Uyanalı yaklaşık bir saat oldu. Tavana bakıyorum öylece. Kamer'i düşünüyorum. Mavi gözlerini düşünüyorum. Onlarda kaybolduğum kıymetli zamanları düşünüyorum. Nasıl da seviyordum gözlerinin her ayrıntısını aklıma kazımayı. Nasıl da harika bir rüyaydı. Gerçek bir rüyaydı. Sonu kötü ama başı güzel olan muhteşem bir rüyaydı. Kalbim nasıl da kavruluyor içeride imkânsız olanın aşkıyla. Nasılda yanıyor alev alev. Çığlık çığlığa haykırıyor da nasıl da duymuyor kimse. Sessiz çığlıklarım.
Benden gitti. Giderken kendiyle birlikte ruhumu da götürdü. Artık his denen kavram benim için geçerli değil. Tek hissim acı. Çok büyük kalbimin her zerresini dağlayan bir acı. Artık aynaya baktığımda Kamer'den önceki Ahu'yu bile göremiyorum. Halim nasıl da acınası. İnsan kendine acımamalı. İnsanları kendine acımak zorunda bırakmayın. Çünkü o zaman öyle bir enkaz yaratırsınız ki altında kalan siz ve etrafındaki insanlar olur.
Artık kalkma zamanımın geldiğini belirten alarm çaldığında derin bir nefes bırakıp alarmı kapattım. Gidip elimi yüzümü yıkadığım zaman yüzümden su tanecikleri süzülürken aynada kendimle yüzyüze geldim. Kahverengi gözlerimdeki bomboş bakışlar beni yansıtmıyordu. Kendime yabancılaşmıştım. Ne hale gelmiştim? Ne hale getirmişti beni?
Siyah çantamı takıp evden çıktım. Kulaklığımdaki şarkı beni alıp götürürken yola bir adım atmıştım ki bir korna sesi kolumdan çekilip attığım adımın misliyle geri adım atmam. Bir araba önümden son sürat geçerken bu ani olay bile yüzümde mimik oynatamamıştı. Nasıl oluyordu bilmiyordum ama duygularım alınmış gibi hissediyordum. Boş Gözlerimi hala kolumu tutan ele çevirdim. Gözlerim biraz orada oyalandıktan sonra gözlerim elin sahibine çevrildi. Furkan. Müzik grubunun gitaristi olan Furkan. Bakışlarım ona çevrildiğinde nefes nefese olduğunu gördüm. Alnında da boncuk boncuk ter birikmişti. Neden? Koşmuş muydu? Göğüsü aldığı derin nefeslerle inip kalkarken çatık kaşlarımda hiçbir değişim olmadan dudaklarımı araladım.
"Kolumu bırakır mısın?" Sesimin sert çıkması istem dışı yaptığım bir hareketti.
"Hayır."
"Efendim."
"Kolunu bırakırsam önüne çıkan ilk arabanın altında kalmayı deneyecekmişsin gibi bir havan var. Ki az önce bunu denedin." Nefesini düzene soktuktan sonra benim kopyam gibi kaşlarını çatıp bir elini koyu kahve düz saçlarından geçirdi.
"İntihara meyilli bir insan değilim. Az önceki yanlışlıkla olan bir şeydi. Ayrıca intihar edecek olsam bile bundan sana ne?" Dedikten sonra kolumu çekip ondan kurtardım.
"Bana mı ne?" Buna gerçekten şaşırmış gibi çıkmıştı sesi.
"Aynen öyle. Sana ne?"
"Grubumun solisti ölemez. Bu kadar basit." Dediğinde dalga geçtiğini anlamıştım.
"Gerçekten çok güldüm. Hatta şimdi yerlere yatacağım. Allah'ım bu nasıl bir mizah yeteneği(!)" Gözlerimi devirip arkamı döndüm ve yürümeye başladım.
"Biliyorum gerçekten hayran olunası bir insanım." Sinir bozucu sesiyle dibimde bittiğinde ona dönmedim. Gerçekten şaka çekecek durumda değildim.
"Sohbetine de doyum olunmuyor gerçekten."
"Neden beni rahat bırakıp az ötede yürümüyorsun?"
"Grubumun solistini rahat bırakamam." Gözlerimi sabır dilercesine yukarı çevirip kapattım. Açtıktan sonra yürümeye devam ettim. Okul yolunu birlikte yürüdük. Asla susmuyordu. Kafamın içini davul gibi yapmıştı. Okula girdiğimizde kızıl ve küpeli çocuk dibimizde belirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/362451439-288-k396089.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumdaki Parmak İzleri
JugendliteraturKüçük yaşlardan beri zorbalığa uğrayan bir kız olan Ahu'nun hayatı ve iç dünyası. Hayatına dahil olan Kamer Ahu'nun yaşamına bomba gibi düşer. Eğer hikayenin geri kalanını merak ediyorsanız sizi bu aksiyonlu ve kendinizden bir şey bulacağınıza emin...