-Algın Alaz AKTÜRK-
-Mustafa Ali GÖÇMEN-
---------------------
-Yaş 18, aylardan temmuz-"Oğlum artık kendimi derslere vereceğim, annem yakınıyor 'derslerine hiç çalışmıyorsun' diye. Kendimi işlevsiz bir piç gibi hissediyorum."
"Kanka alınma ama zaten öyle değil misin? Yani tek yaptığın Mustafa Ali ile kavga etmek."
"Üstüme iyilik sağlık Ömer ne yalancı çıktın sen. Dost dedik koynumuz da besledik yılan çıktın. İşte ne demişler, besle kargayı oysun gözünü."
"Hayvana benzetme oyunun bitti mi kanka?"
"Evet."
Benim karşımdan geçtiğinden bihaber, benim hakkımda konuşuyordu. Ders hakkında konuşması ise sesli ve alaycı bir kahkaha atmama neden oldu. Bütün olağan dışı şeyler bir araya gelse de, Alaz ve ders kelimesi kadar saçmalık barındırmazdı.
"Hiç güleceğim yoktu Alaz. Boşu boşuna kendini kandırma yavşak, öyle bir şeyin gerçekleşmeyeceğini hepimiz biliyoruz."
Sert adımlarla karşıma gelip, yakamı kavradı ve dişlerini sıkarak yüzüme doğru tısladı:
"Var mısın lan iddiaya, sikik."
Bende onun gibi yakalarını kavradığım da konuştum:
"Neyine lan."
"Ne istediğime kazandıktan sonra kara vereceğim, ama sen istersen şimdi söyleyebilirsin."
Yakalarından ellerimi çektim ve ellerimle, yakalarımdaki ellerinden kurtulup ondan uzaklaştım. Biraz düşündüm ve aklımdaki tilkiler güzel bir fikir ortaya attı. Algın Alaz çok onurlu ve gururlu bir çocuktu. Eğer onun hakkında onurunu kıracak bir şey söylerlerse sinirden deli döner ve eşek sudan gelinceye kadar döverdi. Ama işler değişir bunu kendi ağzından derse ki büyük ihtimalle demezdi, evden dışarıya adım atamayacak hâle gelirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISA HİKÂYELER
Casuale! Her başlık ayrı bir hikaye konusudur, birbirinden bağımsız okunabilmektedir !