Okuldan çıkıp evime doğru adımlamaya başladım. Eve girip her zaman yaptığım gibi direkt mutfağa yöneldim. Elime ne geçtiyse tabağa koyup hızlı ve neredeyse nefes bile almadan yemeye başladım. Yemeğim bittikten sonra odama çıkıp üstümü değiştirdim ve bilgisayarımın başına oturdum. Bugün Kamer ismimin anlamını sorduğunda benimde aklıma takılmıştı. Arama motoruna girip ismimin anlamını aradım. Ve karşıma çıkan sonuçla... kahkaha atmaya başladım. Çünkü ismimin anlamı şuydu: İnce, güzel ve zarif kadın.
İç ses şunu görüyor musun?
Daha önce bir insanı bu kadar tanımlamayan başka isim görmemiştim.
Bende. Sanırım annem bana hamileyken benimle ilgili çok farklı hayalleri varmış iç ses.
On saniye kadar kahkahalarla güldükten sonra kahkahalarımdan geriye koskocaman bir hüzün kalmıştı. Dudaklarım kenarları yavaş yavaş aşağı inerken Bir kez daha kendimden nefret ettim. Ayağı kalkıp banyoya gittim ve aynanın karşısına geçtim. Normalin üç katı iri olan yanaklarıma baktım. Yanaklarımdan bir kez daha nefret ettim. Yanaklarımdan dolayı küçülmüş koyu kahve gözlerime baktım. Gözlerimden bir kez daha nefret ettim. Yağ tulumu vücuduma baktım. Vücudumdan bir kez daha nefret ettim. Uzun kahverengi saçlarıma baktım. Saçlarımdan bir kez daha nefret ettim. Her şeyimle bir kez daha kendimden nefret ettim. Ben neden bu kadar çirkindim. Nefretin en acısı kendinden nefret etmektir. Ayna da kendime bakarken Yanaklarımdan çeneme doğru bir gözyaşı süzüldü.
Ertesi gün okul için uyandığımda gözlerim ağladığım için davul gibi olmuştu. Ama bu çok da anormal bir şey değildi. Haftanın iki günü gözlerim şişmiş şekilde gidiyordum. Sınıftakilerin bile gözlerimin şiş olmasına alıştıklarını düşünüyordum. Üstümü giyindim ve okula doğru yürümeye başladım. Günlük telkinlerin ardından sınıfa girip kimseyle göz göze gelmemeye çalıştım. Buse'nin tiksinmiş bakışlarını yok saydım. diğerlerinin aşağılayıcı bakışlarını da...
Siyah çantamı sıraya bırakıp Kamer'e getirdiğim notları çıkardım ve sırasına doğru yürümeye başladım. Bütün gözler benim üzerimdeydi. Çünkü sıramdan başka sınıfta hiç dolaşmazdım. Sırasının önüne geldiğimde Kamer başını kaldırdı ve bana gülümsedi. O zaman fark ettim ki gözlerinin dış tarafı daha koyu bir maviydi. Neredeyse lacivertti. Ama içlere doğru rengi açılıyordu. Gözleri bir mücevher kadar güzeldi.
Ahu!
Sakın bana aşık olma falan deme iç ses. Gözleri ona aşık olmam için gayet yeterli bir sebep. Ama ona aşık falan olmayacağım. Şimdi sus!
Ben susuyorum. Ama sen önce şu kalbini bir sustur. Çünkü kendisi hızlı atma da rekora koşmaya başladı.
Sus dedim!
Bende Kamer'e gülümseyip notları ona uzattım.
"Teşekkür ederim. Sana zahmet oldu."
"Yok ya. Ne zahmeti." Dedim. Sesim kısık çıkınca boğazımı temizleyip ona gülümsemeye devam ettim. Ardından ona daha fazla gülümsemeye devam edersem yanlış anlayacağını düşünüp arkamı döndüm. Daha iki adım bile atmamıştım ki adımı seslendi. Yüzümde şaşırmış bir ifadeyle ona döndüm. Bana mahcup bir şekilde bakıp konuşmaya başladı.
"Aslında bana numaranı verebilirsen harika olur. Yani Diğer notları getirmek yerine fotoğrafını çekip atarsın. Böylesi senin için de daha kolay olur hem."
İç ses. Az önce Kamer benden telefon numaramı mı istedi ?
Evet. Baya baya numaranı istedi. Bak buna şaşırırım işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumdaki Parmak İzleri
Novela JuvenilKüçük yaşlardan beri zorbalığa uğrayan bir kız olan Ahu'nun hayatı ve iç dünyası. Hayatına dahil olan Kamer Ahu'nun yaşamına bomba gibi düşer. Eğer hikayenin geri kalanını merak ediyorsanız sizi bu aksiyonlu ve kendinizden bir şey bulacağınıza emin...