9. BÖLÜM

39 6 2
                                    

Gökyüzüne bakınca huzur bulan tek kişi benmiydim...
Her bakışımda sanki bir daha bakamayacak gibi bakıp derin nefesler alan...
Altından yüz yıllar geçmiş,binlerce padişah, binlerce aşk, binlerce hayat.. hepsi geçip gitmiş ama o gitmemişti. Bir sürü can yakan acı feryatlar duymuş kayıplar görmüş, neşeli kahkahalara yuva kurup yine acıyla akan göz yaşlarına ev sahipliği yapmıştı. Acaba ailemi de görüyormuydu şuan
ne durumdalardı benim yokluğumun farkındalarmıydı. Buna nasıl alışacaktım.. kendi hayatımı tüm sevdiklerimi anılarımı kaybetmemin yanı sıra bir de holofiranın kayıpları binbir türlü çektiği ve daha da ileride çekecekleri vardı. Kendi hayatımı ailemi kaybetmiş olmamın hüznünün
yanı sıra holofiranın doğru düzgün bir ailesinin bile olmaması ekleniyordu. Ben sevgi dolu bir ailede bir dediği ikiletilmeyerek, bütün ailemin üzerime titremesiyle büyümüştüm, holofiraysa babasının ellerinden annesinin katlini izlemişti. Holofiranın yerine ben nefret etmiştim ondan.
Burada ki görevim oldukça zorluydu. Holofiranın hayatını yeni yeni öğrenirken, tarihte gerçekten çok önemli bir rolü olan nilüfer sultan olmam istenecekti. Ben bu döneme ait hiç bişey bilmezken cümle cihana köklerini salacak olan köklü bir çınara valide sultan olmam istenecekti.
Zamana ihityacım vardı.. oldukça geniş bir zamana..

Sabah orhanın odama gelip uç pazara onunla gideceğimi söylemesiyle uyanmıştım.
Şimdi ise hazırlanmış sarayın avlusunda aladdinle orhanın gelmesini bekliyorduk.
Aladdin ali oldukça zeki bi adamdı bunun yanı sıra sohbeti de oldukça sarıyor bizi güldürüyordu. Aladdin bana bazı fıkraları anlatıp güldürürken avlunun sol köşesinde ki
ağıldan çıkan tanyayla karamürseli beklemiyorduk tabi. Gözlerimiz onlara doğru bakarken
ikisi de birbirine kaçamak bir bakış attı. Sonrasında ise karamürsel bize durumu açıklayan bir cümle kurdu.

" Aladdin beyim atlar yola çıkmaya hazırdır." atları mı hazırlamışlardı beraber.
Çok takılmamam gerektiğini düşünmek isterdim ama tanyanın kızaran yanakları buna
hiç de müsade etmiyordu. Aladdin ali karamürsele " eyi sağolasın karamürsel " derken
arkadan şehzade hazretlerinin sesi yükseldi. Şükür teşrif edebilmişti.

" Karamürsel gardaş atlar hazırmıdır " karamürsel anında
" Hazırdır şehzadem " derken orhanın bakışları bana döndü. Eminim ona göre görücüye
çıkar gibi hazırlanmıştım çünkü yine pelerinimle tacımı takmış saçlarımın üst kısmını önden arkaya doğru balık sırtı örmüş ve altlarını açık birakarak iki taraftan birbirlerini karşılayan örgülerimi arkadan toplamıştım. Önüme ise her iki taraftan ufak perçemler çıkarmıştım.
Bu model bana kesinlikle çok yakışıyordu o yüzden yapmıştım. Burada ki işlerin nasıl olduğunu tam olarak bilmiyordum bu yüzden de elim işe yatkın değildi. Daha doğrusu yemeklerin ve diğer işlerin nasıl yapıldığını uzaktan izliyor ama hiç pratiğe dökmüyordum. Buyüzden de en azından güzel olup unutulmaz olmalıydım. Buradan yarhisara döndüğümde mutlaka akıllarda güzel yüz ve güzel ahlakla yer edinmiş olmalıydım.

Orhan tam tahmin ettiğim gibi uzun uzun baktıktan sonra bize doğru gelen atlara döndü.
Ben de o yöne döndüğümde gözlerim kocaman açılıp yüzüme ufak bi tebbesüm yerleşti.
Bize doğru gelen tıpkı gökyüzünde ki bulutlar gibi bembeyaz üzerinde tek bir kara lekesi dahi olmayan uzun kuyruğu ve uzun bembeyaz yeleleri olan her adımını dimdik atıp asalet kelimesinin can bulmuş bir hali vardı. Tulaparın simsiyah tüğlerinin yanında onun tam aksine bembeyaz tüğleriyle ikisi bize doğru geliyordu. Karamürsel atları tamamen bize doğru getiridğinde orhana baktım..

" Gayrı ata bimeyi de inmeyi de eyi bilirsin tekfurun kızı bu at benim sana armağanımdır."
Bi kitapta okumuştum. At özgürlük demekti. Orhan şuan bana özgürlüğümü veriyor bir yandan da beni kendine esir ediyordu. Gözlerinin mavisi gökyüzünü.. verdiği özgürlükse gökyüzünü tamamlayan bulutları armağan ediyordu. Dolan gözlerimi ona çevirdim. Baktım içli içli.
Dolan gözlerimle başımı sağ tarafıma doğru eğdiğimde ağzımdan minetle ve ağlamaya çok yakın bir sesle " Orhann" çıktı. Orhansa bana daha çok yaklaşıp elini koluma koydu.

Bin devrin sultanı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin