Final

335 24 33
                                    

"Milyon yıldız içinde
Soluk mavi bir nokta
Yaşamak güçleşiyor
Neler açtın başıma."

Kulağıma dolan kadın sesiyle gözlerimi açmaya zorladım. Birkaç denemeden sonra başarılı olduğumda derin bir soluk aldım etrafı ilk başta bulanık olarak görsem de sonradan netleşti.

Etrafa baktığımda tanımadığım bir yerdeydim, elimi hareket ettirmek istediğimde başarılı olamadım. Kaşlarım çatılırken bakışlarımı ellerime indirdim. Ellerim ve ayaklarımı oturduğum sandalyeye bağlı olarak görmeyi beklemiyordum.

Zihnimin bana oynadığı bir oyun olduğunu düşündüm fakat hayır değildi. Ellerim ve ayaklarım bağlanmıştı.

"Ah, uyandın mı sevgilim. Günaydın." diyen tanıdık sesle kafamı sesin geldiği tarafa doğru çevirdim. "Elisa?" dediğimde elindeki kahve fincanını kenara bırakıp yanıma doğru geldi, "Sevgilim?" dedi.

Ben şaşkınca ona bakarken gülümsemeye devam etti. "Elisa ne oluyor?" dedim boğazımdaki kuruluğu boş vererek. "İlk önce su iç bakalım." dedi masanın üzerinden bir bardağa su doldurup getirdi içirdi.

Ellerimi hareket ettirerek çözmeye çalıştım bunu fark ederek kaşlarını çattı "Yapma Cengiz, bileklerin kesilecek." dedi geldi ellerimi çözdü.

Şaşkınca ona baktım, gülümseyerek yanağımı okşadı "Canının acımasına gönlüm razı olmaz bir tanem."

"Ne oluyor Elisa?" dediğimde eğilip ayaklarımı da çözdü, "Bir şey olduğu yok sevgilim. Seni kendime kaçırdım sadece." dedi sakin bir tonla.

"Neden?" dedim ayağa kalkarken ayaklarım uyuşsa da zoraki hareket ettirdim. "Çünkü sadece bana ol istedim." dedi omuz silkerek. Yanıma yaklaşıp ellerimi tuttu, "Seni seviyorum Cengiz, aklının alamayacağı kadar çok seviyorum. Sekiz senedir aklım ve kalbim seninle dolu." dediğinde şaşkınca ona baktım.

Kafamı olumsuz anlamda sallarken ellerindeki ellerimi çektim sinirle baktı bana, "Neyse alışacaksın bana." dedi.

"Ne demek alışacaksın?"

"Bundan sonra buradasın, benimlesin demek." dediğinde sinirden güldüm "Sen kafayı yemişsin!"

"Yedim, bana kafayı yedirttin Cengiz! Senin yüzünden bu haldeyim. Seni aklımdan ve kalbimden çıkaramıyorum, bu yüzden bana takıntılı dediler ilaç verdiler umursamadım. Çünkü o ilaçlar seni benden uzaklaştıracaktı, ben buna dayanamazdım."

"Elisa bak, benim bir sevgilim var. Olmasa bile bu yaptığın suç!" dememle belinden bir silah çıkardı.

Gözlerim korkuyla büyürken geriye doğru adımladım "Elisa ne yapıyorsun?"

"Asıl sen ne yapıyorsun? Niye sözlerinde beni daha da mahvediyorsun?!" diye çıldırır gibi bağırdı.

"T-Tamam," dedim kekeleyerek "Tamam indir silahı." dediğimde gülümsedi indirdi silahı sonra kendi kalbine dayadı, "Burada yalnızca sen varsın." dedi gözlerinden yaşlar akarken.

"Anemon çiçeği, bahçeme ektiğim bir çiçek bu çiçeğin hikayesini biliyor musun?" dedi sakin bir tonda kafamı olumsuz anlamda salladım gülümsedi gözünden bir damla yaş daha akarken.

"Yakışıklı Adonis, Afrodit'ten çok avlanmakla ilgilense de Afrodit, sırf onu görebilmek için her gün Adonis'in avlandığı ormana gidiyor. Ancak bir tanrıçanın bir ölümlüye aşık olmasının getirdiği lanet yüzünden Adonis, yabani bir domuz tarafından saldırıya uğrayıp hayatını kaybediyor." derin bir nefes çekti içine "Adonis'in ölümü karşısında kendini tutamayan Afrodit, aşkını kolları arasına alıp ağlamaya başlıyor ve toprağa düşen gözyaşlarının arasından kırmızı bir anemon çiçeği bitiyor. Bu efsaneye göre anemon çiçekleri, kayıpları ve karşılıksız aşkları temsil ediyor."

"Bizim gibi sevgilim, benim sana olan karşılıksız aşkım gibi." gülümsedi "Ama bu hikayede ölen sen olmayacaksın sevgilim." dedi "Ben olacağım."

"Hayır Elisa, yapma bak konuşalım."

"Konuşulacak ne kaldı ki sen başkasını seviyorsun. Ona aitsin bana değil, bana hiç ait olmayacaksın bunu anladım Cengiz."

"Yapma Elisa." dediğim an Elisa tetiği çekti.

Kendini vurdu.

Gözlerini kapamadan önce son sözü, "Seni seviyorum Cengiz." oldu.

///////

2 sene sonra...

"Durumu iyi ama hiç kimseyle konuşmuyor sadece yazıyor. Yazdığını istediği garip bir çiçeğin altına gömerken gördüm geçen gün neden öyle yapıyorsun dediğimde gülümseyip gitti. Açmak istediğimizde sürekli engel olup duruyor. Kimse oraya yaklaşamıyor."

Diyen doktorla kafamı salladım. Elisa ölmemişti. Yaşıyordu tabii buna yaşamak denilirse kendisi akıl ve sinir hastalıkları hastanesinde yatıyordu. Beni görünce bile konuşmuyordu. Sadece beni görünce gözleri dolup duruyordu dudakları ise buna tezat gülümsüyordu.

Bahsettiği çiçek, hangisiydi diye bahçede göz attım her çiçeğe dikkatimi çeken kırmızı renkle çiçekle gülümsedim.

Anemon çiçeği.

Yavaşça yanına gittim çiçeğin toprağı çiçeğe zarar vermeden ellerimle kazdım bulduğum bir defterle doğruldum.

Defteri kurcalamaya başladığımda bana yazılmış mektuplar, notlar ve çizimlerimin olduğunu gördüm.

"Seni sevmek nefes gibi Cengiz, bazen nefesim daralıyor acı çekiyorum bazen derin bir nefes alıyor rahatlıyorum."

Bir başka sayfaya geçtim.

"Bugün yanında bir kadın gördüm elleri ellerinde, gözleri gözlerinde benim olmak istediğim yerde başka bir kadın vardı. Canım yandı, çok yandı."

"Küçücük çocuklara senden bahsettim, hepsi güldü. Ama bahsetmek iyi geldi, ne zaman seni anlatsam rahatlıyor göğüs kafesim."

"Seviyorum seni, hiç yüzüne söyleyemedim oysa. Keşke söyleyebilsem, keşke ellerinden bir kez tutup kokunu solabilsem. Yanından öylesine geçen insanlar bile o kadar şanslı ki Cengiz, onları bile delirircesine kıskanıyorum. Ben bir kez bile yanından geçemedim."

"Deli bir şey yapmanın fikri geçti aklımdan ve yaptım seninle tesadüfen olarak gözükecek karşılaşmalar ayarladım. Doktorum şüphelendi fakat umursamadım. Senin dikkatini çekmeyi başardım, kapıma geldin tanışmak istedin. Hayat benim için tekrardan başladı o an."

"Her şeyin ilacı varken neden imkansız aşkın ilacı yok Cengiz?"

Bunlar gibi daha onlarca not, onlarca seni seviyorum'lar vardı. Derin bir soluk verdim gözlerim dolarken.

Keşke böyle olmasaydı.

Göz yaşım olduğum sayfaya akarken defteri kapattım, izlenme hissiyle kafamı kaldırdım binaya doğru baktım.

Elisa, camdan beni izliyordu gülümseyerek.

Gülümsedim burukça, "İmkansız bir aşk." dedim, dudaklarını kıpırdandı ne dediğini göremesem de duyamasam da anladım defterin son sayfasında yazan şarkı sözünü söylüyordu.

"Yazsam bu hikayeyi
Alsam gömsem toprağa
Yıllar sonra bulunur
İmkansız bir aşk denir."


💔

Biz bittik :")

Kütüphanesinde ağırlayan, oy veren, yorum yapan herkese çok teşekkür ederim iyi ki varsınızzz

başka hikayelerde görüşürüüz kendinize iyi bakın 💘💘

imkansız bir aşk denir| Cengiz Ünder✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin