65 10 115
                                    

polis minho evinin altında bulduğu gizli oda ve vücut parçalarını polise ihbar etmek için yoldaydı. psikopat minho bunca zamandır yakalanmamak için her şeyi yapıyordu. polisler ne zaman kendisi hakkında bir kanıt bulsa, eğer o an psikopat kişiliğindeyse o kanıtları gizlice yok ediyordu. buna rağmen şimdi kendi kendini ihbar etmek için polis merkezine doğru ilerliyor. ironik. psikopat minho'nun bundan haberi olsa kesinlikle kendisiyle dalga geçerdi.

ve haberi oldu da. minho'nun başına kolay kolay kötü şeyler gelmez. polis merkezine birkaç metre kala minho tekrar psikopat kişiliğine geri döndü. normalde bu kadar sık kişilik değiştirmezdi, böyle olduğu zamanlar çok nadirdi. 

psikopat minho etrafına baktı ve polis merkezini gördü. polis minho'nun ne yaptığı, neleri gördüğü aklına geldi ve o an ne yapmak üzere olduğunu anladı. gerçekten ucuz kurtulmuştu. o kalpleri ve gözleri başka bir yere götürmeliydi. belki de gerek kalmazdı buna, bölümün sonlarına doğru ne olacağı belli olmaz sonuçta. 

şimdilik evdeki vücut parçalarını boşvermeye karar verdi minho çünkü yakması gereken bir ceset vardı. hızla jisung'un yanına gitti. 

ama jisung'un yanına ulaşamadan yolda biriyle karşılaştı. felix yine de minho'ya tamamen güvenememişti, minho'nun peşinden gitmek için dışarıya çıktığında çok geç olmuştu. minho çoktan gözden kaybolmuştu. felix yine de belki bulurum diye jisung'u aramaya başlamıştı ama yanlış kişiyi bulmuştu, en muhattap olmaması gereken kişiyi. hızla minho'nun yanına gitti.

"ne yaptın jisung'a? nerede o şimdi?!"

"evindee"

"yalan söyleme amk. evine bakamayacak kadar salak mıyım sence! jisung nerede? hani intihar etmemesini sağlayacaktın?!"

minho bir an duraksadı ve bıkkınlıkla iç çekti.

"jisung'un gerçekten nerede olduğunu bilmek istiyor musun?"

"tabii ki istiyorum amk"

"gel benle"

deyip yürümeye başladı minho. felix şaşkınca arkasından baktı. minho'ya güven olmayacağını çok iyi biliyordu ama böyle başıboş yürüyerek koskoca şehirde jisung'u bulamayacağını da biliyordu. bu yüzden minho'yla arasına mesafe koyarak onu takip etmeye başladı.

bir süre sonra minho'nun evine geldiler. minho evine girerken felix kapıda durup onu izliyordu.

"gelmeyecek misin?"

"neden geleyim? sen jisung'u getir"

"uyuyor. onu görmek istiyorsan sen gel."

felix kararsızdı, hala kapıdan içeriye bakıyordu. 

"uyandır o zaman. içeriye gelmeyeceğim."

"uyandırayım mı? ama jisung çok yorulmuştu. onu rahatsız mı etmek istiyorsun?"

"istemiyorum ama bu evin içine adımımı dahi atmayacağım. jisung'u da alıp gideceğim bu yüzden onu buraya getir."

ikisi de bir süre sessiz kaldılar. minho jisung'u uyandırıp uyandırmamayı düşünüyor gibi yapsa da aslında felix'i nasıl içeri sokacağını düşünüyordu. felix ise evin içini falan inceliyordu. minho'nun ayakkabılığı kapının hemen yanındaydı ve içindekiler görünüyordu. sonra bir şey fark etti felix.

"jisung buradaysa ayakkabısı nerede?"

"ayakkabısı mı? göstereyim." 

deyip ayakkabılığa yaklaştı minho ve felix de onu izliyordu. minho sanki jisung'un ayakkabılarını gösterecekmiş gibi ayakkabılığa yöneldi ama bunun yerine aniden felix'in kolundan tutup onu hızla içeri çekti, kapıyı da arkasından kapattı. felix ise beklemiyordu böyle bir şeyi, bu yüzden şaşırmış ve karşı gelememişti. 

kill your parents | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin