bitches third, money second, family first.

654 55 6
                                    



Yoongi ile beraber Londra'daki eski evlerine yerleşirken burada, ona yardım etmek yerine annesinin yanında olması gerektiğini düşünüyordu ancak Juke'un gelmemesini söylemesi üzere eli ayağı bağlı oturmaktan başka bir şey gelmiyordu elinden. Burada olmamalıydı, orada olmalıydı ama bunu yapamazdı.

"Sigarayı aldın mı?" diye sıkıntıyla sorarken yatağa oturmuş, bacaklarını açarak dirseklerini yaslamıştı. Tamamen serseri modundaydı zira bu kafadayken başka hiçbir halde olamazdı. Sevdiği birisine -özellikle bu kişi ailesinden ise- zarar geldiğinde otomatik olarak kendini bu duruma sokuyordu.

"Burada." diyerek ona uzatan Yoongi'den elindeki elektronik sigarayı çekerek aldı. Agresifti ve Yoongi bunu çok iyi fark etmişti. Fazla bulaşmamak onu bu korkunç durumundan kurtarırdı, biliyordu.

Yine de konuşarak onu kendine az da olsa getirmesi gerektiğini daha iyi biliyordu. "Baban gelmiş midir sence?" diye sorduğunda Jeon'un sinirle sırıtarak kafasını geriye atmasını izledi. "Şu adam için 'baban' deme," diyerek onu düzelttiğinde hala sırıtıyordu zira durdurmak güçtü, durum trajikomikti.

"Haberi bile yoktur." eklerken başını yere eğdi, dirsekleri hala bacaklarına yaslıydı. Kafasını sinirle kaldırıp sigaranın dumanını içine çekerek dışarı verdi nefesini. Bu haliyle acayip çekici durduğunu fark edemeyecek kadar sinirli ve iğrenç bir mentalitedeydi bilakis kesinlikle çirkin durduğunu düşünürdü, onca düşüncesinin arasından dış görünüşünü düşünecek olursa.

Yoongi yanına yaklaşırken bir elini hemen bacağının yanına, yatağa, yaslayıp tek dizini kırarak yere çöktü. "Kendine böyle davranarak durumu iyileştiremezsin. Annen bu hale geldiğini görseydi çok üzülürdü," derken tek eliyle bacağını sıkmaya başladı destek olma amaçlı.

Jeongguk ise oralı değildi, annesini bu hale getiren herkesten tek tek intikam almayı çoktan hedef belirlemişti. Bu kadar zorlamaları manasızdı zira kadın sadece para kazanmak için işte çalışıyordu, işlerde desek daha doğru olur. Annesinin yanında olamaması çok canını sıkıyordu ancak mesleği gereği başka çaresi yoktu, Juke ise okulu bırakmayı ve uyuşturucu satıcılığı yaparak kendini sokaklara atmayı kafaya koymuştu. Durum böyleyken sakin olması imkansız gibi bir şeydi, üstelik bu durumda iken üzerine düşünmesi gereken kişi kesinlikle Taehyung olmamalıydı.

Ama olmuştu.

"Hayran buluşması ne zaman?" diye sorarken aşağıdan Yoongi'ye bakmıştı ki yüzündeki şaşkınlığı görmüştü. "Kimin? Ne alaka?"

"Taehyung'un." diye uzatmadan sordu. Merak ediyordu çünkü eğer yanında durabilirse kendini belki iyi hissederdi. Aslında tam olarak böyle düşünmüyordu ama öyle bir duygu boşluğundaydı ki ondan doldurmasını isteyebilirdi. "Bilmiyorum," diye yanından kalkarken odanın içinde adımladı. "İki-üç saat sonra hastanenin ziyaret saatine yetişmek için çıkacağız. Taehyung'u düşünmek yerine anneni görmeye odaklansan daha iyi olurdu." dedi pişmanlıkla. Ama yine de biliyordu ki Taehyung'u istemiyordu, amacı kendini iyi hissetmekti ve bunu anlayabiliyordu.

"Tamam, ama ondan önce bir yere gitmem gerek. Hastanede görüşürüz." diye hazırlanmaya başladı. "Nereye?" Yoongi'nin sormasına kalmadan odasından ceketini alıp çıkmıştı.

Harabeye dönmüş evlerin önünde insanların çok uğramadığı yıkık dökük bir köprü vardı. Köprünün altından geçip giden akarsu ve arkasına aldığı yemyeşil ormanla büyülü bir hava veriyordu.

Bu kadar güzel olmasına rağmen neredeyse hiçkimsenin uğramaması üzücüydü. Genelde sokak serserileri gelirdi, ot çekip giderdi. Bu durum ne kadar üzücü olsa da burayı daha da kötü niyetli insanlardan koruyordu en azından.

mrsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin