1 hafta boyunca sınavım yoktu ve ben 1 hafta boyunca Buğra'yı görmemiştim. Dışarı çıkmama bile izin vermiyordu. Of Allah'ım başıma neler gelmişti böyle! Acaba bundan sonra ne olacak diye düşünürken bir şeyler yemeye karar verdim. Dolaptan sosis çıkarıp ketçapla kızarttım. Çocukluğumdan beri yiyip en zevk aldığım şeydi.
Sosisler bittiğinde kanepeye uzandım. Televizyon izlemekten bile sıkılmıştım artık. Ben de yorgunluğumla gözlerimi yumdum.
Kendime geldiğimde burnuma gelen o tenin kokusu ciğerlerime ödül gibi gelmişti. O koku...
"Hey! Ne yapıyorsun?" Buğranın iki kolunun arasında sıkışmış bir biçimdeydim. Anlaşılan kanepede uyuduğumu görünce beni kendi yatağına getirip benle beraber uyumuş.
"Susar mısın.." Uykulu bir biçimde mırıldanıyordu.
Kollarından kurtulmaya çalışıyordum.
"Bari bırakta ben çıkayım." dediklerimi duymamış gibi derin nefes almaya devam etti. of galiba uyudu yine!
"Uyudun demi?" Cevap gelmedi. Evet saniyesinde tekrar uykuya daldı ve bende kollarında hapis kaldım. süper.
"Ya şu işe bak ya! Manyak adam. Kollarında hapis kaldım. Ne yapmaya çalışıyor bu adam. Beni deli etmek mi amacı? evet evet kesin beni delirtmeye çalışıyor. Zaten günlerdir bu evden dışarı çıkamıyorum diye yarı kafayı sıyırmış haldeyim. offff uyanmıyor da!" Kollarında nefes alamaz hale gelmiştim ve kokusu acaip bir his uyandırıyordu içimde. " yok yok bu böyle olmaz. Kurtulmam lazım şu iki bazukanın arasından. Cidden yani şimdi..." Beni şaşırtarak sözümü kesti.
"Ya sen ne kadar çok konuşuyormuşsun ya kafam şişti. Manyak yemin ederim bu kız." sonunda kollarını üzerimden çekti."Ohh be nefes almak ne güzel şey!" Diye söylendim.
Tam yataktan kalkıyordum ki beni belimden tutup yatırdı. Ağırlığını vermeden üzerime çıktı. Bir anda.
"Ne yapıyorsun sen be bırak beni." Fakat kolları o kadar güçlüydü ki
hareketlerim ona hiç etki etmiyordu.
Vücudumu alevleyen öpücükler boynumdan aşağılara doğru iniyordu. Engel olamıyordum. O kadar güzel bir histi ki ömür boyu o hisse mahkum kalmak istedim diyebilirim.
Öptüğünde kıvılcımlara sebep olan dudakları göğsüme kadar gelmişti. Yavaşça sütyenimi askılarını indirdi. Tanrım engel olmam gerekiyordu! Kendimi bu kadar kolay ele geçirmesine izin veremezdim olmazdı!
"Yapma." Dediklerimi duymamış gibi öpmeye devam ediyordu. Çıkmasına engel olamadığım minik inlemelerim daha da yükseliyordu. O kadar utanıyordum ki belki bir daha yüzüne bile bakmayacaktım! Derken sütyenimi bir çırpıda çekip aldı. Ellerimi hemen göğsüme siper ettim. "Ne yapıyorsun bırak beni!""Seni o kadar arzuluyorum ki," kollarını üstümden çekti. Nefes nefese kalmış bir şekilde altından çıktım.
Hemen sütyenimi alıp üstüme geçirdim.
"Bir daha sakın bana dokunayım deme!" Lafımı söyledikten sonra aşağı indim. Bir iki saat sonra o da aşağı yanıma geldi. "Naber güzelim?"
Ciddi miydi? Nasıl oluyor da utanmıyordu? Ben bile utancımdan ölüyordum. Ama tabii beyefendi alışkın olduğu için utanmıyordu doğru ya!
"Buraya hatrımı sormaya mı geldin?"
Karşıma geçip oturdu."Hayır başka bir şey söylemeye geldim." evet korkunç cümlelerini sabırszlıkla bekliyordum.
"Onlara sevgilim olduğunu söyledim."
"Ne yaptın ne yaptıın?"
"Bak Serra," nefesini dışarı verdi. " Benim gibi birinin seni sahiplenmesi gerekiyordu. Yoksa bu adamlar asla durmaz. Onları benden iyi tanıyamazsın." haklı olabilirdi. Tabiikide tanımıyordum o salakları!"Peki o zaman. Sevgili olduğumuzu söylediğine göre bırakırlar yakamı değil mi? Bende evime gidebilirim."
Dediklerim onu güldürmüştü. Sahi dediklerim komik miydi?"Bu adamlar zeki kızım. Ne sandın onları çocuk mu?" Bir halt yemiş gibi suratıma baktı. Sanki af diler gibi.. "Serra ben nişanlı olduğumuzu söyledim."
Ne?!? Nişanlı mı?
"Nişanlı mı? Ama neden?"
"Benim çok sevgilim oldu Serra ve hiçbirini fazla umursamadım. Onlar da bunu biliyorlar. Bu yüzden nişanlandığımızı söyledim.""Yani şimdi ne olacak?"
"Bir süre nişanlıymışız gibi takılacağız."
***
Kurt gibi acıkmıştım. Siparişleri verdikten sonra ilk kez konuştu. "Buraya hep gelirim."
"Buraya hep tek mi gelirsin?" Evet kast ettiğim başka kızlar getirip getirmemesiydi.
"Evet." sırıttı.
O an sarışın, ela gözlü bir adamın bize doğru geldiğini fark ettim. Kesin o adamlardan biriydi. Kendimi söyleyeceklerime hazırladım.
"Ooo bu bayan da kim?" Dedi alaycı bir edayla.
Buğra'nın konuşmasına fırsat vermeden "nişanlısıyım." dedim.
Bunu söylememle Buğra'nın içtiği suyla boğulması bir oldu. Yanlış bir şey mi söylemiştim acaba diye düşündüm.
"Ciddi misin? Yani sen Buğra'nın nişanlısısın öyle mi? Vaay be kuzen benden de mi sakladın helal olsun."
Ne!? Kuzen mi? İşte şimdi bitmiştik. Umarım kuzeni sır saklayabiliyordur diye iç geçirdim."Hayır Kağan. Nişanlım değil." diye lafa girdi.
" Ya ya ben de napolyon."
Anlaşılan bu kuzen çok fenaydı. "Desene kuzen yalıya yeni gelin geliyor."