Arkadaşlar bundan sonra kişileri satırın başına yazıp, yanına iki nokta koyup cümlelerini yazacağım. Öbür türlü anlaşılmıyor çünkü!
Bana çok yakındı, gözlerimin içine bakıyordu, sonra birden kulaklığımın bir ucunu kulağımdan çıkartıp kendi kulağına taktı ve dinlemeye başladı.
Draco: Sen de mi Altüst Olmuşum dinliyorsun?
Lia: En sevdiğim şarkı!
Draco: Benim de.
Lia: O zaman bu şarkı bizim şarkımız olsun. Birbirimizi özlediğimiz zaman gece ise yıldızlara bakıp bu şarkıyı söyleyelim. Eğer gündüz ise gözümüzü kapayıp söyleyelim. Tamam mı?
Draco: Tamam.
Draco'dan:
Lia'nın söylediği fikri çok beğenmiştim. Kendimi yalnız hissettiğim zaman bu şarkıyı söylüyordum. Şimdi bir anlam kazanmış oldu. Bu, artık bu şarkıyı daha sık söyleyeceğim anlamına geliyor.
Lia'dan:
Draco'yla uzun bir süre bakıştıktan sonra kafamı yıldızlara çevirip düşünmeye başladım. Draco abimden bu kadar nefret ederken benimle nasıl bu kadar iyi anlaşabiliyordu? Ben bir Potter'ım ne de olsa! Aklımda bu düşüncelerle birlikte ayağa kalkıp Draco'ya elimi uzattım.
Lia: Hadi kalk. Saat geç oldu odaya gidelim.
Draco: Tamam.
Elimi tutup ayağa kalktı ve odamıza gittik. Odaya geldiğimizde pijamalarımı alıp banyoya gittim. Kapıyı kilitledim, suyu açıp musluğu sıcağa çevirdim. Suyun altına girdiğimde içime bir rahatlama çöktü. Duş aldıktan sonra saçlarımı kuruttum ve pijamalarımı giyip banyodan çıktım. Çıktığımda Draco uyuyordu. Onu uyandırmamaya dikkat ederek yatağıma yatıp uyudum...
Ağlama sesiyle uyanıp saate baktığımda gecenin köründeydik. Saat 01.34'tü. Sol tarafımdaki yatağa dönüp baktığımda ağlayan kişinin Draco olduğunu fark ettim ama uyuyordu. Büyük ihtimalle kabus görüyordu. Hemen kalkıp yanına gittim. Yatağının kenarına oturdum ve ellerini tuttum.
Lia: Draco uyan, kabus görüyorsun.
Ama uyanmadı.
Lia: Draco, uyan hadi. Benim, Lia.
Draco uyandığında beni görür görmez sarıldı. Hala ağlıyordu. Ne gördüğünü o kadar merak ettim ki! Ama anlatmak istemeyebilir diye düşünüp sormadım. Ağlaması durunca kendi yatağıma gitmek için kalktım. Ama gitmeme izin vermedi. Kolumu tutup bana baktı.
Draco: Sabaha kadar yanımda yatsan olur mu?
Lia: Olur.
Böyle dedikten sonra yanına yarı oturur pozisyonda yattım. O da benim kucağıma yattı. Tamamen sakinleşmesi için saçlarını okşamaya başladım. Hoşuna gitmiş olmalı ki hemen uyudu. Yanından gitmedim çünkü bir daha uyanıp beni yanında göremezse daha çok korkabilirdi. Yaklaşık yarım saat sonra ben de uykuya daldım.
Sabah...
Draco'dan:
Sabah uyandığımda gördüğüm kabusun etkisinden çıkamamıştım. Yanımda Lia'nın uyuduğunu görünce yüzüme bir gülümseme geldi. Benim tekrar uyanma ihtimalimi düşünüp yanımda kalmış olmalıydı. "Ne kadar düşünceli bir insan!" dedim kendi kendime ve ona tekrar hayran oldum.
Lia'dan:
Sabah uyandığımda beni izleyen bir çift mavi gözle karşı karşıya geldim.
Lia: (Uykulu bir sesle.) Draco, sen ne zaman uyandın?
Draco: 5 dakika falan oldu.
Lia: Neden beni uyandırmadın? Derse geç kalmadık değil mi?
Draco: Hayır, merak etme geç kalmadık.
Lia: E hadi o zaman hazırlanıp derse gidelim yoksa geç kalacağız.
Akşam...
Arkadaşlar normalde önceki hafta yayınlayacaktım ama bilgisayarımın şarjı bitti ve şarj kablosu bozuldu o yüzden bilgisayarımı açamadım dolayısıyla yeni bölüm de atamadım. Umarım ir daha böyle bir sorun yaşanmaz. Bye!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTÜST OLMUŞUM
FanficAdımız Lia Potter. Abimiz Harry Potter. Kankamız Pansy Parkinson. En yakın arkadaşımız Hermione Granger. En yakın erkek arkadaşımız Ron Weasley. Düşmanımız Astoria Greengrass. Sevgilimiz Draco Malfoy. Arkadaşlarımız Luna Lovegood, Ginny Weasley, Ced...