Mmh~ MinSung°✓

• Diğer yarım •

×Hyunlix bölümü🌊×

Marketten aldıklarımızı hyunjin taşıyordu bende ayaklarıma indirdiğim bakışlarımla herşeyin iyi geçmesini umuyordum. Dairemin kapısına geldiğimde öne atılıp kapıyı açmaya çalıştım ancak ellerim titrediğinden anahtarı düşürmüştüm.

"Lix, her şey yolunda mı, istersen ben açabilirim?"

"A-ah hayır kendim halledebilirim."

Lanet olsun hâlâ çok gerginim, belkide hiç yapmamam gereken bir şey üzerine düşüyordum. Anahtarı deliğe yerleştirip çevirdim. Sonunda basit bir işi yapabildiğim için şükrettim.

Salondaki askılığa eşyalarımızı bıraktıktan sonra şişeleri doldurmak için mutfağa ilerleyen Hyunjin'i izledim. Umarım bu yapacağım şey onu üzmezdi. Çocukluk arkadaşıma hissettiğim bu duyguların geçici olacağına karar verip Jeongin dahil kimseye anlatmamıştım. Kalbim boğazımda atarken derin bir nefes alıp ellerimle kendime rüzgar yaptım. Biraz cesaretten zarar gelmezdi sonuçta?

Mutfaktaki takırtı sesleriyle aralık kapıdan başımı uzattım. Hyunjin bardakları uzunluklarına göre ayırmış konuşuyordu.

"Sen bir kere yer cücesisin minho benim havalarım sana fazla gelebilir, yükseklik korkunda var boşuna zorla-"

"Kimle konuşuyorsun, Hyunjin?"

Yüzündeki pişkin sırıtmayla kısa bardağı hava kaldırıp salladı.

"Bu bardak aynı minho'ya benziyor sıçılmış bok gibi" kendi kendine kısaca gülüp arkası dönük bir şekilde bardağı bıraktı. Bazen akıl sağlığı konusunda şüphe etsemde sonrasında zaten en başından beri Minho hyungla aralarının böyle olması yüzünden yine boşvermiştim.

"Sen otur ben hazırlarım içecekleri."

Hyunjin göz kırpıp yanağımdan kısaca makas almıştı. Kalbim daha da hızlı atarken anlamsızca vücudumun çocuksu tepkiler vermesine çok kısık bir küfür savurdum. Yapacağım şey için heyecandan ellerim titriyordu kazasız belasız bardakları taşımaktan başka birşey istemiyordum. Poşetlerinden çıkardığım birkaç şişe birayı mutfaktaki yemek masasına koydum. Hyunjin telefonuyla ilgileniyordu ekranda olan yüzünde kaşları hafif çatık mesajlarda göz gezdiriyordu. Kiminle konuştuğunu merak edip sorup sormamak arasında kaldım. Sonra bu kişinin sevgilisi olabileceği ihtimali aklıma gelince beklemeden yanına oturdum. Açıkçası biraz kırılmıştım umarım o kişi sandığım gibi biri değildir hayatında.

"Kiminle konuşuyorsun acaba?"

Telefonu kapatıp ters şekilde masaya bıraktı. Şakaklarını ovup bir süre sessiz kaldı. Belkide sevgilisiyle kavga etmişti az önce...

"Önemli biri değildi yazmaz bir daha boşver"

Mırıldanarak onaylamıştım onu kafam karışmıştı düşünemeyecek kadar doluydum. Onunda önüne bir bira bıraktım ve bardağı boşverip kafama dikledim.

"Yavaş ol şampiyon bu gidişle çabuk dağılacaksın, seni dinliyorum."

Boğazımı yakan alkolün etkisiyle yüzümü buruşturdum. Hiç bana göre değildi sarhoş olmak yalnızca cesaret kırıntıları bulduğum bir çözümdü.

"Hyunjin ben-"

"Aaa Jeongin eve gitti mi sormayı unuttum aklım neredeydi benim ya siktir!"

"Ben ara-"

"Şarjım bitmiş off, senin şarj aletini  kullanabilirmiyim lix çok acil Jeongin güvenle eve gitmiş mi öğrenmem lazım, ninesini özleyip yolunu falan şaşırmışsa yine başına kim bilir başına neler gelir malım ben ya!"