BÖLÜM - 1 (DEVAM)

41 10 13
                                    

Kızlar ve erkekler olarak ortak bir konu bulup hep birlikte konuşmaya dalmışken bir gürültü koptu...

***

Kafenin ortasında, gömleğinin üstünde kahverengi lekeler olan adam bağırıp çağırıyordu.

"Önüne baksana! Mahvettin üstümü!"

Tüm gözler adamda ve karşısında suçlu bir şekilde duran Ayla'ya çevrilmişti.
Ayla yüzünü yere eğip durmadan özür diliyordu ama nafile, adam asla susmuyordu.

Ayla'nın iki büklüm olmasına daha fazla dayanamadım ve konuşmaya dahil oldum.

"Bir saniye bekler misiniz? Küçücük bir leke yüzünden bu kadar tantanaya gerek var mıydı acaba? Belli ki tek garson var ve herkese yetişmeye çalışıyor. Biraz anlayışlı olmanızı öneririm."

Adamın yüzündeki ifade çok gerici ve garipti. Belki de garip olduğu için gerilmiştim.

"Bunun fiyatıyla alakalı tek bir tahmininiz var mı acaba?! Burayı satsanız bile elde edemeyeceğiniz kadar pahalı bu gömlek!"

Ayla daha fazla kendini tutamadı "Hatam için özür dilerim fakat biraz daha sakin olabilir misiniz? Yoksa polis çağırmak zorunda kalacağım."

"Bana bak küçük hanım, bir daha beni tehdit etmeye kalkma yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim."
dedi ve Ayla'nın yakasına yapıştı.

Daha fazlasına müsaade edemezdim tabii ki.

"Sakin olun beyefendi ve ellerinizi çekin yoksa destek çağırmam gerekecek."

Adam şaşkın gözlerle bana baktığında açıklama yapmam gerektiğini anladım.

"Ben Komiser Tuğçe Soydan, memnun oldum."


Kısa bir süre öylece yüzüme baktı ve arkasını döndü  "bu burada bitmedi Sayın komiser Tuğçe Soydan."

Gerilmiştim çünkü sesi biraz korkutucuydu. Ama kendime güvenim sonsuzdu, bana hiç bir şey yapamazdı.

Arkamı döndüğümde Ayla donmuş bir şekilde bana bakıyordu. Kolundan tutup masamıza götürdüm.

Ecem kasanın yanındaki içecek dolabından bir şişe su alarak Ayla'ya uzattı.

"Ayla iyi misin?" Diye sorduğumda "iyiyim, çok teşekkür ederim." dedi.

"Biraz bizimle oturmak ister misin?"

"Çok isterdim fakat müşterilerle ilgilenmem gerek. Hâlâ garson bulamadığımız için tek başımayım." diyerek teklifimi nazikçe reddetti.

Ayla'nın cümlesinden sonra Ecem'in gözleri parladı ve konuşmaya başladı.

"Ayla, bir süredir iş arıyorum fakat hâlâ bulamadım. Eğer kabul edersen burada çalışmak isterim."

Çalıştığı yerde bir takım sorunlar çıkınca istifa ettiğini belirtti.

"Tabii neden olmasın? Ama önce bu konudan anneme bahsetmeliyim."

"Pekâla, o zaman yarın uğrarım ve beraber konuşuruz." dedi Ecem.

Ayla, tamam anlamında başını salladı ve müşterilerle ilgilenmek üzere yanımızdan ayrıldı.

Deniz, küçük el çantasını karıştırıp oflayarak çantayı masaya bırakınca, "Ne oldu Deniz?" diye sordum.

"Sigaram bitmiş, büfeye gitmem gerekiyor." dedi aynı zamanda ayağa kalkarken. Hemen döneceğini söyleyerek kafeden çıktı.

***

15-20 dakika sonra Deniz kafeye dönmüştü.

Herkes kendi içeceğini ödedikten sonra Ayla'ya veda edip kafeden çıktık.

Bir süre boş boş sokaklarda yürüdükten sonra karaokeye gitmeye karar verdik.

Önceliği bana vererek bir şarkı seçmemi istediler.

Manga'nın 'yine yeni yeniden' şarkısını söyledim. Yani olabildiğince söylemeye çalıştım diyelim. Sesim çok da güzel değildir. En azından komik bir anı olarak kalabilirdi.

Ne kadar kötü söylesem de şarkı bitince herkes alkışladı.
Benden sonra sırasıyla Ecem, Yeliz, Mustafa, Deniz, Talha, Ahmet ve son olarak Senem de şarkısını söyledikten sonra gerçekten yorulmuştuk.

Herkes kendini yumuşak koltuğa attıktan sonra sohbet ederek dinlendik.

Benim için en unutulmaz doğum günüm buydu. Gerçekten çok güzel ve eğlenceli geçmişti.

Tabii eğlence bu kadar kısa sürmeseydi daha iyi olurdu...

murderer or police?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin