×4

160 24 17
                                    

Seungmin Felix'in omzuna tutunarak yavaş yavaş yürümeye çalışıyordu, zayıf olan onu taşımakta zorlansa da başka seçeneği yoktu arkadaşını öylece bırakmazdı.

"Seungmin, bu halde devam edemeyiz bacağın daha kötü olmadan geri dönelim bence."

"Haklısın Felix, iyileştikten sonra tekrar geliriz."

Felix iç çekti gerçekten vazgeçmeyecekti bu çocuk.
Karanlık ormanda yürüyorlardı. Sessiz olmaya özellikle dikkat ediyorlardı.

"Felix sanırım yanlış yoldan gidiyoruz burdan az önce de geçmiştik geri dönelim."

"Tama-"

Birlikte arkaya döndüklerinde korkudan kas katı kesilmişlerdi çünkü önlerinde tam 8 tane vampir vardı. En öndeki iri cüsseli, hoş giyinimli bir vampirdi, kesinlikle kraliyet ailesine mensup olmalıydı çünkü kafasındaki görkemli tacı görmemek için kör olmak gerekirdi. Bir adım gerisindeki vampir ise diğerine kıyasla biraz kısa boyluydu ama onunda güçlü olduğu giydiği kıyafete rağmen belli olan kaslarından anlaşılıyordu. Diğerleri ise zırh giyinmişlerdi ve yüzleri görünmüyordu.
Bizi yeni mi görmüşlerdi yoksa daha en başından beri bizi takip mi ediyorlardı.
Felix korkuyla bir adım geriledi. Bende mecburen geri adım attım ama ne yazik ki yaralı olan bileğim buna bile müsade etmedi yere kapaklandım.

"Felix, kaç!"

"Saçmalama Seungmin, beni saniyesinde yakalarlar."

Bu kesindi üstelemedim, ikimiz de doğal olarak hala olayın şokundaydık. Önümüzdeki vampirler hiç konuşmuyor Felix ve beni daha çok geriyorlardı.
Nihayet soylu olan ağzını açtı.

"Bizim bölgemize girmek için deli olmak gerek. Alın bu delileri."
Arkadaki askerler emir aldıkları gibi kolumuzdan tutmuş bizi zorla sürüklemeye başlamışlardı.

" Ya bir dakika, durun, yanlış anlaşılma var, bırakın bizi.."

Felix çaresizce çırpınıyordu. Bense kaderime teslim olmuştum sanki. İçten içe yakalanacağımızı biliyordum. Pişman olduğum şey ise Felix'i de peşimde sürüklemekti.
Zorla da olsa yürümeye çalışıyordum çünkü askerler soluk bile aldırmıyorlardı.

"Felix ,özür dilerim."
Ağlamamak için kendini zor tutan Felix için son damla olmuştu sözlerim. Hem ağlıyor hem de askerlere yalvarıyordu.

"Arkadaşımın bileği yaralandı. Yürüyemiyor lütfen, lütfen yavaş olun."

Sözleri kalbime bir ok gibi saplandı bu halde bile beni düşünüyordu ama askerlerin umrunda bile değildi.

"Hey, sen öndeki iri olan."
Soylu durdu. Napıyorsun dercesine Felix'e baktım.

"Evet sana diyorum baksana ."

"Changbin ne diyor şuna bak sesini kesmezse şuracıkta alırım canını."

"Tamam efendim."

Changbin arkaya askerlerin yanına geldi ve tam Felix'in önünde durdu.

"Ne var?"
İkisi göz göze geldi, Felix'in kalbi tekledi ama karşısındaki adamda hiçbir duygu belirtisi bile yoktu..

"Arkadaşımın bileği burkuldu yürüyemiyor."
Seungmin'i gösterdi.

Changbin, küçük olana cevap vermeden Seungmin'in yanına geldi ve onu kucağına aldı.

"Bıraksana beni, napıyorsun, indir beni hemen."

Yumruklarım kaslı olana işlemiyor gibiydi hiçbir sarsılma bile yoktu. Sözlerimi de hiç kââle almıyor gibiydi. En sonunda pes ettim. Yürümekte baya zorlanıyordum zaten.

BLOOD🩸CHANMINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin