-CozyDark-

293 5 0
                                    

İçimden milyonlarca kez özür dilemiştim adına. Zihnim... Ne ara bu hale geldim hiç bilmiyorum sadece içimde bir kibritin ateşi giderek büyüdü...
Aklımda adları altın harflerle kaplı olan kişi, ne zaman beni üzse şuan olduğu gibi kurumuş gül rengi kan lekeli gri duvarlar hayal ederek rahatlatırdım kendimi...
İnsan bir şey söyleyemiyormuş o güldükten sonra. Her ne kadar sisli ve kapalı havalar beni mayıştırdığı için güzel gelse de gülüşündeki sıralı beyaz dişleri minik bir güneş doğuruyormuş gibi hissediyordum.
Ellerindeymiş gibi hissediyordum ve buna razıydım. Hasret kalmaktansa ölmek daha çekici geliyor gözüme.

Derin bir nefes çekerek yan odaya oturduğu siyah koltuğun yanına kadar geldim. Kalkmamıştı bile, buna takılmamam gerektiğini düşündüğüm için tekrar nefes aldım.
Beni izliyordu, bende onu izliyordum.
"Özür dilerim..."
Beni gören birisi neden özür dilediğim konusunda benimle kavga bile ederdi ama onu seviyordum ve bu sevgi 11 yıldır mavi denizler kadar köpürüyordu, çok benzetiyordum kesinlikle kalbimde eşsiz bir yeri vardı...
Şuan özür diliyordum çünkü az önce boğazımı sıkmıştı. O sıktıysa ben niye özür diliyordum? Çünkü ona bağırmıştım ve onun yanındayken yapmamanız gereken şey kendinizi korumaktı. Artık alışmıştım, sadece bir atak olarak görünüyordu gözüme.
"Senin özürünü neden kabul edeyim?"
Sesini duymak bile sarsılmama sebep olmuştu, kesinlikle çok fazla mutluluk hormonu üretiyordum. Mutluluktan ve heyecandan ellerim terlerken dudağımı ısırdım ve konuştum.
"Çünkü bir daha yapmayacağım Deniz..."
"Afferim, şimdi kucağıma otur."
Minik adımlarla gidip kucağına oturmuştum. Hertarafım ateş içinde yanıyordu.
Eli kalçama gitmişti. Anında beni kucağına aldı, beni karşıdaki gri koltuğa bıraktı. Sırtımın koltuğun kumaşına temas ettiğini hissetmiştim, hızla üstümü çıkardı, şimdi çıplak tenim deyiyordu.
Parmakları pembe göğüs uçlarıma gitti, gözleri pembe dudaklarımdayken iki parmağıyla okşuyordu. Birazcık gıdıklanıyordum ama içimdeki mezarlıktaki ölülerin toprağına çubuk sokuyormuş ve çıkartıyormuş gibi hissediyordum kesinlikle ölü ruhunun işlediği toprakları yeşertiyordu...
Kırmızı dudaklarını açık dudaklarıma uzattı, gözlerim kapalıydı, bedenimi bedenine yaslamıştı çekerek, yumuşak dudaklarını öpüyordum.
Heyecandan parlayan gözlerimle ona bakarken bana kısaca sırıtıp ayağa kalkmıştı, telefonunu almış ve odayı terk etmişti. Yanaklarım al al olmuştu, yanımdaki sweati giydim ve odadan çıktım.
11 yıldır onu seviyordum, 6 yaşındaydım, annem beni gece dolaştırıyordu çünkü çok sıkılmıştım. Kesinlikle kimse beni önemsemiyordu bunun için tüm gün kâğıtlara mor, mavi, sarı, yeşil renkler sürmüştüm. Günün sonunda annemin yanına gelip yanında ağlamam ve bunalmış sesler çıkarmamla derin nefes almış ve beni dışarı çıkarmıştı.
Deniz'i bir abi gibi görüyordum çünkü benden 7 yaş büyüktü, o zaman bile çok olgundu, hep siyah giyiniyordu ve güçlü bir aurası vardı. Bana çilekli lolipop hediye etmişti, şaşıran yüz ifademe gülümsemiş ve kahverengi saçlarımı okşamıştı.
Anında yanaklarım kızarmıştı ve yanından uzaklaşıp annemin aynında gitmiştim, güneş batmaya başladığı için gri görünümler oluşturmuştu ve hâla beni görebilirdi.
O zaman eve gittiğimde garip bir şekilde onun yanında olmak ve ona temas etmek istediğimi fark etmiştim.
Her gün aynı saatte dışarı çıktım sanki ondan uzak kalmak bana acı veriyormuş gibi...
Bir hafta sonra onu görmüştüm, minicik bedenimle yanına koştum, kollarımı öne uzatıp ona sarılmıştım, tekrar saçlarımı okşamıştı.
Gözlerim dolmuştu, bunu fark etmişti. Uzun ve kıvrık kirpiklerimin üstünden parmağıyla okşayarak silmişti göz yaşlarımı, daha önceden annemden veya babamdan bu davranışı görmediğim için daha çok ağlamaya başlamıştım kahkaha atarak yanındaki yaşıt arkadaşına bakıyordu, minicik bedenimin beline kolunu geçirdi.
Bu davranışı karnımda kelebekler uçuşturduğu için ona bakmıştım. Gülüyordu sadece.
"Gel..."
İlk defa sesini duymuştum ve bu kesinlikle büyüleyiciydi, o zaman bile başımı döndürüyordu. Elimden tuttu, yan sokağa girdik ve hunharca koşmaya başladık. Gülüyorduk hatta çığlıklar dönüşüyordu, kadınlar camdan bakıp çok ses çıkardığımız için bağırıyorlardı ama iki çocuk ne kadar ses çıkarabilirdi ki en fazla?
Çok eğlendim, kahretsin çok eğlenmiştim. Beni evime bıraktıktan sonra bana her salı öğlen burada olacağını söylemişti.
Ne kadar sevindiğimi tahmin edin...

"Dark_bluenight"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin