Bölüm 2

4 1 0
                                    

Dünya mı yanlıştı yoksa bizler mi? Dünya mı yalnızdı yoksa bizler mi? Tabii ki yanlış olan acımasız dünyaydı. Ama yalnız olan.. Yalnız olan her zaman bizdik.

Avazım çıkana kadar bağırıyordum. Yanımdaki her kimse koşarak yanıma geldi. İplerinden kurtulmuştu.
"Yardım edin!" Diye bağırdı. "Kızı yılan sokmuş!" Kapı hızlıca açıldı. İçeri önce yılanı ve diğer şeyi getiren adam girmişti. Sonrada müdür. Onları, ışıklar açıldığı için görüyordum. Adam koşarak yılanı yakaladı. Yılanı çantasına koydu. Diğer şey ise bir tarantulaydı. Hızlıca onuda çantasına koydu. Benimise hala başım dönüyordu.
"Ne oldu Ayvaz?" Müdür bunu söylerken tek dikkatimi çeken şey Ayvaz demesiydi. Yoksa yanımdaki kişi Ayvaz Sönmez miydi? Bakışlarım hemen yanımdaki kişiye kaydı. Evet, bu oydu. Ayvaz Sönmez.
"O gardiyanların yüzünden kızı yılan soktu." Kan ter içinde kalmıştı. Simsiyah gözleri kıpkırmızı olmuştu. Kirpikleri gibi dağılan saçları kumraldı. Hafif uzun saçlı birisiydi.
"Bilmiyordum. Seslenmeniz yeterdi.." Müdür, korkmuş gibi duruyordu. Kimdi bu Ayvaz'da, herkes ondan korkuyordu? Gözlerim yavaşça kapandı ve kendimi en son yerde, bayılmış bir şekilde hissetmiştim.

"Durumu nasıl?"
"Durumu iyi. Başı arada sırada dönebilir," konuşan hemşireydi. "Bu ilaçları kullansın."
"Tamam. Her şey için teşekkürler." Kafamı kaldırmak istediğimi farkettiğim için doğruldum.
"Uyandı." Ayvaz'ın bakışları beni buldu. Hemşire yanıma doğru geldi.
"Lütfen kalkmayın sizin için kötü olabilir." Hemşire orta yaşlarda, kızıl saçlı biriydi.
"Oturmak istiyorum." Dedim gözlerimi hemşireden ayırmadan.
"Kalkma," Ayvaz bana doğru yaklaştı. "Hemsire diyorsa kalkma."
"Ben bile kendimi önemsemiyorum. Sen ne iş pardon?" Cümleyi kurarken hala oturuyordum. Ayvaz biraz daha yaklaştı, elleri omzumu buldu ve sertçe ittirdi.
"Seni önemsemiyorum. Sadece buraya gelmeden önceki gibi ol istemiyorum."
"Önemsiyorsun yani." Dedim gülerek.
"Nasıl anlamak istiyorsan." Hemşire kapıya doğru yöneldi.
"Çıkış işlemlerini tamamlayıp gidebilirsiniz."
"Biraz sonra geliriz." Dedi Ayvaz. Konuşurken çok ciddiydi. Hiç ciddiyetini bozmayan birine benziyordu. Kapıyı biri çaldı. Hemşire kapıyı açtı. İçeri giren Liana'ydı.
"Fındık? İyi misin?" Telaşlandığı belliydi. Elini yanağıma koyup yanağımı okşadı.
"İyiyim Lia." Dedim samimi bir tavırla.
"Çok korkuttun beni."
"Korkmana gerek yoktu. Bak iyiyim." Yüzü bembeyaz olmuştu.
"Çıkabilirsin. Biz geliyoruz." Dedi Ayvaz. Ne ara biz olmuştuk?
"Tamam.. Çıkıyorum ben. Görüşürüz fındığım." Sağ elimi sallayıp öpücük gönderdim. Nasıl izin vermişti? Bir başkası Lia'ya 'Çıkabilirsin. Biz geliyoruz.' dese Lia önce ona bir güzel laf sokar, ikinci cümlesini söylemeden ona 'Çıkabilirsin. Biz geliyoruz.' Diyen kişiyi odadan çıkarırdı. Şimdi dahada merak etmiştim. Kimdi bu Ayvaz? Sormadan edemedim.
"Sönmez," dedim bana dönmesi için. "Ayvaz Sönmez. Kimsin sen?"
"Kim miyim? Üzgünüm fistık, bunu öğrenmenin sırası değil." Hala ciddiydi. Yahu bir adam hiç mi gülmezdi?
"Fındık yalnız," dedim yanlışını düzelterek. "Fıstıktan nefret ederim."
"Tamam fıstık. Hadi hazırlanda gidelim." Gülmüyordu, ama bence gülüşünü sevmiyordu. Ya da gülecek bir sebebi yoktu. Ayağa kalktım ve lavaboya girdim. Musluğu açtım ve ellerimin içine su doldurdum. Sonrada hızlıca o su yüzümü buldu. İçeri geldim ve Ayvaz'a "Gidelim." Dedim. Ayağa kalktı ve kapıyı benim için açtı. Aşağıda çıkış işlemlerini halledip dışarı çıktık.

DÖ yazan arabaya doğru ilerledik. Darkeo'nun arabasıydı. Ayvaz, kapıyı açtı ve arabaya bindim. Yol boyu sesimi çıkarmadım sadece dışarıyı izledim. Çok fazla uykum gelmişti. Saat gece 00.00'dı. Bugünüm çok yorucu geçmişti. Arabanın durduğunu farkettim. Kapıyı açtım ve Ayvaz'ı bekledim.
"Birşey soracağım, " dedim ona dönerek.
"Sor."
"Beni tanıyor musun?"
"Seni tanımıyorum."
"Niye bu kadar samimiyiz?"
"Bilmem? Niye bu kadar samimiyiz?"
"Soruma sorumla karşılık verme."
"Hadi Nida." Kolumdan tuttu ve içeri doğru ilerledik. Kolumu çektim ve ona bakarak gözümü devirdim. İçeri girdiğimizde 34 katlı Darkeo Binası'nda 9. Kata çıkacaktık. Asansöre doğru ilerledik ve 9 yazan tuşa tıkladık. Ayvaz, sıkılmış gibi duruyordu. Asansör kapısı açıldığında dışarı çıktık. Sola döndük ve 9 nolu odaya doğru ilerledik. 9, benim uğurlu sayımdı. Bu yüzden hem 9. Katı, hemde 9 nolu odayı seçmiştim. Odamın kapısının önüne geldiğimizde Ayvaz'a doğru baktım ve
"Artık gidebilirsin. Her şey için teşekkürler." Dedim. Yüzümde solgun bir tebessüm vardı.
"Asıl ben teşekkür ederim. Görüşürüz." Dedi ciddiyetini bozmadan. Gerçekten bu adam hiç ciddiyetini bozmuyordu. Hayatımda ilk defa bu kadar ciddi bir insan görmüştüm. Bu oydu, Ayvaz Sönmez. Odamın kapısını açtım ve içeri girdim. Banyoya doğru ilerledim. 4 gündür ne duş, nede banyo yapıyordum. Hızlıca küveti açtım. Dolmasını bekledim ve dolduğunda üstümü çıkartıp kendimi sıcacık suya bıraktım. Moskova'nın buz gibi havasına, sıcacık bir ev lazımdı.
Ama benim evim bile yoktu.
Ne bir ailem, daha doğrusu ne bir annem nede bir evim vardı.

Yeterince temiz hissettikten sonra siyah bornozumu aldım ve dolabıma doğru ilerledim. Dolabın kapağını açtım ve geceliklerimi çıkardım. Hızlıca giydim ve bornozumu bir köşeye fırlattım. Elime alacak bir telefonum olmadığından kitap okuyacaktım. Komidinimin üzerinden 'Dönüşüm' kitabını elime aldım. Kaldığım yerden okumaya devam ettim. Yaklaşık 50 sayfa okuduktan sonra kitabı bitirmiştim. Başka bir kitaba başlayacaktım. Bu sıkıcı yerde yapabileceğim başka hiçbir şey yoktu. Ayağa kalktım ve çekmecemin ilk kısmını açtım. İçinden kırmızı ciltli günlüğümü çıkardım ve bir dolma kalem aldım. Sıkıntıdan günlük yazacaktım.

09.09.2021
Sevgili Günlük,
Ben Nida. Yalnız Nida. Yanlış Nida. Yalan Nida. Ya da Fındık. Bana Fındık diyebilirsin. Bugün onunla tanıştım. Ayvaz. Ayvaz Sönmez. Kendisi.. Nasıl desem? Hem centilmen hem kaba. Hem saygılı hem saygısız. Hem kafa dengi hem ciddi. Uzatmaya gerek yok. Nasıl biri olduğunu çözemedim. İlk defa bir insanı analiz edemedim. Çünkü o farklı. Anlaşılmayan birisi. Nasıl olurdu bir müdür, koskoca müdür bile ondan korkar? Kim bu Ayvaz? Kim ve niye? Bu soruyu sorduğum tek insan. Bu soruyu cevaplamayacak tek insan. Biliyordum, 100 kere sorsam 100 kere 'Zamanı değil' yada 'Yakında öğreneceksin' diyecek. Ama ben merak ediyorum. Kim olduğunu ve niye olduğunu, merak ediyorum. Ve ben öğreneceğim. Onun kim olduğunu ve niye olduğunu öğreneceğim.

Günlüğü elime alıp çekmeceme doğru ilerledim. Günlüğü çekmecenin ilk kısmına koydum. Çekmeceyi kapatıp yatağıma doğru gittim. Aklıma koymuştum. Ayvaz. Ayvaz Sönmez'in Kim olduğunu ve niye olduğunu bulacaktım. Bunu, o bana söyleyebilirdi. Ama söylemeyecek. Söyleyemeyecek. Çünkü o demeden ben bulacağım.
Ayvaz. Ayvaz Sönmez. Sen kimsin ve niyesin?

ÇıkışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin