Bu anı en son 14 yıl önce yaşamıştım. Bir daha yaşamak istemeyeceğim bir andı. O zamanlar söylediğim tek şey 'Kabus görüyorum ve uyanacağım.' Olmuştu. O an kulaklarımı kapatarak bu cümleyi söylemiştim.
Korkmuştum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece bekliyordum, gelip birinin beni kurtarmasını. O karlı havada ne kadar süre orada durduğumu bilmiyordum.
Sonra bir çocuk gelmişti. 'Buradan gitmeliyiz.' Diyerek benide peşinden sürüklemişti.
O zamanlar beni kurtaran çocuğun şuan karşımda kanlar içinde yatacağını bilmiyordum.
"Can..." Diye mırıldandım titrek sesimle. Elimle yaralı yerine bastırdım. Gözleri aralıktı. "Ölmeyeceksin." Diye mırıldandım.
Ağlamıyordum ama korkuyordum.
"Sende yaralısın." Dediğinde gözlerimi bir anlığına omzumdaki bıçak yarasına çevirdim. "Neden benim önüme atladın? Bu kadar mı önemsemiyorsun kendini?"
"Ne yapacağımı düşündün? Sana teşekkür edeceğimi falan mı?" Dedim sesimi yükselterek. "Abiler her zaman kız kardeşlerini korur." Dedi zorlukla.
"Sen benim gerçek ağabeyim bile değilsin."
"Kardeş olmamız için kan bağına ihtiyaç yok Hazel. Sen benim için her zaman kız kardeşim oldun."
"Konuşma demedim mi ben sana?" Elini kaldırarak yarasının üstündeki elime bıraktı. "Hazel bana bir söz ver"Kardeş olmamız için kan bağına ihtiyaç yok Hazel. Sen benim için her zaman kız kardeşim oldun."meni istiyorum." Dolan gözlerimi gözlerine çevirdim.
"Onu mutlaka bulmalısın. Aileni öldüren katili bulmalısın." Dedi titreyen sesiyle.
Başımı iki yana salladı. "Birlikte bulacağız. Ölecekmişsin gibi konuşma. Kurtaracağım seni." Gözlerimi Alper'e çevirdim.
"Evet, birlikle bulacağız. Ölmek falan yok." Dedi beni onaylayarak.
"Ben ölürsem gofretini saklamadan yiyebileceksin." Dedi acı bir tebessümle.
"Gofretler sana feda olsun lan. Hepsini vereceğim sana. Ama önce iyileşeceksin."
Can'ın tebessümü yüzünde solarken aralık olan gözleri kapandı. "Hayır, hayır." Dedim yerimde doğrularak.
Ambulansın sesini duyabiliyordum. "Kız kardeşim." Dedi gözleri tamamen kapanmadan önce. Sonrası büyük bir kargaşa.
1 saat önce
Başımı iki yana sallayarak elimdeki çiçek buketiyle odama çıktım. Buketi masamın üzerine bıraktım.
Can odamın kapısını çalarak içeri girdi. "Vayy." Dedi çiçeklere bakarken."Kim göndermiş." Dedi imayla. Ofladım. "Bilmem. Sence kim göndermiş?" Diye sordum. Tek kaşını kaldırdı.
"Yoksa şu sana aşık olan ve seni kurtaran adam mı?" Dedi dalga geçerek.
"Kendimi bu kadar çabuk kaptıramam. Adam katil sonuçta." Dedim. "Sen nesin Hazel?" Diye sordu.
O an bu sorunun cevabını düşündüm. Ben kimdim?Bütün hayatımı bir örgütü yakalamak için adamıştım. Yaşıtlarım okula giderken ben dövüş öğreniyordum. Onlar mezun olduktan sonra nasıl iş bulacaklarını düşünürken ben 'Ona yaklaştım mı?' diye düşünüyordum.
Onların mutlu ve huzurlu bir hayatı varken, benim hayatım hep kaos içindeydi. Benim hayatımda böyle olabilirdi.
Okula giderek çalışabilirdim. Ailemle mutlu bir hayatım olabilirdi. Ama bunlar imkansız şeylerdi. Belki bir gün bu hayalimi gerçekleştirebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN KARANLIĞI
ActionAy'ın parlak ışığı gece yolunu kaybetmiş benim gibi insanlara yol gösteriyor. Ben sadece yolunu kaybeden biriyim. Bazıları için ay uyanış demekti. Ama o uyanış onların sonu olmaya yakındı. Ben gibi herkes bunun farkındaydı. Olacakların ve olmuş olan...