(Şimdiki zaman)
"Nasıl kolaymış?" Diye düşünüyordum camdan saf bulutlara bakarken. O kadar güzeldi ki meleklerin üzerine koyduğu boncuklar saflıktan kayıyor ve aşağıya doğru süzülüyorlardı.
Kemikli elleri ince bileğimi bulduğunda bedenimi kendine döndürdü, ev sıcacıktı, dikkatimi çeken şey gri duvarın köşesinde pembeyle boyanmış pati izleriydi.
Evinin duvarının boyalarını genelde random desenlerde kaplardı. Ama her zaman kusursuz gözükürdü.
Bedenimi kendine çekti ve aramızda neredeyse 20 cm vardı. Başımı kaldırıp ona baktığımda başıyla birlikte görüş açıma giren altın rengi parlak avizenin yansımasında ikimizi gördüm. Yüzümde minik bir gülümseme oluşurken minik bedenimi kendine çekti ve sarıldı.
Az sonra bana küveti hazırlayacağını söyledi. Kendimi pofuduk beyaz yatağa bıraktım ve aklımdan akan melodileri dinledim. Ne güzel hissettiriyordu.
Geldiğinde iki tane beyaz bornoz ve kıyafetler götürdü. Ben de yavaş ve paytak adımlarla arkasından gittim. Önce küvete kendisi oturdu, sonra beni bileğimden çekip kucağına oturttu.
Su kırmızıydı, sıcaktı ve buhar çıkıyordu. Aynı zamanda suyun yüzeyinde yüzen kurutulmuş gül yaprakları vardı. Kolunu dışarı çıkardığında damlayan suları ve belirginleşmiş kaslarını inceledim.
Bana yanda duran raftan yeşil bazı doğal taşlar verdi ve suyun içine bıraktık. Ona baktım, gözlerim önce gözlerindeki parıltılarıma gitti, sonra kızarmış dudaklarına. Gülümsüyordu, dolgun dudakları öldüğüm gülüşü sayesinde ince bir çizgi halini almıştı. Benimki de öyle olmalıydı, aniden dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
Ateş kendini göğüslerimizde korlarken kemikli ve uzun ellerinin kalça bölgeme tutunarak yavaşça içime doğru ittiğini hissetmiştim.
Kipriklerim hala perdelerim için gümüşten bir süs olurken ben gözümü açmamış, sessizce devam etmesini istemiştim.
Ancak bu kısa sürmedi, yavaşça ellerini çıkardığı gibi deliğim penisini kavradı, içim aletiyle seğiriyordu ve ben derin nefesler alıyordum.
Şuan bana bakıyordu ve kucağında rahat hissediyordum, kendine özgü bu tavırlarına bayılıyordum. Penisi hâla içimde işini yaparken mayışmışlıktan kendimi çıplak göğsüne bırakmıştım, duvarlarım tatlı lolipopla karşılaşmış yanaklar gibi penisini yalıyordu ve göğüs kaslarına değen göğüs uçlarım içinde bulunduğum durumdan dolayı sürtünerek hassaslaşmıştı.
Yandan aldığı jiletler benim buğulu görüşümden algılanamamıştı ancak kolumun üstünde hissettiğim sızıyla ayıldım, bakışlarım hemen koluma çevrildiğinde beyaz tenimden sızan kırmızı kanın yine kırmızı suya kayıp görünmez olduğunu ve karıştığını gördüm.
Ayılmıştım ve canım yanıyordu. Şimdi bana da bakmıyordu. Her kesiğinde verdiği acının oranı artıyordu ve kesikleri derinleşiyordu. Bir kesik daha ve bir tane daha.
Kolumu geri çekmeye çalışmıştım ancak eliyle tutmuştu. Elleri şuan soğuk ve demir bir kelepçe vaziyetindeydi benim için, hiçbir şekilde kaçmama izin vermiyordu.
Gözyaşlarım da suya karışmaya çoktan başlamıştı. Giderek onun büyüleşmiş haline ve aldığı zevke bakıyordum. Başım dönmeye başladığında artık buna dayanamayacağımı kesinleştirme üzerinde kendimle konuşmaya başladık.
En son hatırladığım kayan bilincim ve çıplak omuzlarımda tutarak beni beyaz küvetten çıkarmasıydı. Geride kanlar ve gözyaşlarıyla dolu bir gölet bırakmıştık.
Şimdi bu bana pek bdsm olmuş gibi gelmiyor, defterlerimde yoğun bdsm yazmış olduğum romanlar var ve bu onun yanında biraz da benim duygu durumlarımdan dolayı soft kaldı ama kesinlikle yoğun seviyordum, bunun için nasıl devam edecek bilmiyorum ama yapıyom işte bir şeyler...
Keske kedim olsaa! :((
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Dark_bluenight"
Teen FictionSonunda itaat edilmeye ikna edilmiştim ama sevgiden... gözüm ondan başkasını görmüyordu ve kim beyazdan saf bulutları görmek istemezdi ki? •bxb var rahatsiz olan okumayabilir •bdsm tarzi olucak