem gitmelerini sağlamıştı. Işık omzumu tutarak bana yaklaştı "Bir sorun mu var Bengü?" Ona gülümsedim.
-Hayır sadece başım döndü biraz.
Cem insanları uzaklaştırdıktan sonra yanımıza koştu. "Bengü, gel biraz otur. Sınav akşam olacak dinlenmen gerek."
Umarım beğenirsiniz, iyi okumalarr.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Charnes
Fantascienza🪬Lortera, bütün dünyaca ün salmış, herkesin gitmek için yanıp tutuştuğu, sadece seçilen kişilerin girebildiği ve Charnes ülkesinde yer alan bir büyü okuludur. Her yıl okul başlangıcı sayılı öğrenci okula girmek için sınava davet edilir. Öğrenciler...