17

170 18 14
                                    

Pekala, mümkün değildi bu şeyi kabul etmem.

Resepsiyona gelmiştik ve oda dağılımı yapacaktık. Ve her zaman olduğu gibi burada da sorun çıkmıştı.

Sadece 2 tane 3 kişilik oda ve bir tane 1 kişilik oda vardı. Tanrım, Jungkook ile yalnız kalamayacak mıyım?

"Tamam o zaman yeni bir yatak koyun."

"Efendim, böyle bir şey yapamayız."

Söylediği şey ile kaşlarımı çattım ve çenemi sıktım sinirimi bastırmaya çalışarak. Omzumda hissettiğim el ile sağ tarafıma baktığımda çatık kaşlarım eski haline dönmüştü. "Sakin ol, tekli odayı sen al."

Vücudumu Jungkook'a döndürdüm. "Hayır, istemiyorum."

Jungkook saçımı karıştırıp resepsiyona döndü. "Anahtarları alabilir miyim?"

Resepsiyon bana bakıp onay beklemeye başladı, arkamı dönüp Jin hyunga baktığımda kafasını sallaması ile dönüp resepsiyonu onayladım. Kadın arkasını dönüp 3 adet kart aldı ve Jungkook'a uzattı.

"Alın bakalım"

Bir kartı Yoongi'ye, diğerini Jin'e vermişti. Sonuncusunu da bana.

"Tek mi kalacağım?" Dedim büzdüğüm dudaklarım ile.

Diğerleri kimin kiminle kalacağına karar veriyordu. Ben zaten, yalnız kalacaktım sanırım.

Jungkook'un dedikleri ile gözlerim parlamaya başlamıştı.

"Diğerleri kiminle kalacaksa kalsın, benim odam senin olduğun yer."

"İyi de, nasıl sığacağız?"

Gülümsedi ve şunları söyledi.
"Aynı zamanda sığıp sığmamamız da önemli değil benim için." Ellerimi tuttu.

"Sen nereye gidersen git, peşinden geleceğim Taehyung. Nerede olursan ol."

Söyledikleri kalbime çok dokunmuştu, ve bunu gözlerimdeki yaşlar ile belli ediyordum.

Yaklaştı ve ellerini boynuma doladı. Bende zarif belini kavradım benim olduğunun farkında olarak.

Kulağıma fısıldadı, "Seni seviyorum."

Seni seviyorum ne güzel bir sözmüş.

Seni seviyorum.
Seni seviyorum.
Seni seviyorum.
Seni seviyorum.

Yankılanmıştı aklımda söylediği şey.

Kalbim sıcacıktı, sıcaklığı tüm vücudumu sarmaya başlıyordu. Bu çocuk, gerçek miydi? Gerçekten böyle biri beni seviyor muydu? Bu çocuk, o kadar eşsiz bir şey ki anlatacak bir kelime bulmakta zorluk çekiyordum. Ne yaptım da karşıma çıktı?

En başından beri onun gerçek olmadığına ikna etmiştim kendimi.
Taki elinde kek ile karşıma çıkana dek.

Nasıl da atmıştı kalbim, tıpkı hayata tekrar dönen kalp gibi.

"Güzel bebeğim."

Kollarımı sıkılaştırıp sıkıca sarıldım ona.

Geri çekildi, fakat ellerimi bırakmadı.
"Gidelim mi?"

Başımı salladım, arkasını dönüp peşinden gitmemi sağladı.

Hep sürüklese ya beni böyle. Hiç bıkmadan tutardım ellerini.
Hiç bıkmadan sarılır öperdim.
Bıkmazdım ben ondan, bıkamam.

Diğerlerinin ne yaptığını düşünmüyordum, halleder onlar.

Asansöre bindik, 7. kata tıkladım ve geri çekildim. Hala elimi tutuyordu.

Unreal | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin