-the waves-

203 2 0
                                    

    Kesinlikle en güzel günümdü ama o günümün cezasını nasıl çektiğimi her hatırladığımda sinir krizi geçiriyordum.
  "Söylesene bana papatya... Nasıl güzel korkuyorsun?"
  Öncelikle babam gözlerimi bağlamıştı, sonra annem kollarımı tutmuştu, korkudan buz gibi olmuş tenime inen kızgın tokatlar, yumruklar, tekmeler sanki oradan çıkmamam için bir zorunluluk oluşturmuştu bana...
  Ertesi gün gün doğduğunda benim için çok bir anlam ifade etmiyordu, sarıydı, turuncuydu şahsen bana portakalı hatırlatıyordu ama ben hatırlamıyordum. Tüm zihnim dün kanayan ve yarılan bölgelerimin kan kırmızısı ve şimdi boraran bölgelerimin morluğuydu. Ve ailemin gördüğüm kara kalbiydi.
  Annem gelmişti, uyandığımı ve yatakta oturduğumu görünce yanına krem aldı, yavaşça yanıma oturdu. Hep narin olduğumu biliyordu ama ben bunun gerçek olmasından nefret ediyordum neden? Neden? Böyle olmamalıydı.
  Normalde yanıma geldiğinde geri çekilmemi veya kafamı ellerimin arasına almamı beklediğini biliyordum ama istediğini vermemek için bunu yapmadım. Sanırım sskin günündeydi çünkü zarar vermemişti. Elindeki kremi tüm vücuduma sürdü çünkü vuruşlardan etkilenmeyen bir yerin kalmamıştı.
  Biliyordum? En başından beridir Deniz'in de beni sevdiğini biliyordum? Ya da o kadar acınası bir haldeydim ki buna inanmak için türlü bulmacalar üretmiştim beynimde?
  Kendimi boş ve beyaz bir oda arasında kapana kısılmış gibi hissediyordum, cam da yoktu. Ama gerçekliğe döndüğümde önümde cam vardı, masmavi gökyüzünü gösteriyordu ancak evin alçağındaydı, bunun için camı açtım, ne olursa umursamıyordum.
  Aşağı atladım, yumuşak bir iniş olmasına imkan yoktu, kolumun üstüne düşmüştüm. Zaten yaralı bir çocuğun yüksekten düşmesi ne kadar sağlıklıydı? Bu hayatta sağlıklı olan hiçbir şey yoktu.
  Koşuyordum, saatim yoktu ancak güneş tam karşımdaydı, yaz sıcağı uzun beyaz tişörtümden içeri geçip cildimi yakıyordu. Kısa bir süre taparcasına o büyük güneşe bakmıştım, çok güzeldi. Sanki brni beklediği yer yakınımmış gibi hissetmiştim. Güneş tam tepeme gelmesine az kalmıştı bunun için koştum, meydana koştum, meydanına koştum.
  "Neden koştun?"
  Nefes nefese kalmıştım ancak sesini duyduğumda beynimde bazı kıvrımların titreştiğini hissediyordum. Bana kesinlikle iyi geliyordu.
  Hiç düşünmeden "evden kaçtım" dedim. Ne? Der gibi bana baktı ama omzumu salladım zaten yorgundum, gözlerim bile odaklanmakta zorlanıyordu çünkü çok geç uyumuştum ağrılardan, onun güzel yüzünü odaklayamamak benim için bir tokat gibi olmuştu ama kendime kızamazdım.
  Gerçekten çaresiz hissediyordum bazen ama huzurumu onda buluyordum. Onun için ince kollarımı beline doladım. O da kollarını ince belime dolamıştı zaten. Aramızda 7 yaş olduğu için benden nerdeyse yarım kadar büyüktü. 6 yaşındaydım ve o da 13 yaşındaydı.
  O zamandan beridir yanında yaşıyordum. Bana ne derse yapıyordum. Gerçekten buna ihtiyacım vardı çünkü.
  (Şimdiki zaman)
  Az sonra yazarım şimdi uykum var
Kafam karışık olabilir bu arada ben de yazdıklarımdan pek anlamıyorum aceba bu çok rastlanılan bir durum mudur? Belki benim akılsızlığımdır?
  Sunu da söyleyeyim dedim, bu bölümün adı waves çünkü aralarındaki sıkıntıyı konu alıyor. Ayrıca kitabın konusu: narin bebeğimizin her seye evet diyebilen bir yapısı ve yetistirilme şartı vardı ancak bağlandığı kişi -deniz- ya kendi çıkarlarını düşünüyorsa?

Sizi seviyor'mm!
 

"Dark_bluenight"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin