Bölüm ~1

1.1K 290 89
                                    


Başlangıç tarihinizi buraya 👈

"İyi okumalar"

****

Yağmurun her tanesi bedeni mi ele geçirmişcesine, üstümde damlayıp, duruyordu. Bulutlar bütün soğuk kasveti ile gökyüzünü ele geçirmişti. Esen rüzgar bedenimin titremesine vesile oluyordu. Ama bunlar, benim koşmamam için, bir engell değildi.

Var gücüm ile koşuyordum. Cılız bedenim beni, daha ne kadar taşıyabilirse, okdar koşmaya devam edecektim. Zihnim ve düşüncelerim ne kadar " artık dur" dese de benim durmaya vaktim yoktu. Bu sefer bu işi kaçıramazdım.

*
Bedenimin daha fazla bana ayak uyduramaması üzerine, soluklanmak için; iki, üç saniye durdum.
Bütün bedenim koşmaktan, zangır zangır titriyordu. Nefes alış verişim, normalden daha fazla atıyor ve benim daha da net duymamı sağlıyordu. İki elimi de dizlerimin üstüne koyarak, nefes alış verişimi düzenlemeye çalışıyordum. Hafiften gözlerimin kararması ile, tekrardan dikleşip, kafamı gökyüzüne doğru kaldırdım. Derin bir nefes alıp kendime gelmeyi bekledim.

Üzerimdeki, kısa mavi kot şortumun, arka cebinden telefonu mu çıkartarak, saatin kaç olduğuna baktım. Üzerine yağmur damlaları damlamış, olan telefonumun ekranına baktığım da, on dakikadan az bir zamanım olduğunu gördüm. Bu yaz yağmurlarına aldırış etmeden, belime bağladığım, sırıl sıklam olan, oduncu gömleğimin kollarından tutup belimi daha da sıkmasını istediğim için, var gücümle çekip "hadi Çisem" motivasyon cümlemide söyleyerek, tekrardan koşmaya başladım.

*
Uzun bir koşuşun ardından dün gece, burda çalışmak için aradığım ve denemek için beni çağırdıkları mekanın önünde, sırıl sıklam bir şekilde duruyordum. Yağmur bütün şiddeti ile yağmaya devam ediyordu. Açık kahverengi saçlarım, yağmurun etkisiyle yüzüme yapışmış ve ben yüzümden çekmeme rağmen, gittmemekte kararlıydı. Siyah tişörtüm, göğüslerime yapışmış bir şekilde bedeni mi kavramıştı. Beyaz
spor ayakkabılarım, her detayına kadar ıslanmış bir vaziyete, zatürre olmamı beklercesine ayaklarımda duruyordu. Gök gürültüleri devam ediyor, sağanak yağmur her saniye şiddetleniyordu. Daha fazla bu yağmurun şiddetine mağrur kalmamak adına,

Ölmemek için.

"BİG BOKSÖR" yazan mekana girmek için, hazırlandım. Mekân dıştan lüks bir restorantı andırsada, duvarlardaki siyah ve korkunç kaplamalar, buraya kim bakarsa baksın dövüş kulübü olduğunu anlardı. Mekânın, her hava koşullarında, ne olursa olsun sürekli, dışarda bekleyen o iki koca dev adamı andıran, korumalar mevcutu. Giydiği siyah takımlı elbiselerinden o koca kasları, çok net bir şekilde gözüküyordu. Boylarının iki metreye yakın olması, onları tam da dev adama benzetiyordu.

Derin bir nefes alıp, mekâna doğru yürümeye başladım.
"Umarım diğer işlerim gibi, bunda da kısa vadeli olmam" olumsuz düşüncelerim mi bir tarafa bırakıp, korumaların yanına doğru gittim.

"Selamın aleyküm abiler" baya samimi ve içten bir tavırla söylemiştim. Ama ikisinin yüz ifadesi beni baya germişti. Sanki selam değilde, bir tane tokat yapıştır mışım gibi bakıyorlardı.

AŞKI-N DÖVÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin