BÖLÜM 21: SADECE BİR ŞARKI AMA KOCA BİR HAYAT

41 5 0
                                    

-
Şarkılar;
Devriliyorsam, Ferhat Göçer
Beni Hatırladın Mı?, Cem Adrian & Birsen Tezer
Son Durağın, Kahraman Deniz
Yıkılmam Asla, Ayça Özefe
-

                       •Gözde'nin Ağzından•

İnsan; kendini neye inandırırsa, neyi gerçek kabul ederse o olurdu doğruları, gerçekleri, inanç bildiği, kandığı.
Ben bugün, onca kavgamıza rağmen bugün, anlıyordum bunca zaman kendimi kandırdığımı. Polat'ın beni affettiğine, kızgınlığının geçtiğine, kırgınlığını dindirdiğime inanmıştım. Bunu gerçek olarak kabul etmiş ve buna kanmıştım.
Ama bugün o taşlar tamamen yıkılmıştı, ben asıl görmem gerekenlere gözlerimi sımsıkı kapattığımı fark etmiştim.
Canımı yakan diğer bir husus ise, bu kadar debelenmeme rağmen hiçbir şey başaramamış olmamdı.

Çok kez örgütlerin içine sızmıştım, evlere girip dosya almıştım, adam yakalamıştım ama kardeşimin gözünde hâlâ değer vereceği bir insan değildim.
Belki bunu söyleyerek ona haksızlık ediyordum ama yine de benim hislerim böyleydi, bundan sonra da ona karşı hislerimi açık edecektim ki benim duygularımı, acılarımı tüm çıplaklığıyla görsün.

Dördüncü şişeyi hızlı bir şekilde kafama dikerken Samet elini uzatarak şişeyi elimden aldı.
"Azıcık yavaş," dedi, elimdeki birayı ortamıza koydu.
Üç şişeyi hızlıca bitirmiş olmam daha çabuk etki göstermesine neden olmuştu, bu da duygularımı konrtol edemediğimden akan göz yaşlarıma hakim olamamak demekti.

Yağmur yavaştan çiseliyordu, anlaşılan o da benim gibi yavaşça ağlayacaktı.
"Galiba İstanbul bana üzüldü," diyerek düşüncelerimi dile getirdim kafamı gökyüzüne çevirerek.

Bir müddet sessizlik oluştu, birkaç dakikalık sessizliği o bozdu.
"Bana söylemek istediğin bir şey var mı?" diye sorduğunda ona lanetler okumaya başladım.
En nefret ettiğim soru buydu, en karşı koyamadığım soruydu kendisi.
Tabi ki de ona anlatacağım, anlatmak istediğim çok şey vardı ama benim hayatım perdenin ardındaki sırları gizleyen kulisti.

Bakışlarımı yavaşça ona çevirdim, gözlerim dolmuştu ve az sonra taşacaktı. Dudaklarımı araladım konuşmak için ama sesim titrer diye korktuğumdan biraz daha sessiz kaldım.
Yutkundum, burnumun ucu sızladı; kelimelerimi özenle seçmeye çalışırken şarkı sözlerinin arkasına saklanmayı tercih ettim yine.
"Artık şekersiz içmeye başladım kahveyi.
Çok düşünüp az konuşuyorum babam gibi.
Yok hayır hiçbiri senle alakalı değil.
Halin hatırın nasıl diye sordun ondan dedim."

Başını eğdi ve hafifçe gülümsedi, o esnada benim gözümden bir damla yaş aktı. Ardından bir tane daha ama gıkım çıkmamıştı.
"Devriliyorsam, ha?"
Şarkı tahmini doğruydu ama benim istediğim cevap bu muydu, emin değildim.

"Annemin mp3'ünde kalan tek şarkı," diye bir açıklama da bulundum, hâlbuki sormamıştı bile.
"Bir zamanlar, yani o zamanlar sadece bunu dinliyordum."

"Ben de..." cümlesinin geri kalanını getirmediğinde ona döndü bakışlarım.
Göz göze kaldığımızda hafifçe gülümser gibi oldu.
"Senden geriye kalan sesini," diye devam ettiğinde sanki kalbimi kızgın yağa batırıp çıkarmış ve tekrar batırmıştı.

"Nereden... Ben sana hiç ses bırakmadım ardımda."
Lale'ye çok sık ses atmazdım, genellikle o atardı ya da telefonda konuşurduk. Aynısı Buse için de geçerli olduğundan ikisini kafamda elemiştim. Fakat başka seçenek de kalmamıştı ortada.

"Ah, mesajlarımı okumadığın için bilmiyorsun tabi. Nazlı seni ses kaydına almış, olası bir olayda yaymak için herhalde. O sesleri dinliyorduk Duman ile."
Gözlerimden bir yaş daha süzülmüştü.
Gözyaşım pıt, kalbim çıt hesabı.

BİLİNMEYEN DUYGULARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin