3. itiraz

55 11 0
                                    

siyah şeytan'ın önceki bölümünde...

Dersine geç kalan Chaeyoung mazeret bildirisi doldurmak için yönetim binasına gider. Flave Başkanı Valor Chaeyoung'u bu bildiriden kurtarıp bir iyilikte bulunur. Onları gören Jungkook durumu yanlış anlayarak Chaeyoung'la yüzleşir. Bu sert yüzleşmeyle birlikte Chaeyoung ve Jungkook arasında derin uçurumlar oluşmaya başlar.

 Bu sert yüzleşmeyle birlikte Chaeyoung ve Jungkook arasında derin uçurumlar oluşmaya başlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jungkook'la olan tatsız konuşmamızın üstünden bir hafta geçmişti. O zamandan beri gerçekten hiç yerinde olmayan moralim daha da bozuktu. Odaya kapanmak kendime gelmek için iyi bir seçenek değildi. Bu yüzden diğerlerinin arasına karışmayı seçerek ortak alanda oturuyordum. Hatta elime büyülerle alakalı komik şeyler anlatan bir comics kitabı bile almıştım, kısa süreliğine de olsa dikkatimi dağıtıyordu.

Ta ki birinin ismini duyana kadar...

"Sadece merak ediyorum. Şu efsane Kim Taehyung savaş alanında nasıl öldü?" Niger klanının düşük sınıflarından genç bir kız merakla elini yumruk yapıp çenesinin altına yerleştirdi. Birkaç metre ilerimde duruyorlardı. Sorusunu duyan birkaç genç kız da oraya toplanmıştı. Bakışlarım doğrudan oraya kaydı. Yugyeom'un aniden düşen yüzünü görmüştüm. Böyle patavatsız bir soru sorulmasını beklemediği açıktı. Benim de öyle... Yugyeom'un yumruklarını sıktığını görebiliyordum, gerilmişti.

Solan tebessümünü sahtesiyle yeniledi ve kısaca önündeki küçük kalabalığa baktı. Artık dikkatim oradaydı. "Meraklı olmak sizi iyi yerlere getirmeyebilir. Tavsiyem biraz daha sizi ilgilendiren meselelere yönelmeniz. Mesela sınavlarınız gibi... Buraya her yeni gelen öğrenciler gibi tökezlediğinizi görüyorum ancak turnuvalardaki yenilgileri izlemek benim açımdan pek hoş değil." Kollarını göğsünde kavuşturup öğrencilere tepeden baktı ve bu konuda haklı olduğunu gösteren sessizlikten sonra "Ben de öyle düşünmüştüm," diye mırıldanarak oradan ayrıldı. Yapabileceği tek şey konuyu değiştirmekti. Ben de öyle yapmasını isterdim zaten. Aptal çömezler bu trajik bilgileri öğrenip dedikodu malzemesi yapmak zorunda değillerdi. Derin bir nefes vererek elimdeki dergiye tekrar odaklanmaya çalıştım.

Dergiye odaklanmaya çalışsam da Yugyeom'u gözlemleme isteğim ağır basıyordu. Dürtülerime engel olmaya çalıştım ama nafileydi. Bakışlarımı tekrar kaldırıp oradan biraz uzaklaşmış olan ama hala görebildiğim Yugyeom'a dikkat kesildim. Hareketlerinden belliydi, üzüntü ve öfkeyi aynı anda yaşıyordu. Üzüntüsü Taehyung'tan dolayıydı. Onu özlüyordu, bunu biliyordum. Bu konuda aynı duyguları paylaşıyorduk. Gerçi benim pişmanlık duygum belki özlemimin önünde olabilirdi. Onunla anabileceğim güzel anılar biriktirmemiştim. Hatta kötü anılarım vardı. Oysa onların aralarındaki bağ gerçek bir kardeş bağı gibiydi. Taehyung'la benim yapamadığım gibi... Her ne kadar Jungkook'la da yakın olsalar da Taehyung onun için başkaydı, bunu anlayabiliyordum. Üçü bir arada olsa da her zaman o ikisi daha yakın olmuştu. Jungkook belki de doğası gereği birisiyle çok yakın bir dostluk yapamıyordu. Bunda o zamanlar temsilci olmasının payı da olabilirdi ama karakterinin payını da açıkça görüyordum.

𝘀𝗶𝘆𝗮𝗵 𝘀𝗲𝘆𝘁𝗮𝗻'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin