Ⅰ. Bölüm - Bileklik

16 5 5
                                    

Keyifli okumalar:)

9 yıl önce

Gökyüzü, dünyaya lanet okurcasına gürlüyor yağmur hiç durmadan yağıyordu. O gün babasının cesedinin yanında çaresizce ağlayan küçük kız, buz tutmuş ellerini yavaşça babasının cebine uzattı ve içindeki kutuyu aldı. İçinden çıkan bilekliği usulca bileğine taktı...

Günümüz

Gece Koryel

Ben Gece Koryel 19 yaşındayım. Hayır hayır kendimi böyle klasik tanıtmamalıydım değilmi? O zaman ben anlatmaya başlayayım siz zamanla beni tanırsınız zaten:)

Annemle havalimanında sarılmış, birbirimizin göz yaşlarını siliyorduk. Sahi ne ara üniversiteye gitme vaktim gelmişti? Sınava ağlaya ağlaya çalışıp mimar olacağım diye gezdiğim günler daha dün gibiydi bide üstelik mezuna kalmıştım. Bilgisayar ekranına bakarak kafayı yediğimde üniversite sınavı sonuçlarım açıklanmış ve sonunda istediğim bölümü kazanmıştım..

Şimdi ise uçağın camından bulutları seyrederken, babamın bana son son yadigarı olan bilekliğime daha doğrusu umut bilekliğime bakıyordum. Ne hissedeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Annemden ayrılmak şimdiden zor gelmişti. Umarım arkamdan çok ağlamamıştır diye geçirdim içimden. Düşüncelerle dolu geçen bir yolculuktan sonra nihayet varmıştım. Uçaktan iner inmez şehrin havasını derince içime çektim ve bilekliğimden güç alarak ilerledim. Kalacağım yurda gidebilmek için haritalardan en yakın otobüs durağına doğru ilerledim. Zira pek de bilmediğim bi şehirde taksiye binmek pek güvenli gelmiyordu, özellikle geçenlerde okuduğum bi haberden sonra. Hava çoktan kararmıştı ve en yakın otobüs durağı resmen otobana benzeyen kocaman bir yolun kıyısındaydı. Arabalar bundan dolayı çok hızlı şekilde yanımdan geçiyorlardı. Bir süre bekledim, yol az öncekine nazaran oldukça sakinleşti pek kimse geçmiyordu ama sorun da buydu otobüs de gelmiyordu. Bir süre daha beklemekten başka çarem yoktu. Bu esnada telefonumu çıkararak, Annem ve lisedeki en yakın arkadaşım olan Laleden gelen "Sağ sağlim vardın mı Gece?" mesajlarına yanıt veriyordum ki korkunç bir fren çığlığı kulaklarımda yankılandı. Refleksle geriye kaçıp başımı kaldırdığımda ise gözlerimin önünde direğe çarparak yan dönen üstü açık kırmızı bir araba vardı. Olayın şokuyla nefesim kesildi ve kazanın korkunç uğultusu kulaklarımda defalarca yankılandığında yutkunmaya çalıştım. Yardım.. yardım çağırmalıydım. Yoldan geçen arabalar ise bana mısın demiyorlardı, pislikler! Korkarak yan yatmış arabaya doğru ilerledim, arabada kanlar içinde yatan bir adam vardı. Kesik ve korku dolu nefesler alarak ona baktım, arabanın kırık camı neredeyse şah damarına batmak üzereydi. Hızla elimi araya koydum kesilmesini umursamadan hızla telefonumu çıkardım. Ambulansı arayarak sesimin titremesi eşliğinde olayı anlattım. Gözlerimin önünde birinin daha ölmesine izin veremezdim, ağırlaşan göz yaşlarımın dökülmesine engel olamadım ve sesli bir şekilde adamın başında ağlamaya başladım. Kurtulmalıydı, yaşamalıydı benim gözlerimin önünde son nefesini veremezdi. Bir umut olmalıydı.. Umut..
Evet, o an hiç düşünmeden umut bilekliğimi çıkarıp onun bileğine bağladım ona umut olsun diye..

Yurt odamdaki yatakta oturmuş burnumu çekerken ellerimdeki kana baktım. Ambulansla hastanenin kapısına kadar gidebilmiştim, sonrasına ise gerek olmadığını söylemişlerdi. Daha sonra yurda gelmiş ve odamı bularak hemen kendimi yatağa atmış yaklaşık iki saattir de burada oturuyordum. Muhtemelen saat gece 1 civarlarında olmuştu bile. Odaya göz gezdirdiğimde iki tane daha yatak olduğunu farkettim. Sanırım odada 3 kişi olacaktık. Okulun başlamasına daha zaman vardı ben erken gelmiştim. Zar zor yerimden kalkarak lavaboya gittim. Aynada büyük bir kırık vardı, Ayna mı daha fazla dağılmıştı yoksa ben mi..?
Sadece ellerime değil aynı zamanda ruhuma ve tüm karanlık sayfalarıma işlemiş olan kanları yıkayarak akıttım. Sonra yüzüme soğuk bir su çarpıp berbat görünen suratıma baktım. Mavi gözlerimin altında kalan morluklarıma karışmış olan çillerimle ve rengi solmuş dudaklarımla sanki kazayı o adam değilde ben geçirmiş gibiydim. Bilekliğim bana her dakika yokluğunu hissettiriyordu. Derin bir nefes aldım. Ben Gece Koryel'dim ne yollar geçmiş fırtınalar aşmışken bir rüzgarda savrulacak halim yoktu. Buna da bir şekilde katlanabilirdim değil mi?

UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin