Lordumla havai fişekleri izlediğimiz günden beri resmi olarak sevgili olduğumuz için artık birbirimize tensel temaslarda bulunuyor, itinayla seçtiğimiz güzel sözleri sarf ediyoruz. Tabii lordum benden daha çok yapıyor bunu çünkü ben hala utanıyorum. Zaten bu yüzden kendimi Lord Ayato'ya karşı mahcup hissediyorum ve her fırsatta sevgimi ona belli etmeye çalışıyorum. O ise her seferinde bunun hoşuna gittiğini belli edercesine tepkiler veriyor.
Şimdi ise yine o anlardan birindeyiz. Lordumla yemyeşil çimlerin üzerine bir örtü sermiş, kendi ellerimle hazırladığım atıştırmalıklarla piknik yapıyoruz. Lordum kollarını kafasının altına koyarak destek vermiş bir şekilde uzanırken gözlerini kapatmış, çok huzurlu görünüyor. Belli ki hafif hafif esen meltemin beyaz tenini okşamasından oldukça memnun. Ben ise o meltemin yerinde olmayı hayal ederek lordumu izliyorum. Sevgili olduğumuz için şuan uzanıp kendisine bir buse kondursam garip kaçmaz fakat utanıyorum. Bunları yapmaktan utanmayacağım zaman ne zaman gelecek merak ediyorum.
"Thoma, biraz daha beni hiçbir şey yapmadan izlemeye devam edecek misin yoksa ilk hamleyi ben mi yapayım?" Ne zaman araladığını fark etmediğim soluk mavi gözleriyle bana bakan lorduma şaşkınlıkla cevap veriyorum. "Lordum? Nasıl farkına vardınız?" yüzündeki hoş gülümseyle uzandığı yerde doğruluyor ve soruma cevap veriyor. "Gözlerin en sıcak yıldızdan daha yakıcı Thoma." gülümseyerek kafamı Lord Ayato'nun omzuna yaslıyorum. Eli anında saçıma gidiyor ve okşamaya başlıyor. Bu iltifatlar nereden aklına geliyor bilmiyorum fakat hoşuma gittikleri reddedilemez bir gerçek.
Kısa bir süre sonra aklıma birkaç gündür aklımı kurcalayan bir konu geliyor. Vakit kaybetmeden konuşuyorum. "Lordum, son zamanlarda normalden fazla meşgulsünüz. Bu pikniği bile zar zor ayarladık. Bir sorun yok, değil mi?" saçımı okşayan eli kısa bir süreliğine duraksıyor ve derin bir iç çekiyor. "Güzelim, benimle konuşurken saygı eklerini kullanmamam ve bana adımla hitap etmen konusunda seni daha ne kadar uyarmam gerekiyor?" kullandığı hitapla yüzümdeki endişe yerini tatlı bir tebessüme bırakıyor. "Lordum- Yani! Ayato... buna alışmak benim için zor. Lütfen anlayışla karşıla. " ağzından bir 'hmm...' nidası çıkıyor, elini saçımdan belime doğru kaydırıyor. "peki, bu seferlik yine görmezden geleceğim fakat bir dahakine ne yazık ki seni cezalandırmak durumunda kalacağım."
İşittiğim sözlerle korkuyla bedenimi lordumdan ayırıyorum ve gözlerimizi birleştiriyorum. "Lordum, ceza... derken? Ne demek istiyorsunuz?" yüzünde peydah olan yan bir sırıtışla ellerini yere koyuyor ve üstüme doğru gelmeye başlıyor. Bu hareket kanımı kaynatırken aynı zamanda da oturduğum yerde geri geri gitmeme neden oluyor fakat çok geçmeden çimlere serili olan örtünün sınırına ulaştığım için olduğum yerde duruyorum. Lordum ise ellerini kalçamın iki yanına, örtüye koyup yüzlerimizin arasında birkaç santim kalacak şekilde kafasını bana yaklaştırıyor, gözleri sinsi bir şekilde parlıyor. Sevgili olduğumuz günden beri lordumun daha önce hiç görmediğim taraflarıyla tanışmak beni dumura uğratıyor. Öyle ki eskiden biri bana gelip lordumun bu tür hal ve hareketlerde bulunacağını söyleseydi eğer kesinlikle onu iftiradan hapse attırırdım. Şimdi ise her şey çok farklı...
"Bunu 'o' zaman gelince öğrenmeye ne dersin?" Ardından gözlerini kapatıyor ve usulca yüzünü yüzüme yaklaştırıyor. Heyecanla gözlerimi kapatıyor ve lordumdan gelecek olan buseyi bekliyorum fakat bu gerçekleşmiyor. Kısa bir süre sonra gözlerimi açtığımda lordumun sinsi ve oldukça eğlenir gibi duran surat ifadesi ile karşılaşıyorum. Hiçbir şey yapmadan anında kendini yanıma bırakıyor ve konuşmaya başlıyor. "Meşguliyetimin nedenini sormuştun. Sana yeterince vakit ayıramadığım için kötü hissetmiş olmalısın. Beni affet, şu birkaç gündür önemli bir meseleyle uğraşıyorum. Fakat söz veriyorum işim biter bitmez seni ilgiye boğacağım Thoma."
"İlgiye boğmanıza gerek yok, yanımda olsanız yeter." "İlgiye boğmana gerek yok yanımda olsan yeter diyecektin sanırım güzelim. " Ağzımdan küçük bir kıkırtı kaçarken Lord Ayato'ya cevap veriyorum. "Evet. Öyle diyecektim, Ayato." Ayato güzel gözleri kısılana kadar gülümsüyor. "Güzel, alışmaya başlıyorsun fakat şahsen bu alışkanlığından tamamen vazgeçmeni istemem." anlamamamın getirisiyle kaşlarım çatılıyor. "Nasıl yani? Size- yani sana yalnızca Ayato diyerek seslenmemi isteyen sen değil miydin?" az önce üstüme çıkmadan yüzünde beliren sırıtış yine ortaya çıkıyor. "Evet ama... bazen ihtiyacın olabilir. Anlarsın ya..." Aklıma dank eden şeylerle omzuna sert olmayan bir yumruk geçiriyorum. "Ayato!" Ardından şen bir kahkaha atıyor. "Tamam tamam! Sustum. "
Dudaklarımı büzerek kafamı lordumdan ters yöne çeviriyorum ve kollarımı göğsümün hemen altında kavuşturuyorum. O ise gülmesi sonunda dinince tek elini omzuma atıyor. "Thoma'm, tamam. Hoşuna gitmediyse bir daha böyle bir ima yapmam." göğsümün altındaki kollarımı çözüp kafamı lordumdan tarafa çeviriyorum. "Hoşuma gitmedi değil! Sadece... utandım." ağzından küçük bir kıkırtı kaçırıyor. "Gel buraya." ardından kollarını sıkıca bedenime sarıyor. Kolları beni güvende hissettiriyor ve mayışmamı sağlıyor. Saat daha gece olmamasına, gün batımı olmasına rağmen sıcak kolları uykumu getiriyor. "Ayato, uyuyabilir miyim?" sarı saçlarıma minik bir buse konduruyor. "Bu da soru mu? Tabii ki uyuyabilirsin. Gerekirse malikaneye kadar ben seni taşırım."
Bu sözlerin ardından gözlerim kapanıyor ve sırtım Ayato'nun göğsüne yaslı, yüzümde huzur dolu bir ifade varken uykuya dalıyorum.
Her uykumun böyle huzurlu olmasını dilerken...
.
Bölümü kontrol etmeden attım hatalarım varsa kusura bakmayın.
Bu kitapta daha önce denemediğim bir yazım tarzını denediğimi zaten söylemiştim daha önce. Kitap bu yüzden bu kadar kısa. Aslında böyle romantik şeyler de pek benlik değil fakat bu yazım tarzına aksiyonlu bir şeylerin yakışacağını düşünmüyordum o yüzden böyle bir kurgu çıkarttım ortaya.
Umarım kitabı beğenmiş, okurken zevk almışsınızdır. Taslaklarda şuan bir Alhaitham X Kaveh kurgusuna devam ediyorum. Bitirince yayınlayacağım bu yüzdeen kitap yayınlanınca haberdar olmak istiyorsanız takip etmeyi unutmayın!
Kendinize çok iyi bakın. Diğer kitaplarda görüşmek üzereee
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Butler | Thoma X Ayato
FanfictionAniden ağacın gövdesini tutup kafasını uzatıyor ve "Bö!" demesinin ardından benim korkuyla yerimden sıçramama kahkahalarla gülüyor. Gerçekten çok güzel gülüyor...