Giriş

22 1 4
                                    

Küçük Nida çıplak ayaklarını umursamadan buz gibi merdivenlerden aşağı doğru yavaşça indi. Annesinin bağırmasından dolayı uyanmıştı. Duvarın arkasında onları dinliyordu;
"Anlamıyorsun Emin anlamıyorsun! Beni bununla tehtid ettiler. Beni işimden etmekle tehtid ettiler!" dedi Bayan Aybeniz haykırırcasına.
"Farkındayım birtanem," dedi Emin Altay. Eşine yavaşça yaklaştı ve onu kollarının arasına aldı.
"Darkeo," dedi Bayan Aybeniz, "Örgütten sürekli arama ve mesaj alıyorum.." "Acaba.."
"Aklından bile geçirme Aybeniz! Kızımızı onlara veremeyiz? Kızımızı aptal deneyleri için kullanmalarına izin mi vereceksin?" Minik Nida ne olduğunu anlamadan can kulağıyla dinlemeye devam etti.
"Hayır tabiiki hayatım. Kızımız o bizim. Neyse, unutmuş ol. Sinirle böyle bir şey düşündüm. Üzgünüm."
"Sorun değil Ayben." Nida onların geldiğini hissettiği için koşarak odasına çıkmaya çalıştı. Ama düşmüştü. Minik Nida ağlıyordu. Annesi koşarak geldi.
"Nida! Ne zamandan beri oradasın?"
"Şu.. Şu içecektim geyçekten.."
"Şşş! Sessiz ol. Baban duymasın." Diye fısıldadı annesi. Küçük Nida gözünden akan yaşa engel olamamıştı. Ama biliyorduki ilk göz yaşı bu olmayacaktı. Annesi daha sinirli bir ifadeyle
"Umarım bana yalan söylemiyorsundur Nida" diye söylendi.
"Anne geyçekten şadece şu içecektim. Noluy vuyma.. Noluy anne.."
"Bana ne yapacağımı söyleme Nida!" Tam o sırada elini kaldırıp Nida'nın sol yanağına sert bir şekilde vurdu. Nida avazı kopana kadar bağırmak istiyordu. Ama annesi, annesi bunu istemiyordu. Nida'nın ağzını kapatmış, bağırmasına engel olmuştu. Babası koşarak geldi;
"Kızım! Nida iyi misin?" Annesi hemen elini çekti ve konuşmaya başladı.
"Düşmüş. Su içecekmiş. Getirir misin?" Babası hızlı adımlarla mutfağa ilerledi.
"Eğer babana tek bir kelime edersen bu sefer diğer yanağında boş kalmaz!" Nida hıçkırıkları içerisinde boğuluyordu.
"Tamam.. Gerçekten şöz.. Şöylemem.. Tek.. Tek kelime etmem.. Yeteyki vuyma.. Lütfen.." Babası elindeki yarısı dökülmüş, içi su dolu bardağı Nida'nın ellerine uzattı.
"Nasıl.. Nasıl düştün Nida?"
"İneyken.. Hıjla iniyoydum. Düştüm yani.." Babası su içen Nida'nın yanağına, sol elini koyarak okşadı.
"Ben," dedi Nida üzgün bir edayla, "Ben yatayım aytık.. Baba.. Bana Hanşel ve Gyatel maşalını okuy musun?.."
"Tabii ki birtanem. Odaya çık geliyorum." Nida koşarak odasına gitti.
"Ayben," dedi Emin "Bugün dediklerin.. Şakaydı değil mi?"
"Sinirle söyledim canım. Umursama. Ben odaya çıkıyorum. Sen Nida'ya masalını oku gel." Bayan Aybeniz'in arkasından Emin Bey çıktı, Nida'nın odasına doğru ilerledi. Kapıyı çaldı.
"Gel," dedi Nida. Babası yavaşça kapıyı açtı ve içeri girdi. "Hansel ve Gratel" masalını alıp başladı,
"Bir zamanlar Hansel ve Gratel adında iki kardeş varmış. Bu iki çocuk bir oduncunun çocuğuymuş." Babası devam etti ve Nida'nın gözleri yavaşça kapandığında onun alnına minik bir buse kondurdu.
"İyi uykular meleğim." Diye fısıldadı. Bay Emin odadan çıkıp kendi odasına ilerledi. Ve o da uykuya daldı. Sabahın 05.30'nda kalkan Bayan Aybeniz, Nida'nın odasına doğru ilerledi. Önce cebindeki uyku ilacını çıkartıp kendi komidininden aldığı suyun içine kattı. Kapı kulpunu yavaşça açtı. Nida başını kaldırdı, annesini görünce ayaklandı.
"Noldu anne?" Dedi uykulu bir şekilde Nida,
"Su getirdim kızım." Nida suyu aldı ve su boğazından aşağıya doğru indi. Bayan Aybeniz, suyu Nida'nın elinden aldı. Komidinin üzerine bıraktı. Nida'nın gözleri istemsizce kapandı. Bayan Aybeniz bir baykuş gibi Nida'nın uyuyakalmasını izledi. Yavaşça Nida'yı kucağına aldı. Kendi üstüne bir ceket geçirdi. Aşağı doğru indi ve kilitli olan kapıyı açtı. Bir taksi çağırdı. Taksiciye Darkeo'un Otobüs Durağına gitmek istediğini söyledi. Önce otobüs durağından çocukları alıp, havaalanına gidiyorlardı. Taksici hızlıca arabayı sürdü, ve tam olarak Darkeo Otobüs Durağı'nın önünde durdu. Bayan Aybeniz taksiciye burada beklemesini söyledi. Darkeo'un görevlilerinden birine adını yazdırdı, formu imzaladı ve Nida'yı görevlinin kucağına bıraktı. Bayan Aybeniz taksiye doğru ilerledi. İçinde bir şeytanlık vardı, ve bunu yapmıştı. Yapıp yapabileceği en büyük seytanlığı yapmıştı. Bunu Emin Bey'e nasıl söyleyecekti? Eve gelince sessiz bir şekilde içeri girdi, ancak Emin Bey zaten oradaydı.
"Sen!... Sen bunu nasıl yaparsın Ayben! Bana bildirim geldi, nasıl ya? Biricik kızımızı nasıl Darkeo'ya nasıl bırakırsın? " Diye haykırdı. Bayan Aybeniz yüzsüz gibi gülümsüyordu, Emin Bey'e doğru ilerledi.
"Yapmam gerekeni yaptım Emin. Yapmam gerekeni. Kendi kurduğum iş yeri, Darkeo yüzünden tehlikedeydi. Ve ben, yapmam gerekeni yaptım. "

ÇıkışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin