S.A.Y.M'DA PATLAMA - 3.Bölüm

32 7 0
                                    

Sızılar içinde gözlerimi açtım. Gözlerimi açmakta oldukça zorlanıyorum. Etrafa göz atmak istedim ama sırtımın tamamında inanılmaz bir acı var. Yüz üstü yattığım için doğru düzgün hareket edemiyorum ama odadaki nefes alışverişlerini duyabiliyorum, yalnız değilim. Daha önceden tanıdığım ama hiç çıkaramadığım bir ses " İyi misin? " diye bana yaklaştı. Sadece "Sırtım." diyebildim. Sonrasında ensemde ellerini hissettim okul üniformam sanırım sırtıma yapışmış, sırtımdan yaralanmış olmalıyım. Aynı ses " Acıyor mu ?" diye sordu ve Üniformamı kesmeye başladı. O sırada Suka Amca'nın bana yaptığı deri çantam aklıma geldi, telaşla onu ararker çantanın üzerinde yattığımı fark ettim. Umarım bütün figürlerim yerindedir. Üniformamı kesip sürekli bana, canımı acıyıp acımadığını soran o sesle sohbet etmeye başladım. Sanırım sırtıma pansuman yapıyordu, ne kadar acısa da belli etmemeye çalışıyordum. Sürdüğü ilaç gerçekten de can acımı azaltıyordu.
Biraz daha iyi hissedince, gücümü toparlayıp yerden kalkmayı başardım. Bana yardımcı olan kadına baktım yüzü o kadar tanıdık gekiyordu ki anlatamam sanki yıllardır tanıyormuş gibi hissediyorum. Bana yardımcı olduğu için teşekkür ettim. Odaya göz gezdirip, "Ne zamandır Buradayız ? "diye sordum. O tanıdık ses " Bugün ikinci gün " diye cevap verdi. Burada kalamazdım. Etrafı kontrol edip bir çıkış yolu aradım. Sonra bir sitemle:

- Burada benden başka çıkmak isteyen yok mu? Burada ikinci günümüz ve hiç kimse bir şey yapmayacak mı?

Sesi tanıdık gelen o kadın ve benimle birlikte 8 kişiyiz. Odayı karış karış arayıp odadan çıkmanın bir yolunu aradım. Odadaki diğer arkadaşlar da ellerinden geldikçe yardım ettiler fakat başaramadık. Bende oldukça Yorulmuştum bir köşeye oturup dinlenmek istiyordum. Burada ne kadar süre kalacağımız belli değil çantamda işe yarar bir şeyler var mı diye çantamı kontrol ettim. Bir şişe su, bir kaç paket kraker ve hayvan figürlerim var. Aslında oldukça zamanım var bu figürlerin bulmacasını çözebilirim. Çantadaki bütün figürleri önüme döktüm. Acaba bu hayvaların ne anlama geliyor? Sayılar , harfler...Acaba sayılarına göre sıralasam ne olur? Önce "K1 - A2 - T3 - İ4 - L5 - B6 - U7 - R8 - A9 - D10 - A11" Evet işte dizdim. Her bir hayvanın baş harfi bu harfler eğer bu rakamlarda bir sıralama ise Cevap: "KATİL BURADA"

Katil mi? Nasıl yani? Bu patlama planlanmış olsa bile Suka Amca Bunu Nasıl Tahmin etmiş olabilir? Neler oluyor burada? Hemen ayağa kalkıp yüksek sesle:

- Herkes Dursun Katil burada ! Tam da Bu odada. Bu patlamaya Sebep olan kişi şuanda bu odada!

Sesi tanıdık gelen o Kadın herkesi sakinleştirmeye çalıştı ama kendisi de telaşlı gözüküyordu. Kolumdan tutup beni odanın köşesine götürdü. Metalden büyük bir masa devrilmişti onun arkasında odurduk. Telaşlı ve korkulu bir ses tonuyla bana "Sen kimsin ? "diye sordu. "Ben Arel "diyebildim sadece.
Adımı duyunca şaşırdı. "Arel mi?" diye sordu." Evet Arel" dedim. Telaşının ve Korkusunun yerini sadece Şaşkınlık almıştı. Sonra bana dönüp "Kaşi'nin oğlu Arel mi?" diye sordu. "Kaşi mi?
Bu Babamın adı sen babamı tanıyor musun? "

- Arel ben, ben Linda senin Annenim.

Ben: Linda mı? Annem mi?

Linda: Kafanın karışmasını anlayabiliyorum. Sana her şeyi anlatacağım oğlum, hatta bu figürleri sana Suka yaptı değil mi?

Ben: E... Evet! Neler oluyor burada. Bu zamana kadar Neredeydin? Neden şimdi Ortaya Çıkıyorsun, bunca zaman neredeydin?

Linda: Haklısın ne dersen haklısın izin ver açıklayayım.

Ben: Başka bir şansım yok burada kaldık zaten.

Linda: Arel, oğlum bu Enstitüyü Baban ve biz kurmuştuk. Amacımız, yaralanan Askerler, Gaziler için bir serum geliştirmekti. Bu serum hızla yaraları iyileştirecek hatta onlara özel güçler kazandıracaktı. İlk birkaç deneyimiz gerçekten de başarılıydı. Sonraki deneylerimiz başarısız oldu. Baban bunu kaldıramadı, denek olan insanlar ölünce Baban bunun sorumluluğunu kaldıramadı.

Ben: Peki neden kapatmadınız burayı , burası neden hâlâ daha üretime devam etti?

Linda: Baban bu olaylardan sonra Bunalıma girdi, çok ağır geliyordu masum insanların ölümüne sebep olmak ve intihar etti. Babanın ölümünü duyan Sidar ve Ailesi maddi durumunun artısını kullanarak burayı ele geçirdi.
Bende Babanın intikamını almak ve burayı yok etmek için elimden geleni yapmaya çalıştım. Suka Amcan bana engel olmaya çalıştı. Çünkü Suka hep yasal yollarla bunu başarabileceğini düşünüyordu. Ta ki Sidar Onu da kaçırtıp öldürtene kadar.

Ben: Ne Suka Amca' yı Bay Sidar'ın adamları mı Öldürdü?

Linda: Üzgünüm Oğlum, Hem Babanın Hem de Kardeşinin İntikamını almak istemiştim sizin burada olduğunuzu bilmiyordum. (Göz yaşlarıyla) Özür dilerim oğlum.

Oldukça tuhaf hissediyorum, Üzgün değilim, duygusal değilim. Donup kaldım. Sırtımın acısıyla irkildim. Gözlerimi kapatıp Aklımdan sırtımın biran önce geçmesini geçirdim. O sırada büyük bir acıyla yerde kıvranmaya başladım. Annem sargı bezlerini çıkarıp yarama baktı.

Linda: (Şaşkın bir ses tonuyla) Arel yaraların oldukça hızlı bir şekilde iyileşiyor bu çok garip.

Ben acıyla yerde kıvranmaya devam ediyordum, yaralarım tamamen kapandıktan sonra rahatlamıştım. Ama bu nasıl olur? Bana neler oluyor? Çok yorgun hissediyorum. Çantamdan suyumu alıp bir kaç yudum su içtim. Duvara yaslanıp bütün bu olanları sindirmeye çalışıyorum. Buradan nasıl kurtulacağız?  Açlık... Susuzluk ..
Buradan bir an önce çıkmamız gerekiyor.

Ben: Anne Burayı Babamla sen kurdunuz bu oda hakkında en çok bilgiye sahip tek kişi sensin buradan nasıl çıkacağız? Bir yolu olmalı.

Linda: Aslında biraz daha burada kalmak bizim için daha güvenli olabilir Arel.

Ben: Bu da ne demek Anne, neden güvende değiliz. Neden burası daha güvenli. Neden hep sırlarla dolusun.

Linda: Fark etmedin mi? Arel, yaraların oldukça büyük ve derindi ve şuan sırtında bir çizik bile yok.

Ben: Bu ne demek oluyor Anne.

Linda: Sanırım patlama sırasında Tüplerde ki Serumlar kırılıp bir şekilde kanına karıştı. Yaraların hızla iyileşiyor, belki de özel güçlere sahip ola bilirsin ve bu güçlerinin daha ne olduğunu bile bilmiyoruz.

Ben: Özel güçler mi? Peki ya Şimdi ne olacak hem burada seninle beraber 8 kişiyiz ve hepimiz o patlamayı yaşadık hepimizi etkilemiş olabilir.

Linda: Aslında Doğru söylüyorsun Arel. Burada kaldığım süre boyunca bu durumu kontrol altında tutmalıyız.

Ben: Sanırım benim bir fikrim var.

Yerimden kalkıp, devrilen çelik masayı kaldırmaya çalıştım fakat oldukça ağırdı. Masayı kaldırmaya zorladım. "Aklımdan keşke bu masayı rahatça kaldıra bilseydim diye geçirdim." Masa bir anda hareket etmeye başladı. Odada ki arkadaşlar yardım ediyor galiba diye düşünüp sağa sola baktım ama kimse yoktu. Sanki bu metalden yapılmış yerinden kalkmayan masanın yerine tüy gibi hafif bir masa gelmişti. Masayı kaldırıp düzelttim. Masanın üzerine çıkıp benimle aynı kaderi paylaşan arkadaşlarıma döndüm.

Ben: Arkadaşlar! Düne kadar hiç birşeyin farkına varmadan sıradan çocuklar olarak buraya bir heyecanla geldik. Gezimiz bittiği zaman yaşadığımız bu olay belki de artık sıradan hayatlarımızın bir sonu olacak, belki de bu günden sonra hayatımız değişek fakat henüz ne güçlerimizin farkındayız ne de neler yapabileceğimizin farkında değiliz. Az önce şu üzerine çıktığım masayı Nasıl kaldırdığımı gördünüz. Hepimiz farklı güçlere sahip ola biliriz. İşte bu yüzden bunları kontrol altına alıp, şuan ki içinde bulunduğumuz bu odayı karagahımız olarak kullana biliriz ve işe buraları toplayarak başlaya biliriz.

Hiç hazırlık yapmadan yapmış olduğum bu konuşma işe yaramış olacak ki herkes odayı toparlamaya başlamıştı. Masadan inip onlara yardım etmeye başladım. Annem de işimize yaraya bilecek eşyaları topluyordu. Odayı kullana bilir hale getirdik. Oldukça yorulmuştuk. Hepmiz bir köşeye çekilip uyumak için hazırlandık. Sabah olmasını sabırsızlıkla bekliyorduk. Gözlerim kapatmak üzere camda ki şişeden bir yudum daha su içip yarına olan heycanımla gözlerimi kapattım...

KARANLIK HUDUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin