4. ŞÜPHE

42 24 68
                                    

Odanın loş ışıkları altında, patronun sesi hala zihnimde yankılanıyordu. Görevin başarıyla sonuçlanması, beklenmedik bir teşekkürle süslenmiş olsa da , bu teşekkürün altında yatan niyeti anlamak imkânsızdı. Yorgun bedenim sadece uyku dilenirken, zihnimi işgal eden sesler, sabah güneşinin turuncuya boyadığı  gökyüzünün sessizliğinde daha da yankı yapıyordu. 

Patronun sert uyarısı, gelecekte bizi bekleyen daha büyük ve daha riskli görevlerin habercisiydi. Güçlü olmamızı vurguladığı kadar acımasız olmamızı da vurguluyordu. Peki neden  ben? Ben neden seçilmiştim? Acaba gerçekten gücümü görmüş müydü, yoksa başka bir sebebi mi vardı? Bu kadar düşünülmesi gereken düşünce arasında ben neden benim gitmemi ister miydi bunu merak ediyordum?

Gözlerimi tavana dikip düşüncelere daldım. Patronun sözleri zihnimde yuva edinirken içimdeki belirsizlik giderek büyüyordu. Belki de bu görevin sonucunda bir şeyler değişecekti. Ancak ne olursa olsun, patronun uyarısı zihnimi kemirip duruyordu. 

Yavaşça yatağa yayılan sessizlik, içimdeki karmaşayı daha da belirgin hale getiriyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Belki de en iyisi bu düşüncelerden uzaklaşmaktı. İçimdeki karışık duygularla birlikte uykunun kollarına bıraktım kendimi. Belki de uyanmamı iple çekecektim, belki de uyandığım zaman her şey daha net olurdu. Şuan için sessizliğe gömdüm kendimi.

...

Ev, şehirden uzakta denize yakın konumlanmıştı ve dışarıdan içeriyi göstermeyen ayna camlarla çevriliydi. Çatısı düz tabanlıydı ve geniş bir bahçeye sahipti, bu bahçenin merkezinde ise derin bir havuz bulunuyordu. Depo, oda olarak da kullanılan ancak lüks bir tasarıma sahip yarım ay şeklindeydi. Dışarıdan bakıldığında, duvarlarının siyah tonu ve bahçeyi aydınlatan sarı LED lambalar dikkat çekiyordu. Bahçede bulunan yeşil çimler ve çiçekler, havuzdaki beyaz lambaların yansıttığı mavi ışıkla birlikte evin görüntüsünü tamamlıyordu. Bu manzara, görenlerin zihinlerinde çete üyelerinin yaşadığı tipik bir evden ziyade, zengin bir iş adamının huzurlu ve sakin bir yaşam sürdüğü bir mekânı çağrıştırıyordu.

Koskoca evde sessizlik hakimdi, hepsi birbirinden bağımsız aşağı salonda kendi hallerince takılıyorlardı. Bir tek kişi, Viran hariç...

"Senden beklenilen bu değildi, oda neyin nesiydi... Hayır seni anlayabiliyorum ama yaptığın şeyin amacı neydi?... Sence bu mantıklı bir açıklama mı?... Saçmalıyorsun şuan, aramıza gireli beş yıl oldu. Beş yıldır göze batmayan şuan neden batsın?..."

Elinde kahvesi ve kulağına tutmuş olduğu telefonu ile salonun sessizliğini bozan tek kişiydi. "Daha ne kadar sürecek bu saçmalık, beş yıl ,borcu neredeyse bitmek üzere. Selen'i merak ediyorum çünkü o çetemin bir üyesi."

Ağzından çıkan söz ile sesini kısıp etrafına bakındı, birinin duyması telefondaki konuştuğu kimse ikisi içinde hoş bir durum olmazdı. Gözleri ile taradığı salonda beklediği gibi birisini bulamayınca derince nefes verip burun kemiğini iki parmağı arasında ovaladı.

"Her neyse sonra konuşacağız bu konuyu belki buraya geldiğinde belki de ben senin yanına geldiğimde, görüşürüz."

Kahvesinden küçük bir yudum aldıktan sonra, salonun sessizliğine geri döndü. Elindeki telefonu masanın üstüne koyarak düşüncelere daldı. Selen'in düşünceleri ve kıvrak zekası onu endişelendiriyordu. Geçmişte yaşadıkları, bu anı hatırlatıyordu ve içindeki karmaşık duyguları tetikliyordu. Selen'in ne tür bir rol oynamak istediğini merak ediyor, aynı zamanda onun yapacağı yanlış hareketlerin sonucu olarak güvenliği için endişe duyuyordu. Ancak bu konuda bir şeyler yapmak için doğru zamanı ve kararı bulmak gerekiyordu. Etrafına dikkatlice bakındıktan sonra, odasına geri dönmeye karar verdi. Bu düşüncelerle dolu olan beyni, bir çözüm bulmak için çalışmaya devam edecekti... 

MAHİ ZEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin