Birkaç gün hastanede kalmasının ardından sonunda evine dönebilmişti Rin. Ne kadar eve dönebildiği için mutlu olsa da yalnızdı. Kendisini çok rahatsız hissediyordu geçen günler boyunca. Etrafına yük olma düşüncesi bir an bile onu rahat bırakmamıştı. Durumunun ağırlaştığını biliyor; yatarken bile rahat değil, kemikleri bile canını acıtıyor. Yavaşça aldığı nefesler göğüs kafesini zorluyor, kalbi her attığında ağrıyor, bütün vücudu titriyor.
Boş durmak istemediği için arkadaşının önerisiyle bir uğraş buldu: Kağıttan bin turna kuşu yapmak. Belki o zaman iyileşebilir, sevgilisiyle tekrar yağmur altında koşturabilirdi. Titreyen elleri her ne kadar onu zorlasada tek umudu bu, iyileşeceğine inanmasa bile çabalıyordu. Hiçbir şey yapamasa bile en azından kendince sevgilisini mutlu etmeye çalışıyordu.
Son günlerde İsagi değişmişti; eve daha az uğruyor, Rin'le daha az konuşuyor, sabahları evden daha erken çıkıyordu. Günün çoğu vakti Rin yalnızdı, sadece oturuyordu. Kış iyice yaklaşmış, Rin'in üşümeleri artmıştı. Evin içinde sürekli battaniyeyle geziyor, hırkasının ceplerine el ısıtıcıları koyuyordu.
Kapı kilidinin sesini duymasıyla kıpırdandı, sevgilisi sonunda eve gelmişti. Nedendir bilinmez içinde bir hüzün vardı, karın yağdığını görmek istiyordu.
"Yoichi, balkona çıkamama yardım edebilir misin?"
İsagi sadece başını salladı, sessiz kaldı. Rin'i kucağına aldı, balkondaki sandalyeye oturttu. İçeri dönmek üzereyken Rin onun elini tuttu.
"Bekle... Biraz konuşalım lütfen."
Karşısındaki sandalyenin çekilmesiyle birlikte Rin derin bir nefes aldı. İçinde kötü bir his vardı. Göğsü sıkışıyor, başı dönüyordu.
"Son zamanlarda biraz uzaklaşmışız gibi hissediyorum... Yanlış anlama seni suçlamıyorum, sadece biraz daha vakit geçirebilirsek güzel olur."
"Sözün bittiyse gidiyorum Rin. Tüm gün senin için çalışıyorum, söylediğin laflara bak. Çok yoruyorsun beni. Yeter artık kendini toparla. Sanki yapabileceğimiz bir şey varmış gibi seninle vakit geçirmemi istiyorsun, dokunsam kırılacaksın. Akşam beni bekleme, kendin yat."
İsagi oturduğu yerden kalktı, dış kapıyı sertçe kapatarak evden çıktı. Sanki evrendeki bütün soğuk Rin'in bedeninde toplanmıştı, beyni bile uyuşmuş, sadece sevgilisini istiyordu.
Ne kadar yetişemeyeceğini bilse de Yoichi'nin peşinden gitmeyi düşündü, zorla oturduğu yerden kalktı. Başı döndü, göğsü sıkıştı, bacakları onu daha fazla taşıyamadı. Yere düştüğünde aldığı nefesler yavaşladı, gözleri kapanmaya başladı.
Sokaktan birkaç çocuğun mutlu bağırışları geliyordu. Aileleri ve arkadaşlarıyla beraber olan çocuklar ilk karı görmüştü. Yılın ilk karı, İtoshi Rin'in bedeni üzerine yağdı ancak kar taneleri erimedi. Sonuçta düştükleri bedende hiç sıcaklık yoktu. Beyaz kar o gün kefene dönüştü. Rin, kar yağdığını göremedi.
𓆸𓉳
Bu olaylari iki bolum sonra falan yazarim diyodum da yazamiyorum artik tikandim dedim bari bitsin fic👍👍👍
Eger gelirse bi bolum daha gelir max (yazabilirsem)
Bu bolum yarisindan sonra biraz degisik gelebilir cunku degistirdim??? Ltfnyrmatn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When The Stars Go Out | rinsagi
FanfictionVe öldüklerinde, yıldızlar kainattaki en güçlü patlamayla yok olur