bir insanın sarılması kemiklerin içine geçmesidir, 15

252 36 17
                                    

Seokjin heyecanlıydı. Hatta hala rüyada olduğunu düşünüyordu. Birazdan uyanacak, hiçbir şeyin gerçek olmadığını görecekti. Bu yüzden elindeki telefonun ekranını bininci kez açıp, mesajları okudu. Taehyung ile olan konuşmalarını kaç kez okumuştu hatırlamıyordu bile.

Gerçekti. Şimdi yanına gelecek ve ona sarılacaktı. Duyduğu yoğun hisler anında kollarına geçmiş, uyuşmasına neden olmuştu. Küçücük alanda heyecandan dört dönüyor ve bir an önce gelmesini bekliyordu. Öyle de oldu. Aşağı katın lambası yanmış ve telaşlı adımları duyabiliyordu.

Sonunda Taehyung'u gördüğünde, sarılması için kollarını açtı. Bedeninin üzerinde onu hissettiği an derin bir nefes aldı. Taehyung kollarını boynuna sıkıca dolamış, bedenlerini birbirine yapıştırmıştı. Bunun hayaliyle yaşıyordu yıllardır. Seokjin tam hayallerindeki gibi ellerini beline sıkıca sarmış, yumuşak bedeni kollarına hapsetmişti.

Yumuşaktı. Taehyung'a sarılmak tam olarak yumuşaklık anlamına geliyordu. "Çok güzel." Taehyung'un mırıltılı sesi, Seokjin'in gülümsemesine yetmişti. "Sen güzelsin. Senin içinde olduğun her şey çok güzel." Taehyung mutlulukla kollarını daha sıkı sardı boynuna. Yetmiyordu. Daha çok, daha sıkı sarılmak istiyordu.

"Tüm yorgunluğum gitti. Eskiden her kötü hissettiğimde, yalnız kaldığımda sana sarıldığımı hayal ediyordum. Nedense sana sarılmanın hayali bile çok heyecan vericiydi. Değişik bir his, göğsümün ortasını ele geçiriyordu." Taehyung dediklerinde çok samimiydi. Sarılmanın hayalinin verdiği his, garipti.

"Şimdi doya doya sarılabilirsin." Taehyung ellerini Seokjin'in saçlarına atıp yavaş yavaş okşadı. Sonra sakince boynundan çekilip yüz yüze geldi. "Rüya gibi." Seokjin titreyen kollarını görmezden geldi. Gerçekten ona sarıldığı için tüm bedeni buz kesmişti. Hala ama hala gerçek gelmiyordu. Bu adam onu nasıl sevebilmişti?

"Rüyalarımda çok güzeldin ama gerçekte; güzelliğinle hiçbir şey boy ölçüşemez." Taehyung alt dudağını heyecanla ısırıp, Seokjin'in dudaklarına bastırdı dudaklarını. Birini öpmek zevk için kolay bir yol gelebilirdi insanlara ama, ikisi bu öpücük için çok şeyden vazgeçmişlerdi. Aralarında olan öpüşmenin bile bir anlamı vardı.

Seokjin sakince, tadını alarak, sıcak kokusunu soluyarak öptü. Dilinin pütürlüğü, kendi diliyle savaşa girdiğinde, Seokjin çocuğun belindeki ellerini bedenine hapsetti. Yavaşça kalçasına inen eli, ortamı daha da ateşlemeden sakince okşayıp, geri beline çıktı.

Yavaşça dudaklarından çekildiğinde, ıslak bir ses yankılandı. Taehyung aldığı nefes ona yetmediği için, Seokjin'in yanağında dinlendi. Hızlı nefes alışları Seokjin'in yanağına çarpıyordu. Ateş gibiydi. Nefesi, değip çarptığı her yeri ezip geçiyordu. Seokjin en çok buna şaşırmıştı. Eşsizdi.

"Oturalım mı?" Taehyung ayrılmak istemiyordu. "Hiç ayrılmasak? Sana böyle sarılı bir şekilde durmak istiyorum." Seokjin çok mutluydu. Kolları arasında cıvıl cıvıldı resmen. "Tüm gün reyonda koşturuyorsun zaten bebeğim. Şimdi dinlen yanımda." Taehyung parlak gözlerle baktı ona.

Hitap şeklini çok beğenmişti. Resmen kalbi göğüs kafesinden fırlayacak gibiydi.
Onun bebeğiydi. Onun sevdiği, aşık olduğu tek erkekti. Yavaşça merdivene oturdular. Taehyung, Seokjin'in yanına oturup, hemen elini tuttu. Gerçekten ayrılmak istemiyordu. Onunla saatlerce konuşmak hatta sarılarak uyumak istiyordu.

"Neden aylarca hiç belli etmedin? Neden şimdi?" Taehyung kafasını Seokjin'in omzuna yasladı. Bu sorunun geleceğini biliyordu. Sevdiği adamın, birkaç mesajla tatmin olmayacağından emindi. Elini daha sıkı tutup derin bir nefes aldı. Kendisini kesmeden dinlemesi için, aklında olan cümleleri uzunca anlatmak istedi.

"Abimle bir gece oturup konuştuk. Kardeşine çok aşıktı ama sana da saygı duyuyordu. Biliyordu ki sen izin vermeden bir şey yapsalar, Rose asla rahat etmezdi. Abim, senin benden hoşlandığından bahsetti. İlk başta saçmaladığını, senin izin vermeyişine mantıklı bir açıklama bulamadığı için, çok daha mantıksız bir şeyden bahsettiğini söyledim. Ama sonra bu düşünce aklımda yer edindi. Her hareketini, bakışını izlemeye başladım. Sonra birden, aylar sonra içimden geçen tek bir şey vardı. Her hareketinin bana olmasını istedim. Seokjin beni sev istedim. Bana bak istedim. O an anladım ki, sen bana aşık olmamış olsaydın bile, ben sana çok fena aşık olmuştum."

Seokjin derin bir nefes alıp, elini yanağına yasladı. Yumuşak yanağını yavaşça sevdi. "Her hareketim senin içindi. Bakışlarımın altı asla boş değildi. Evet seni çok seviyordum ama anlayıp, benden kaçmandan korktuğum için kapadım üzerini hep. Anlamaman için çok direndim." O günleri hatırladıkça, çokta eski bir zaman sayılmazdı. Canı yanmıştı.

"Taehyung dokunamayacağın ve asla seninle olamayacak birini sevmek, sevmeye devam edebilmek çok zor. Ben her gece ya sabah seni başkasıyla görürsem korkusuyla uyudum. Her şeyi geçtim, senin beni sevmeme durumundan bile geçtim, başkasıyla görmek... Bunu asla kaldıramazdım."

Taehyung, Seokjin'e hak veriyordu. Onu Jimin ile yakın görmek bile delirmesine yetmişken, Seokjin'e sonuna kadar hak veriyordu. "Abim mesajlarınızı gösterdi. O zaman karşına çıkmak istedim. Biliyorum bana kızdığın için, öldün sen dedin. Dediğin her şeyi anladım. O gece beni evime bıraktığında, ağlamaktan uyuyamadım."

Seokjin yaklaşıp, gözlerinin üzerine dudaklarını bastırdı. "Güzelim benim." Bir öpücükte diğer gözünün altına yerleştirdi. "Seni çok seviyorum. Bunu ölürken bile söyleyeceğim sana." Sonra dudaklarına geçip, ufak bir öpücük daha bıraktı. Bir saatlik molaları onlara asla yetmemişti ama yine de kısacık sürede birbirlerini sevmiş, dinlemiş ve anlamışlardı.

Artık birbirlerinde hayat bulup, dinlenebileceklerdi.

-

Medyadaki şarkıyı dinlerken kaç kurgu yazmışımdır bilmiyorum. Sözsüz ama hissettirdikleri çok gerçek. Beni çok başka diyarlara götürüp, çok kez ağlatmıştır. Bu yüzden çok başka benim için. Çok severek dinliyorum...

Tahta kuruları ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin