Minho üstündeki huzursuz çocuğun saçlarını okşarken ikili birbirinin üstünde uyuya kalmıştı. Jisung yattığı yerin tadını çıkarıyordu. Fazlasıyla zor bir gün olmuştu onun için. Güçsüz düşen bünyesi üstüne stresi kaldıramıyordu. Geçmek bilmeyen karın ağrısı yüzünden asabiydi bu sıralar farkındaydı. Canı hiç tatlarını bilmediği meyveleri, şekerleri çekiyordu. Evde tatlı ihtiyacını giderebileceği birşeyler aramak için yüz yüze olduğu bedenden kalkıp mutfağa adımladı minik adımlarla.
"keşke böğürtlenli dondurma olsa"
Buzdolabının önünde duran melez, dondurucunun kapağını açtığında umduğu şeyi bulmayı bekliyordu. Araladığı kısımdan arkalara doğru bakıp ileriye doğru eliyle uzandı. Soğuk, elini dondursada dondurmaya ulaşmak istiyordu. Pes edip aradığının olmadığını anladığında yüzünü astı.
"Bir adam hiç tatlı sevmez mi?"
Tezgahın üstüne çıkıp şimdide rafları kurcalamaya başlamıştı. Ağzı kapalı çilek reçellerini bulduğunda kıvrılan dudaklarını iştahla yaladı. Bunlar Minho'nun annesinin el yapımı reçelleriydi. Oğlunun Seul'e üniversite okumaya gideceğini öğrenince yapmıştı. Hiçbirine dokunmamıştı tabii tatlı sevmezdiği için. Yurt dışındaki ailesini özlüyordu bu yüzden raflara kaldırmıştı onlara ait eşyaları. Kavanozun kapağını açmayı başaran jisung bir dilim ekmeği alıp reçeli sürmeye başladı. Peynirde ekleyip ekmeğin tamamını yemişti.
Dişlerini fırçalayıp sonrada elini yüzünü yıkayıp uyumaya karar vermişti fakat nerede uyuyacaktı? Sahibinin kucağında çok huzurlu uyumuştu.
"Minoo~♡"
Uyandırmamaya çalışarak yeniden kucağına oturdu. Ellerini geniş sırtının arkasında birleştirdi. Yanağını göğsüne yaslayıp bir güzel esnedi. Parfüm kullanmıyordu ancak odunsu kokusu karşısında ormanında kayboluyordu sanki. En ıssız yerlerde bile yaşayan çocuk bu kokuyu bir yerlerden hatırlar gibiydi fakat herşey fazla bulanıktı. Uykusu bastırdıkça bunları düşünmenin gereksiz olduğuna karar verip gözlerini kapadı.
...
Günışığı oturma odasını aydınlatırken çoktan öğlen olmuştu. Kızıl saçlı, dersine gecikmiş olduğunun farkındaydı. Uyanmasının üstünden biraz olmuştu kendisine sarılarak uyuyakalan küçüğü ve şiş yanaklarını seyretti. Tüğ kadar hafif bir buse kondurdu yanağına. Onsuz birgünü geçirmek istemiyordu ve dersine geç kalmasına rağmen hâlâ küçüğün güzelliğini izlemekten kendini alamıyordu. Sanki onda kendisini içine çeken birşey vardı.
"Hng- güneş gözümü acıtıyo sabah olmasınn" yüzünü sürttüğü göğsün kime ait olduğunu hatırlayınca karşılıklı bakışlarıyla göz göze geldi. Kalbi hızlanmıştı, anlamasını istemediğinden hemen üstünden kalkıp banyoya kaçtı. Arkasından gittiği yere bakan diğeriyse gülmesine engel olamamıştı. Bir günlüğüne kampüse gitmemeye karar verdi. Zaten başka planı vardı. Jisung'un muayenesini halledecekti ve hangi beslenme türünün melezi için daha sağlıklı olduğunu öğrenecekti. Öncelikle güzel bir kahvaltı hazırlamaya koyuldu.
Dolaptan aldığı yumurtaları bir kasede çubukla karıştırıp üstüne damak zevkine göre bir kaç çeşit baharat ekleyerek omlet yapmıştı. Diğer kahvaltılıklarıda masaya özenle koyudu. Sonra hazır olanlarına güvenmediği için kendi sıktığı portakal suyunu jisung'un bardağına doldurarak kendinede bir espresso aldı. O esnada banyodan çıkmamış olan kedisini birazdan gelir umuduyla mutfağı temizlemekle oyalandı.
*Jisung o sırada banyoda
Duşunu alıp ıslak saçlarını etrafında sallayarak kurutmuş, aynanın önünde dün geceki atıştırmanın karnında belli olup olmadığına bakmakla meşguldü. Bulduğu dudak nemlendiricisini sürüp saçlarını eliyle karıştı. Hazır olduğuna ikna olunca banyodan çıktı. Unuttuğu bir şey vardı... Altına giydiği eşofmanın beline bağladığı madalya banyoda kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mmh~ MinSung°✓
FanficCinhyun: Hyung şu azgın kedini benden al sikte rahatlasın! LeeMin0: Ne saçmalıyorsun amk kedi o !mpreg! !smut! ✓başlangıç-100224- ✓bitiş-??-