Bölüm 1: Gizemli Harita
"Bu haritayı nereden buldun?" diye sordu Deniz, gözleri merakla parlayarak. Elindeki eski, yıpranmış kağıdı inceledi. Üzerinde tuhaf işaretler, semboller ve çizgiler vardı. Bazı yerleri yırtılmış, bazı yerleri de solmuştu. Ama yine de bir harita olduğu belli oluyordu.
"Akın, bu haritayı nereden bulduğunu bana anlatır mısın?" diye sordu Deniz, şüpheyle gülümseyerek. "Bu gerçekten çok ilginç bir keşif gibi duruyor."
Akın, gizemli bir gülümsemeyle cevap verdi. "Babamın eski bir arkadaşı bana verdi. O da bir tarihçiydi, ama çok ilginç bir adamdı. Kendini maceraperest bir kaşif olarak tanımlıyordu. Dünyanın dört bir yanını gezip, gizli ve tehlikeli yerleri araştırıyordu. Bu haritayı da bir seyahatinde bulmuş. Ama ne yazık ki, geçen ay bir kazada hayatını kaybetti. Bana vasiyeti olarak bu haritayı bıraktı. Ve bana, bu haritanın çok önemli bir sır sakladığını, ancak bunu çözebilecek birine vermem gerektiğini söyledi. Ben de seni düşündüm."
Deniz, Akın'ın sözlerine dikkatlice kulak verdi. Bu gerçekten inanılmaz bir hikayeydi. Ama Akın'ın yüzündeki samimi ifade, ona bu hikayenin gerçek olabileceğini düşündürdü. Deniz, haritaya tekrar baktı. Acaba gerçekten bir sır mı saklıyordu? Ve eğer öyleyse, bu sır neydi? Ve neden Akın, bunu kendisiyle paylaşmak istiyordu?
Deniz, Akın'a baktı. Gözlerinde bir macera çağrısı vardı. Deniz, içinde bir heyecan hissetti. Belki de bu, hayatının fırsatıydı. Belki de bu, onun hayalini kurduğu maceraydı.
"Tamam." dedi Deniz, kararlı bir sesle. "Bu haritayı çözmeye çalışalım. Ama nasıl yapacağız?"
Akın, sevinçle gülümsedi. "Öncelikle, haritanın hangi döneme ve uygarlığa ait olduğunu bulmalıyız. Sonra, işaretlerin ve sembollerin ne anlama geldiğini çözmeliyiz. Ve sonra, haritanın bize gösterdiği yere gitmeliyiz."
Deniz, Akın'ın sözlerini duyduğunda, kalbi hızla çarpmaya başladı. Bu, çok zorlu ve tehlikeli bir yolculuk olabilirdi. Ama aynı zamanda, çok da heyecan verici ve eğlenceli olabilirdi. Deniz, Akın'a baktı. Onunla bu maceraya atılmaya hazırdı.
"Tamam." dedi Deniz, tekrar. "O zaman, hadi başlayalım.".
Leyla'nın adını Deniz, Emre'nin adını ise Akın olarak değiştireyim:Deniz ve Akın, haritayı incelemeye başladılar. Haritanın köşesinde, küçük bir yazı gördüler. Yazı, eski bir dilde yazılmıştı. Deniz, bu dili tanıdı. Bu, **Hititçe**ydi. Hititler, Anadolu'da kurulmuş, çok güçlü ve zengin bir uygarlık olmuştu. Ama zamanla, yok olmuşlardı. Deniz, Hititlerin tarihine ve kültürüne çok ilgi duyuyordu. Hititçe'yi de öğrenmişti.
"Bu harita, Hititlere ait." dedi Deniz, heyecanla. "Bak, burada yazıyor. 'Bu harita, büyük kral Hattuşili'nin hazinesini gösterir. Hazine, Tanrıların Dağı'nda saklıdır. Ancak cesur ve akıllı olanlar, bu hazineye ulaşabilir. Bu harita, onlara yol gösterecektir.'"
Akın, şaşırdı. "Hititler mi? Gerçekten mi? Bu harita, binlerce yıllık olmalı. Nasıl bu kadar iyi korunmuş?"
Deniz, omuz silkti. "Belki de özel bir kağıt kullanmışlardır. Ya da belki de harita, bir şekilde korunmuş bir yerde saklanmıştır. Ama bunun şimdi önemi yok. Önemli olan, bu haritanın bize büyük bir hazine vaat etmesi."
Akın, Deniz'e hayranlıkla baktı. Onun bilgisine ve heyecanına hayran kalmıştı. Deniz, çok güzel, zeki ve maceraperest bir kızdı. Akın, ona karşı bir çekim hissediyordu. Ama bunu belli etmemeye çalışıyordu. Şimdi, önlerinde daha önemli bir iş vardı.
"Tamam, peki bu harita nasıl okunuyor?" diye sordu Akın. "Bu işaretler ve semboller ne anlama geliyor?"
Deniz, haritaya eğildi. "Bunlar, Hititlerin kullandığı bir tür şifreli yazı. Her biri, bir yer, bir yön, bir mesafe veya bir ipucu anlatıyor. Ama bunları çözmek çok zor. Çünkü Hititler, hazinelerini korumak için çok karmaşık ve gizli yöntemler kullanıyorlardı. Bu harita, sadece bir parçası. Belki de diğer parçaları da bulmamız gerekiyor."
Akın, Deniz'in sözlerine kulak verdi. "Diğer parçaları mı? Nerede olabilirler?"
Deniz, haritayı tekrar inceledi. "Bak, burada bir işaret var. Bu, bir tapınağı gösteriyor. Belki de bu tapınakta, haritanın diğer parçaları vardır. Ya da belki de bize, diğer parçaların yerini gösterecek bir ipucu vardır."
Akın, haritadaki işareti gördü. "Peki, bu tapınak nerede? Nasıl bulacağız?"
Deniz, haritayı çevirdi. "Bak, burada bir koordinat var. Bu, tapınağın yerini gösteriyor. Ama bu koordinat, modern bir sistemle değil, eski bir sistemle verilmiş. Bu yüzden, bunu çevirmemiz gerekiyor. Bu da biraz zaman alabilir."
Akın, Deniz'e gülümsedi. "O zaman, vakit kaybetmeden başlayalım. Bu macera, çok ilginç olacak. Hem tarihi hem de coğrafi bir bulmaca gibi."
Deniz, Akın'a gülümsedi. "Evet, öyle. Ama aynı zamanda, çok da tehlikeli olabilir. Bu harita, bize sadece hazineyi değil, belki de ölümü de gösterebilir. Bu yüzden, çok dikkatli olmalıyız."
Akın, Deniz'in gözlerine baktı. "Merak etme, ben senin yanındayım. Seni koruyacağım. Bu macerayı, birlikte başaracağız."
Deniz, Akın'ın sözlerine inandı. Onun yanında, kendini güvende hissediyordu. Ama aynı zamanda, onun yanında, kendini farklı da hissediyordu. Ona karşı, bir duygu gelişiyordu. Ama bunu, henüz kabullenemiyordu.
"Tamam." dedi Deniz, sessizce. "O zaman, hadi başlayalım."
Deniz ve Akın, haritanın koordinatlarını çevirmek için bilgisayarlarını kullandılar. Bu iş biraz zor oldu çünkü haritanın verdiği koordinatlar, çok eski ve farklı bir sistemle yazılmıştı. Birkaç saat boyunca farklı kaynaklar ve programlar kullanarak, bu koordinatları modern bir sisteme dönüştürmeye çalıştılar. Sonunda başardılar. Haritanın gösterdiği yer, **Nemrut Dağı**ydı.
Nemrut Dağı, Türkiye'nin güneydoğusunda, Adıyaman ilinde bulunan, 2150 metre yüksekliğinde bir dağdı. Dağın zirvesinde, MÖ 1. yüzyılda, Kommagene Krallığı'nın kurucusu olan **Antiochos** tarafından yaptırılan, devasa heykeller ve tapınaklar vardı. Bu heykeller ve tapınaklar, hem Grek hem de Pers kültürünü yansıtıyordu. Antiochos, kendini tanrılaştırmış ve kendine bir kült oluşturmuştu. Bu kült, hem Antiochos'un hem de diğer tanrıların heykellerini ve tapınaklarını koruyordu. Ama zamanla, bu kült de yok olmuştu. Ve Nemrut Dağı, gizemli ve unutulmuş bir yer haline gelmişti.
"Bu harita, bizi Nemrut Dağı'na götürüyor." dedi Deniz, şaşkınlıkla. "Ama neden? Orada ne var?"
Akın, haritaya baktı. "Belki de Antiochos'un hazinesi orada saklıdır. Belki de o, Hititlerin hazinesini de ele geçirmiş ve kendi tapınağına gömmüştür. Ya da belki de haritanın diğer parçaları oradadır. Bunu ancak oraya gidip görebiliriz."
Deniz, Akın'a baktı. "Oraya gitmek mi? Ama bu çok zor ve tehlikeli bir yolculuk olur. Hem çok uzak hem de çok yüksek bir yer. Hem de çok soğuk ve rüzgarlı. Üstelik, orada ne bulacağımızı da bilmiyoruz. Belki de boşuna gideceğiz."
Akın, Deniz'in elini tuttu. "Lütfen, benimle gel. Bu, hayatımızın macerası olabilir. Bu, tarihi değiştirebilecek bir keşif olabilir. Bu, bize büyük bir servet ve şöhret getirebilir. Ama bunun için, senin de benimle olman gerekiyor. Senin bilgine ve cesaretine ihtiyacım var. Lütfen, beni yalnız bırakma."
Deniz, Akın'ın eline baktı. Onun sıcaklığını ve samimiyetini hissetti. Onun sözlerine ve bakışlarına inandı. Onunla gitmek istediğini fark etti. Ama aynı zamanda, korktuğunu da fark etti. Bu yolculuk, onlara ne getirecekti? Hem iyi hem de kötü şeyler olabilirdi. Ama Deniz, kararını verdi. Akın'ın yanında olacaktı.
"Tamam." dedi Deniz, kararlı bir sesle. "Seninle gelirim. Ama önce, iyi bir hazırlık yapmamız gerekiyor. Bu yolculuk, kolay olmayacak. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak güçlü olmalıyız."
Akın, Deniz'e sarıldı. "Teşekkür ederim. Seninle olduğum için çok mutluyum. Bu yolculuk, bize çok şey öğretecek. Hem tarih hakkında hem de kendimiz hakkında. Belki de birbirimiz hakkında da."
Deniz, Akın'ın kollarında, kendini güvende hissetti. Ama aynı zamanda, kendini heyecanlı da hissetti. Bu yolculuk, onların hayatlarını değiştirebilirdi. Hem iyi hem de kötü yönde. Ama Deniz, bunu göze aldı. Çünkü bu, onun hayalini kurduğu maceraydı.
"Tamam." dedi Deniz, tekrar. "O zaman, maceraya başlayalım."
.
.
.
Umarım beğenirsinizzz🫶🏼
Eğer beğendiyseniz yorum yapar ve bölümü beğenirseniz çokkk sevinirim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YİTİK HAZİNE : AŞKIN HARİTASI
AdventureBir maceraperest kaşif ve bir tutkulu tarihçi, eski bir haritanın gizemli ipuçlarını takip ederek unutulmuş bir hazineyi aramaya koyulurlar. Yol boyunca karşılaştıkları tehlikelerle başa çıkarken, aralarındaki tutkulu çekim giderek büyür. Hem tehlik...