mandy x jeon
–
Saat sabah iki sularıydı. Elindeki anahtarları ve siyah poşeti orta sehpanın üzerine bırakırken eş zamanlı kendini de koltuğa bıraktı. Yani, kelimenin tam anlamıyla heyecanlı ve biraz da iğrenç hissediyordu. Sesli bir şekilde iç çekti, evdekileri uyandırabilecek yükseklikteydi.
Bacaklarını açarak oturduğunda öne doğru eğilip dizlerine dirseklerini yasladı. Başını iki elinin arasına aldığında yorgun görünüyordu. Saçlarını karıştırmaya başladı. Bir süre sonra her şeyin gereksiz ve yaşamaya değmez olduğunu düşünürsünüz, Jeongguk tam olarak o noktadaydı.
Ama aklına alacağı intikam geldiğinde en azından bunun sonuçlarını izleyip zevk alacak kadar uzun süre yaşamanın değeceğini düşünerek sırıttı.
Sırtını koltuğa tekrardan yaslayıp kollarını açtı. Heyecanlı ve mutlu hissediyordu işte şimdi. Bu böyle sürüp gidebilirdi, aklına Taehyung'la yaşadıkları gelmeseydi.
Modu aynı hızla düşerken bipolar olabileceğini düşünüyordu. Aslında bunu sadece o düşünmüyordu, kapının pervazından kendisini izleyen Inez de aynı şekilde düşünmekteydi. Henüz onu fark etmemişti ki fark edecek hali de yoktu, cidden kötü görünüyordu. Duygu boşalması yaşadığı her halinden belliydi.
Inez, göğsünde birleştirdiği kollarıyla içeri adımlarken kendisini fark etmesini beklemeden yanındaki tekli koltuğa oturdu. Derin bir nefes alırken konuşmaya başladı. "Tennessee'nin mi yanındaydın?"
Jeongguk için Inez her zaman arkadaştan fazlası olmuştu. Yeri gelince bir abla, yerinde bir anne ama her zaman ailesi olarak görebileceği en önemli insanlardan biriydi. Ekstra zaman ayırmak istediği insanlardan biri. Ama bu sefer canını sıkmaktan başka bir şey yapmayacaktı.
"Evet." diye kestirip atarken göz teması kurmamak için kafasını çevirdi. İçmiş ve uyuşturucu almıştı, yine ve yine. Inez, dizlerinin üstüne dirseklerini yaslayarak Jeon'a doğru eğildi. "Ne yaptınız?" dediğinde Jeongguk, sinirle iç çekti. "Sana ne?" Çok uzun zaman sonra ilk defa Inez'e karşı böyle davranıyordu ve bunu garipsemişti.
"Bugün bana ne yaptığını tüm ayrıntılarıyla anlatıyorsun aksi takdirde annene yardım etmek için şirket hisselerinin yüzde yirmisini çaldığını babana söylüyorum." diye tehdit etti. Jeongguk, "Siktir ordan?" dediğinde ellerini yanında açarak "Orası bana kalsın." demişti.
Tekrardan koltuğa geri yaslanırken anlatıp anlatmamak arasında gidip geliyordu. Söyleyeceklerini belki desteklemeyecekti, belki de destekleyecekti ama bilemiyordu. Elini ensesine atarak saçlarını karıştırdı. "Kötü bir tepki vermeyeceksin?"