Gökyüzüne bakıyorum ve sadece bekliyorum. Doğru zamanı. Bu geceki kurban kim olacaktı? Dolunay kendini göstermişti. Tek başına yürüyen bir adam göz açıma girdi. O muydu kurban?
Bu hayatta kendisine dair herşey silinecek kişi. Ay'ın ışığı adamın yüzünü ortaya çıkarıyordu. Ben bir binanın terasında adamı izliyordum. Ama o nasıl bir şeyle karşılaşılacağını bilmiyordu.
Benim görevim gelecek kişiyi beklemekti.
Şarabımı yudumlarken arkadan çalan müzik bu geceyi benzersiz kılıyordu. Adam arkasından gelen kişiden habersiz yürümeye devam ediyordu.
Şarabıma masanın üstüne bıraktım. Arkasından gelen adamda önce öndeki adamın boğazına bıçağı dayadı. Zavallı adam ne olduğunu anlayamadan boğazından oluk oluk kanlar akmaya başlamıştı.
Öldüğüne emin olduktan sonra adamı arka sokağa sürükledi. "Oyun sırası bende." Diye mırıldandım.
Boş koridorda topuklu ayakkabılarımın sesi yankılanıyordu.
Binadan çıktığımda ilk olarak boş sokakta gezindi gözlerim. Adamın girdiği ara sokağa doğru yöneldim.
Yavaş adımlarla ilerlerken arkamda hissettiğim hareketlilikle arkama döndüm. Elinde bıçağıyla tam karşımda duruyordu.
"Yorulmadınız mı artık?" diye sordum ifadesizce. "Bugün gerçekten düvüşecek havamda değilim. Direk teslim olmaya ne dersin?" Dedim. "Polis misin?" Diye sordu şaşkınlıkla.
Dudağımın kenarı kıvrıldı. "Hayır ama sen öyle düşünebilirsin." Dedim alaycı bir ses tonuyla. Elindeki bıçağı bana doğrulttu.
"Havamda değilim demiştim," diye mırıldandım saçımı toplarken. Konuşarak halletmeyi umuyordum. Ama sanırım bu pek mümkün değildi.
Tam bir hamlede bulunacakken adamın kafasına arkasından bir sopa çarptı.
Sanırım kim olduğunu biliyordum. Adam baygın bir şekilde yere düştü.
"Tam zamanında geldim sanırım," dedi. Göz kırptım.
&
Geceyi seven kişiler vardı. Ay'ın ışığı altında ortaya çıkan kişiler. Bu kişiler sadece kötü insanları öldürmüyordu. Onlar için kötü yada iyi yoktu. Onlar için sadece kurban vardı.
Kurbanlarını neye göre seçtiklerini henüz öğrenememiştim. Ama bildiğim birşey vardı. Büyük bir örgüt olduklarıydı.
Uzun zamandır bir plan üzerinde çalışıyorduk. Herşey sorunsuz ilerliyordu. Geriye kalan tek şey bu planı gerçekleştirmekti.
Kulağımdaki küpeyle oynamaya başladım.
"Anlatacak mısın yoksa başka yollarla mı anlatmak istersin?" Diye sordum. Karşımda yerde oturuyordu. "İsterseniz beni öldürün. Size asla hiç birşey söylemeyeceğim."
"Asla dememelisin." Dedim ayağa kalkarken. Elimi saçlarının içine daldırarak kafasını arkaya çektim. Gözlerinde öfke görüyordum. Beni öldürmek istiyordu.
"Nereden başlasam?" Dedim heyecanla. "Gözünü mü oysam, yoksa kulağını mı kessem?" Gözleri korkuyla açıldı. "Sanırım gözünü oyacağım."
Masadaki bıçağı elime aldım. "Hızlıca halledeceğim." Dedim yanına yaklaşırken. Yutkundu. Saçlarından tutarak kafasını arkaya çektim. Bıçağı gözüne yaklaştırdım.
"Dur!" Diye bağırdı. Tek kaşımı kaldırdım. "Anlatacağım." Dedi korkuyla. Hızlı olmuştu. Saçını bırakarak geri çekildim.
"Sor bana cevaplayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN KARANLIĞI
ActionAy'ın parlak ışığı gece yolunu kaybetmiş benim gibi insanlara yol gösteriyor. Ben sadece yolunu kaybeden biriyim. Bazıları için ay uyanış demekti. Ama o uyanış onların sonu olmaya yakındı. Ben gibi herkes bunun farkındaydı. Olacakların ve olmuş olan...